"Gerçekten" haber verir 24 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

“Ne yaptım da bu başıma geldi?” deme, eden bulur!



Kişinin “Ah ne yaptım, ne ettim de bu başıma geldi! Zalim kader, kader utansın!” gibi ifadelerde bulunması yanlış ve tehlikelidir. Allah’ın Adil-i Mutlak, Rahîm-i Mutlak olduğuna inanan bir mü'min, böylesine isyanvârî bir tutum takınamaz.

Kader asla zulmetmez, adalet eder. Vicdanen şu hususu takdir ederiz:

Ne zaman, nerede, kime karşı nasıl bir haksızlık yaptığımızı bilemeyiz. Kimi zaman da eşya, hayvan ve sair mahlûkatın da hukuklarını çiğneriz. Dün ne yediğimizi unuttuğumuza göre, kime ne zaman hangi yanlışı yaptığımızı nasıl aklımızda tutabiliriz ki?

Kader ezelden ebede her şeyi görüp kuşattığı için, kimbilir biriken hatalarımızın da karşılığı verilir. Ve “İnsan zulmeder, kader adalet eder” hakikati ortaya çıkar.

Kader nasıl adalet eder?

Dilencinin biri durmadan gezer ve gittiği yerde:

“Kim ne ederse karşılığını mutlaka görür. Sanma ki, kötülük edenin kötülüğü yanına kalsın” der dururdu.

Mahallede bir kadın her gün onun bu sözlerinden bıkmıştı. Bir gün “Şuna bir kötülük yapayım da görsün bakalım herkes ettiğini bulacak mı?” diye bir plân hazırladı. İhtiyar dilenci evinin önünden geçerken içine zehir koyarak hazırladığı böreği ona verip:

“Al bunu, senin için yaptım” dedi.

Dilenci çok memnun olmuştu. Nasıl bir şey olduğuna bile bakmadan torbasına koyup günlerdir aç olan karnını doyurmak için köyün dışında bir çeşmenin başına gitti. Torbasından böreği çıkardı, tam yemeye hazırlandığı bir sırada uzaklardan geldiği belli olan bir asker:

“Amca çok uzak yollardan geliyorum. Çok açım. Şu börekten bir miktar versen de yesem olmaz mı?” dedi.

İhtiyar dilenci, hiç tereddüt etmeden torbasından çıkardığı böreklerin tamamını askere verdi. Kendisi de torbasında günlerden beri sakladığı kuru ekmeğini yemeye başladı. Zavallı asker âfiyetle böreğin tamamını yedikten sonra çeşmeden de su içip adama duâ ederek ayrıldı. Günlerdir kendisini bekleyen annesine yetişmek üzere yola çıktı.

Eve geldi ama “Öldüm, yandım” diye de feryat etmeye başlamıştı. Annesi askerden gelen oğlunu bağrına basmış, sevinmesi gerektiği yerde üzülüyor, oğlunun bu hastalığının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu:

“Oğlum ne oldu sana? Dokunacak bir şey mi yedin yoksa?” diye sordu. Asker zararlı bir şey yemediğini, sadece bir ihtiyarın yemek üzere torbasından çıkardığı böreği kendisine verdiğini ve adamın merhametine hayran kaldığını söyledi.

Kadın:

“Eyvah oğlum! Seni ben zehirledim. ‘Adamcağız eden bulur’ diyordu. İşte ettiğimi buldum” diye ağlamaya yırtınmaya başladı ama, iş işten geçmişti.

***

Evet, atalarımız bu hakikati şöyle vecizeleştirmiş:

Eken biçer.

Ve kim ne ekerse onu biçer!

Rüzgâr eken, fırtına biçer.

Araplar “Men dakka, dukka!” der. Oflu Hocanın tercümesiyle, “Tak eden, tuk edilir!”

24.08.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.08.2008) - Yabancı olan kim?

  (22.08.2008) - “İçgüdü” mü, sevk-i İlâhî mi?

  (21.08.2008) - Önsezimizi nasıl güçlendirebiliriz?

  (20.08.2008) - Mesajları alabiliyor muyuz?

  (19.08.2008) - “Baba cinneti!” mi, alkolik veya sarhoş cinayeti mi?

  (18.08.2008) - Nimet ve itibar okumayı gerektirir

  (16.08.2008) - Zaman içinde zaman yaratılır bu gece!

  (15.08.2008) - İnançsızlar harika haller nasıl gösterebilir?

  (14.08.2008) - Yalnız Allah’tan korkup, yalnız O’na ibadet edip, O’ndan isteseydik!

  (13.08.2008) - Suçlu biziz, kendimizi gözden geçirelim!

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır