"Gerçekten" haber verir 26 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Obama şimdiden kaybetti mi?



Demokratlar genelde gök kuşağı olarak görülürler. Havzaları ve havuzlarında her renkten ve sınıftan insanı barındırırlar ve dolayısıya toplumsal barışın hizmetinde olan bir partidir. Ama çözülme dönemlerinde bu özelliği barışa değil, daha ziyade kamplaşmaya hizmet edebilir. Keza Demokratlar dış politikada da yumuşak gücü temsil ederler. Bundan dolayı iki Cumhuriyetçi başkandan sonra bir Demokrat başkanın Beyaz Saray’a yerleşmesi genelde herkes açısından bir şanstır. Hem dünya, hem de ABD açısından teneffüs devresi gibidir. Zira Cumhuriyetçi başkanlar iktidarları döneminde hem dünyayı, hem de ülkelerini oldukça yorarlar. Bundan dolayı aslında Bush’un sakil iki döneminin ardından başta Amerikan halkının da dünyanın da Demokrat asıllı bir başkana ihtiyacı vardı.

Bununla birlikte, iki nedenden dolayı Beyaz Sarayın yeni sakininin Demokrat Partili olması zor görünüyor. Bunlardan birisi Bush’un geride bıraktığı sakil miras ve gerilim atmosferidir. Krizler her zaman Cumhuriyetçilerin ekmeğine yağ sürmektedir. Nitekim, Gürcistan krizi genç ve dinamik Obama karşısında ihtiyar ve yaşlı McCain’i yeniden canlandırmıştır. Cumhuriyetçiler kaybettiklerini anladıkları anda manipülasyona ve kriz politikasına başvuruyorlar. Bundan dolayı çeşitli komplo iddiaları vardır. Buna göre, Gürcistan meselesi başlı başına yeniden Beyaz Saray’ı kazanmak isteyen ve kaybetmekten çekinen Cumhuriyetçilerin bir tertibidir. Obama’nın şansını azaltan ikinci neden de Cumhuriyetçilerin atakları olmayıp bilâkis Demokratların kendi kusurlarıdır. Amerikan toplumunun an azından siyasî yelpazede marjinal addedilen kesimlerini temsil eden bir kadın aday ile bir siyah adayın kıyasıya rekabetidir. Kimileri bunda da Cumhuriyetçilerin parmağını aramışlardır. Cumhuriyetçilerin parmağı olmasa bile bu tablonun Cumhuriyetçilerin işine yarayacağını kestirilebilmek için kâhin olmaya gerek yok. Bir kadın ile bir siyah aday adayı kendi aralarında keskin ve keskin olduğu kadar da yıpratıcı bir rekabete giriştiler. Bu rekabet havasından geride kalan olumsuz tortuları takım arkadaşlığı kurarak telâfi edebilirlerdi. Bu seçmenin güvenini tazelerdi. Bu da olmamıştır. Hillary yerine Obama yaşlı Biden’ı tercih etmiştir.

***

Bu yanlış tercihten dolayı kimileri ciddî ciddî şimdiden lehte yeni sürpriz gelişmeler olmazsa (McCain’e yönelik skandallar gibi) Obama’nın Beyaz Saray yarışı kaybettiğine dair bahse giriyorlar. Bunu üç nedene bağlıyorlar.

Birincisi: Obama kaybedecektir zira yeteri kadar Amerikalı değildir ve Amerikan değerlerini temsil etmemektedir. Bu sadece Obama’nın deri rengiyle de alâkalı bir durum değildir. Neticede WASP’ın dışından gelmektedir. Onun ötesinde İslâmiyetle geçmişe şöyle veya böyle bağlantıları olmuştur. Eski papazı ise Bin Ladin’den daha keskin bir Amerikan düşmanıdır.

İkincisi: Obama kaybedecektir zira azımsanmayacak bir oya ve kadın kitlesi desteğine haiz olan Hillary’yi dışlamış ve onun destek kitlesinden şu veya bu miktarda mahrum olmuştur.

Üçüncüsü: Takım arkadaşı olarak senatör Biden’ı seçmiş olmasıdır. Biden bir takım meziyetleriyle birlikte bir takım kusurları da olan bir şahsiyettir. Meselâ onun hoş özelliklerinden birisi zeki ve nüktedan birisi olmasıdır. Bununla birlikte, bu huylarını veya özelliklerini gölgeleyen başka özelliklere de sahiptir. Meselâ ağır sözlü veya açık sözlü olması bunlardandır. Bu diplomatik bir dile haiz olmadığı anlamına geliyor. Bir başka özelliği de intihalci olması (Mr Biden’s plagiarism of Neil Kinnock did not much matter in 1987 and does not matter at all now.). Bir diğer kusuru da gafkolikliği. Kimi Demokratlara ve bazı yazarlara göre Obama’nın takım arkadaşı Biden’ın varlığıyla yokluğu birdir. Obama’nın kampanyasına bir katkısı olması şöyle dursun zarar verme ihtimali bile vardır. Katolik aidiyetinin Katolik oylarının akışına katkıda bulunacağı tezi de pek isabetli bulunmamaktadır. ABD açısından ismi yıpranmış bir politikacıdır (The Times, William Rees-Logg, August 25, 2008: Biden is no threat to Obama - but no asset. In rejecting Hillary Clinton for a politician with a murky record, the presidential candidate may have lost the White House.)

Velhasıl Biden içeride ve dışarıda tükenmiş bir politikacıdır. Türkiye gibi bir müttefike bile tehdit diliyle konuşması onun Neocon üslûbunu ortaya koymaktadır. Ecevit’e, ’Kıbrıs’tan askerinizi çekmezseniz size zırnık yardım yok’ babından sözler sarf etmiştir.

Kanaatimce üçüncü dönem de Cumhuriyetçiler iktidarda kalırsa bu sancılı olmakla birlikte dünya açısından daha hayırlı olacaktır. Cumhuriyetçi politikaların kesintisiz bir şekilde sonuna kadar dibe vurması dünyanın hayrınadır. Bu durumda, Neocon politikaların ilânihaye ‘keskin sirke küpüne zarar’ misali iflâs ettiğini görebileceğiz. ABD toparlanma zamanı bulamayacaktır. Obama gelse içeride kutuplaşma olacak ve ABD sosyal ve siyasî gerilim odağı haline gelebilecektir. Fakat dışarıda toparlanma süreci yaşayabilecektir. Cumhuriyetçiler gelirse de Bush’un gerilettiği Amerika daha aşağı kümelere düşebilecektir. En azından heybeti ve gücü daha da sarsılacak ve yeni aktörlerin küresel bazda yerlerini almasını kolaylaştıracak ve buna imkân verecektir. ABD saldırganlığıyla başkalarının önünü açıyor. İşte tam bu sırada İslâm dünyası yeni bir çıkış yapmalıdır. Bunun için de yeni siyasî kuşaklara ve aktörlere ihtiyaç var.

26.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.08.2008) - Tabut, Heykel ve Minber

  (24.08.2008) - Biden ve Irak’a Bosna modeli

  (23.08.2008) - Mısır’da AKP-CHP koalisyonu

  (22.08.2008) - Neden darbe yapamıyorlar?

  (21.08.2008) - ABD, Müşerref’i neden gözden çıkardı?

  (20.08.2008) - Başkan’ın bütün adamları gidiyor

  (19.08.2008) - Kur’ân’da UFO’lara işaret var mı?

  (18.08.2008) - Aliya modeli

  (17.08.2008) - Üçüncü kutup

  (16.08.2008) - Deli mi, veli mi?

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır