"Gerçekten" haber verir 01 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Faruk ÇAKIR

Tartışmadığımız kılık kıyafet



Nedense, ‘kılık kıyafet’ dendiğinde akla sadece ‘başörtüsü yasağını uygulamak’ geliyor. Oysa yürürlükteki yönetmeliklere göre uyulması gereken başka kurallar da var.

Elbette maksadımız mevcut kılık kıyafet yönetmeliğini savunmak değil. Dikkat çekmek istediğimiz konu; kuralların bir kısmını görmezden gelenlerin, diğer bir kısım kuralları hem de kanunlara aykırı olarak uygulamak için yarışması. Başörtüsü yasağı; yürürlükteki kanunlara aykırı olarak, yönetmeliklere dayandırılan bir yasak. Yine herkes bilir ki, yönetmelikler kanunlara uymalı; kanunlar yönetmeliklere değil.

Aynı yönetmeliklere göre —çok afedersiniz— ‘oyanmak-boyanmak’ da yasak; ama kimse ‘oyandığı-boyandığı’ için ikaz edilmiyor. ‘Müstehcen’ sayılabilecek kılık-kıyafetler giyerek okula ya da işyerine gitmek de yönetmeliklere göre yasak, ama bu yasaklara da uyan yok. Öyle ki ‘müstehcen’ giyimin iş verimini düşürdüğü ve başka mahzurlara sebep olduğu da hem Türkiye’de hem de dünyada bilinen bir gerçek. Bütün bunlara rağmen başörtüsü yasak, diğer bütün ‘yasak’lar serbest...

Çok daha önemli bir konu var ve nedense bu da dikkatlerden kaçıyor. Kılık-kıyafet denince sadece üniversitelerdeki başörtüsü yasağı akla gelmemeli. Elbette öncelikli olarak, kanunlara aykırı bir şekilde devam eden başörtüsü yasağı sona ermeli. Ama onun yanında başka konuları da tartışabilmeliyiz.

Meselâ, gerek ilköğretim okullarında ve gerekse liselerde devam eden bir uygulama var. İlköğretim okullarında genellikle ‘önlük’ giyilirken, orta öğretimde ise ‘forma’ giyiliyor. Mecburiyet olmamakla beraber bazı okullar kendilerine has ‘önlük’ler diktiriyor ve her öğrencinin bu önlükleri satın almasını istiyor. Liseler de aynı şekilde kendilerine has renk ve modellerde forma ya da takım elbise diktiriyor. İlk bakışta, ‘Ne var bunda?’ denilebilir. Ancak dikkatle bakınca işin içine ‘rant’ girdiği söylenebilir. Bir okulun ‘tavsiye ettiği’ kıyafet pazarda ya da her- hangi bir konfeksiyon dükkânında meselâ 10 YTL ise, aynı ürün okulun ürünlerinin satıldığı ‘dükkân’larda 20 YTL. Peki bu fark nereden kaynaklanıyor? Muhtemelen, elbisenin herhangi bir yerine yapıştırılan “3 kuruşluk” okul armasından! Peki, veli olarak biz bunları ödemeye mecbur muyuz? Niçin aynı kalitede bir elbiseyi ucuza almak mümkün iken, keyfî bir surette fazla para ödeyelim?

Bakınız, geçmiş yıllarda ilköğretim okullarında tek tip siyah önlük giyilir ve bunun değiştirilmesini teklif edenler neredeyse ‘hain’ ilân edilirdi. Aradan yıllar geçti ve kısmî bir serbestlik geldi, siyah önlükler tarihe karıştı. Herkes gördü ki; Türkiye batmadı ve dünya da yıkılmadı. O halde statükoyu korumaya çalışmanın ne anlamı var? Akıl için yol bir olduğuna göre, yanlışta inad etmeye gerek var mı?

Yapılması gereken şu: Hür dünya ülkelerinde olduğu gibi ilkokuldan başlayarak bütün eğitim kurumlarında ‘tek tip’i çağrıştıran kıyafet mecburiyetine son verilmelidir. Çocuklar, günlük, makul kıyafetleriyle okula gidebilmeli. Okul kıyafetleri, okullar için bir ‘rant’ kapısı olmaktan çıkarılmalı. Okulların maddî ihtiyacı varsa, bunlar başka şekilde karşılanmalıdır. Kıyafetleri geçim kapısı yapmak eğitime hiçbir şey kazandırmaz.

Kimse de ‘Serbestlik olursa çocuklar pijamalarıyla okula gider’ diye demagoji yapmasın. Kim, pijamayla sokağa çıkıyor ki okula gitsin?

Meselâ bir okul, kız öğrenciler için özellikle ‘az bulunan bir renkten’ etek kumaşı seçmiş. Etekler de yönetmeliğin aksine ‘kısa kesim’ yapılmış, di-kilmiş. Çünkü bildiğimiz kadarıyla yönetmeliklerde eteklerin ‘diz altı’na kadar inmesi isteniyor. Mevcut etekler ise ‘diz üstü’ sayılabilecek kısalıkta! Aynı kumaşı temin edip, ‘uzun etek’ diktirmek istediğinizde bu imkânı bulamıyorsunuz. Etekleri satan ‘dükkân’lar, “Bu kumaşı metre ile satmıyoruz, top top satıyoruz” diyorlar. Hayda! Bir etek için bir top kumaş mı alınacak?

Türkiye’yi idare edenlerden talebimizi özetleyelim: Başörtüsü yasağı sona ersin. Önlük, forma gibi mecburiyetler kalksın. Kılık-kıyafet okullar için ‘rant’ kapısı olmasın! Lütfen, hem çocukları hem de aileleri rahat bırakın!

01.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.10.2008) - Çelişkinin ‘ç’si

  (30.10.2008) - Kimin dediği olsun?

  (29.10.2008) - ‘Kalıcı çare’yi kim sunabilir?

  (28.10.2008) - Her zaman doğru

  (27.10.2008) - İnsana ‘insan’ muamelesi şart

  (26.10.2008) - Hakimlere kim hükmedecek?

  (25.10.2008) - Yasak, kılıfına sığmadı

  (24.10.2008) - Faiz olmadan da zenginlik olur

  (23.10.2008) - Bu ne yaman laiklik?

  (22.10.2008) - “Din öldürülecektir” diyenler öldü!

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır