"Gerçekten" haber verir 07 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

İman esaslarının ekonomi ile bağlantısı



Her düşünce, her din, her ideoloji, her kültürel veya ekonomik sistem “fikir” ve “pratik” olmak üzere iki boyutlu. İman fikrî yönü; fıkıh, amel, pratik cepheyi temsil eder. Ancak amelin/eylemin itici gücü (enerjisi) inançtır/imandır.

Vücudumuzu/organlarımızı sinir sistemimiz, onu da ruhumuz yönetir. Ruhumuzu duygularımız, duygularımızı düşüncelerimiz, düşüncelerimizi de inançlarımız/imanımız... Nasıl inanıyorsak öyle düşünürüz, nasıl düşünürsek kendimizi öyle programlarız...

Eğer bir dinde, bir sistemde, bir doktrinde iman, inanç boyutu yoksa veya ihmal edilirse, pratik hayata yansıması yoktur veya etkisizdir.

Müslümanların ilmî, ekonomik ve teknolojik gelişme sağlaması da iman gücü nispetindedir. Zira;

* İman, doğru düşünme biçimidir. Doğru algılar ve isabetli düşünürsek, bilgi üretimini de arttırırız. Cehalet yok olursa beynimiz değişir ve gelişir. Beynimiz değişirse duygularımız değişir, genişler. Duygularımız mecrâsını bulursa hareket kabiliyetimiz artar. Hareket harareti, yani enerjiyi getirir. Enerji eşittir verimli iş, artı üretim, çarpı başarı; bu da, maddî manevî ilerleme, yükselme, gelişme demektir.

• İman hem nurdur, hem kuvvettir/enerjidir. Hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.1

• İman, bütün mükemmelliklerin madeni ve esası/temelidir.2

• İman marifetullah, Allah’ı bilmeye en geniş ve ışıklı fen; bütün gerçek ilimlerin esası, madeni, ruhu;3 ve mükemmelliklerin Kâbe’sidir.4

Allah’a, kitaplara (Kur’ân’a), peygamberlere iman, teknolojinin en son sınırını çizerek yol gösteren mû'cizelerden ilham alarak ilmî ve teknolojik çalışmalara sevk eder.

Ekonominin itici gücü de temelde imandır. Zira Kur’ân’a ve getirdiklerine iman, daima olumlu davranmayı, üretmeyi, yardımlaşmayı ve paylaşmayı gerektirir.

Tevhid, Allah’ın varlığı ve birliğine imanı gerektirir. Bu da tevekkülü ve kanaati. Tevekkül ise, çalışmayı yaptıktan, sebeplere müracaat ettikten sonra sonucu O’ndan beklemektir.

Kanaat ise, çalıştıktan sonra kısmetine, kazandığına memnun olmaktır. Ve çalışmaya devam etmektir. Allah, gerçekten tevekkül edenleri ve çalışanları sever.

Kur’ân, peygamberlerin kıssalarını ve hayatlarını örneklendirerek verir. Her birisi bir teknik ve toknojik keşfin başlatıcısıdır.

Gerçek imanı elde eden, kâinatın sahibinin sonsuz isim ve sıfatları bulunduğunu, her yerde hâzır ve nâzır olduğunu bilir. Meleklerin, İlâhî kameramanlar gibi her söz, fiil ve hareketleri kaydettiklerine inanır. Kitaplara, peygamberlere iman eder, onların getirdiği mesajlara gönlünü açar. Öldükten sonra dirileceğini idrak eder...

İlâhî plan ve program olan kadere iman ise, planlı programlı bir hayat sürmemizi sağlar. Ahirete iman, “haksızlık, zulüm, sefahet” gibi olumsuzluklardan uzaklaşıp, “adalet, merhamet, yardımlaşma, dayanışma, ibadet, zikir” gibi olumlu faaliyetler içine girmemiz demektir.

Böylece olumsuz fiil, söz ve hareketlerden kaçınır, tefekküre, ilme, ibadete, çalışmaya, nezaket ve nezahete yöneliriz. Bu da, hayatta istikamet, düzen, dayanışma ve yardımlaşmayı netice verir. Önce Yaratıcı, sonra diğer varlıklar ve iman esasları temsilcileriyle muhteşem bir bağ ve iletişim kurar. Bu, müthiş bir enerji aktarımıdır...

İman, aynı zamanda zekâtı ihyayı ve faizden kaçınmayı icap ettirir. İmanı güçlü olan, ekonominin itici gücü olan zekâtı verir, miskinlik ve sömürü vasıtası olan faize bulaşmaz. Bu da, ülkenin kalkınması, iş sahalarının açılması, insanların iş bulması ve alınlarının akıyla çalışarak üretime katılmaları demektir.

Tahkikî iman elde edildiğinde, hayatın her katmanında, her safhasında, her söz ve davranışta tezahür eden ve maddî mânevî her noktada yükselten bir sır olur.

Dipnotlar: 1- Sözler, s. 284. 2- Şuâlar, s. 111. 3- Sözler, s. 383, 294. 4- Muhakemat, s. 120.

07.01.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.01.2009) - “Ben bir hayvanım, beni idam edin”

  (05.01.2009) - Batı medeniyeti çöküşe mi gidiyor?

  (04.01.2009) - İsveç, Norveç'ten sonra darısı Türkiye'nin başına

  (03.01.2009) - Tevekkülün kazandırdığı güç

  (02.01.2009) - İman, tevekkül ve terakkî

  (01.01.2009) - İslâm ekonomisi, Esmâ-i Hüsnâ’ya endeksli

  (31.12.2008) - Saldırgan İsrail’in nevrotik yapısı

  (30.12.2008) - Kriz, çalışma şevkiyle aşılır

  (29.12.2008) - İmtihan, tekâmül ve çalışma

  (27.12.2008) - Ekonomik krizi aşma ve kalkınma imâna bağlı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır