"Gerçekten" haber verir 02 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

Bediüzzaman, İlm-i Ledün ve Risâle-i Nur



Bediüzzaman’ın kesbî ilmi deryalar gibidir: 1882 yılında başladığı eğitimini mükellefiyet çağına varmadan, 14 yaşında “Kisve-i ilme bürün!” teklifini alacak çapta elde eder. Henüz 17 yaşında (1895’lerde) Van’da, kitap dolu konakta kaldığı sıralarda; bu asırda yalnız eski tarzdaki kelâm ilminin (İslâm felsefesinin) İslâm dini hakkındaki şek ve şüpheleri reddine kâfi olmadığına kanaat getirir. Pozitif, fen ilimlerinin tahsiline lüzûm görmüştür. Bütün fenlere başlayarak, pek kısa bir zamanda tarih, coğrafya, riyaziyât (matematik), jeoloji, fizik, kimya, astronomi, felsefe gibi ilimlerin esaslarını;1 özlerini kavrar. Fen ve felsefeden İslâm’a gelen hücûmları def edecek ve modern ilimlerde kendisini kitap yazabilecek ve uzmanlarıyla münâzarâya girebilecek derecede öğrenmeye sevk etti.

İslâm ilimlerindeki vukufiyeti (derinliği) ise tartışmasızdı. 1907’de, İstanbul’a gittiğinde; Fatih’te kaldığı Şekerci Han’ın (zamanın ilim adamlarının toplandığı kültür merkezidir) kapısına, “Her suâle cevap verilir, her müşkül halledilir, fakat, suâl sorulmaz!”2 yazısını astırarak, ilim dünyasına meydan okur!

Bu, dünya çapında bir olaydır... Çünkü, yaşı 29’dur ve din ilimleri veya şu saha diye bir ayırım yapmaz. Zamanın fizikçileri, kimyacılar, sosyal bilimciler, din âlimleri, öğrenciler gruplar halinde sabahlara kadar en zor soruları hazırlayıp yine gruplar halinde gidip sorarlar. Ve sanki akşam beraber hazırlamışlar gibi takır takır sorularının cevaplarını alırlar. 

Vehbî ilme ne kadar mazhar olduğunun ölçütü ise Risâle-i Nur’dur:

1- On iki, altı, bir saatte, hatta on dakikada yazılan Risâle var.3

2- Öyle şartlarda yazılır ki, bazen gülle atışları altında, bazen hapiste... Meselâ, kâtibi Habib’e “Defteri çıkar” diyerek, at üstünde yazdırmış.4

3- Onlarca sene sonra keşfedilebilecek öyle sırlardan, sosyal ve teknolojik keşiflerden haber verir ki, beşer zekâsıyla çözülebilecek meseleler değildir.

4- Kendi yazdığı eserlerden bazılarını 100, 300, 400 defa okuması ve istifade ettiğini söylemesi…

5- Bediüzzaman’ın bir ekrana bakar gibi hızlı hızlı söylemesi ve kâtiplerin yazması.

6- Risâle-i Nur’da sıkça geçen şu tabirler de aynı zamanda ilhamın eseri olduğunu gösterir:

- Bu makamda perde indi, yazmaya izin verilmedi. Başka zamana tehir edildi.5

- Üçüncü kısmını yazmaya, şimdi beyanına iznim olmayan üç sebep için mecbur oldum.6

- İmanî hakikatlerini yazmaya şiddetli bir ihtar-ı gaybî hissettim.7

- Kendi yazmayan ve yazdıran benim gibi bir bîçarenin…8

- İkinci sebep: Yazmaya izin olmadığından yazılmadı…9

7- “Risâletü’n-Nur sair telifat gibi ulûm ve fünundan ve başka kitaplardan alınmamış. Kur’ân’dan başka me’hazı yok, Kur’ân’dan başka üstadı yok, Kur’ân’dan başka mercii yoktur. Telif olduğu vakit hiçbir kitap müellifinin yanında bulunmuyordu. Doğrudan doğruya Kur’ân’ın feyzinden mülhemdir ve semâ-i Kur’âniden ve âyâtının nücûmundan, yıldızlarından iniyor, nüzul ediyor.”10

8- "Risaletü’n-Nur bu asrı, belki gelen istikbali tenvir edebilir bir mû'cize-i Kur’âniye olduğunu çok tecrübeler ve vakıalarla körlere de göstermiş.”11

9- Bir diğer önemli gösterge de Bediüzzaman’ın şu ifadeleridir: Bir risâleyi şimdiye kadar yüz defa okuduğum halde, yine okumaya muhtaç oluyorum. Ben sizlerin ders arkadaşınızım.12

Dipnotlar:

1- İhsan Kasım Salihî, İslâm Önderlerinden Bediüzzaman Said Nursî ve Eseri, s. 11-12.; 2- Tarihçe-i Hayat, s. 45.; 3- Kastamonu Lâhikası, s. 149.; 4- Emirdağ Lâhikası, II, 218.; 5- Şuâlar, s. 245.; 6- Şuâlar, s. 536.; 7- Mektubat, s. 371.; 8- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 167.; 9- Şuâlar, s. 612.; 10- Tarihçe-i Hayatı, s. 605.; 11- Kastamonu Lahikası, s. 8.; 12- Emirdağ Lâhikası, s. 65.

02.03.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.02.2009) - İlmin türleri ve Bediüzzaman

  (27.02.2009) - Medresetüzzehra ve Risâle-i Nur

  (26.02.2009) - Ahirete iman, çocukları dahi mutlu eder

  (25.02.2009) - Basının görevi ve ahlâkî ilkeleri

  (23.02.2009) - Çok partili hayatta darbe heveslisi ve alkışçısı medya

  (22.02.2009) - Yeni Asya ekolü, 40 yıla neler sığdırdı?

  (21.02.2009) - Risâle-i Nur’un naşir-i efkârı

  (20.02.2009) - Batının ifsat silâhı: Basın-yayın (2)

  (19.02.2009) - Batının ifsat silâhı: Basın-yayın (1)

  (18.02.2009) - Basın-yayının (medyanın) önemi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır