04 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Herkes evinin önünü temizlerse...


A+ | A-

Bu güzel söz, güzel insanımızın iş ve mesâi taksiminin başarıdaki önemini vurgulayan güzel sözlerinden birisi... Sözün tamamı: Herkes evinin önünü temizlerse her taraf temiz olur.

Gelmekte olan güzel Ramazan ayı ile ilgili olarak, gazetemizin güzel bir Ramazan kampanyası var. Aylardır hazırlıkları sürüyor. Plânlar, projeler, sponsorluk görüşmeleri, bölge bölge yapılan toplantılar, binlerce nüsha yapılan kitap baskıları, konuyla ilgili yapılan tahşidatlar, görüşmeler, oturumlar…

İnsanın heyecan duymaması ve birey olarak görev ve sorumluluk hissetmemesi mümkün değil. “Bana düşen nedir?” diye soruyorsunuz kendi kendinize.

Cevabı, güzel insanımızın sağduyulu tecrübesi veriyor: “Sen kendi evinin önünü taradın mı? Tarayıp bu güzel kampanyayı tanıttın mı?”

Bu cevaba meylürrahat duygularınız karşılık veriyor ilk planda: “Onlar almazlar ki… Herkesin abone olduğu bir gazetesi var zaten, kitabı da var.”

Sağduyunuz eğri oturup doğru konuşuyor ve tekrar soruyor: “Evinin önündeki caddede, sadece o caddede ışıklara kadar, en az iki yüz esnaf var. Evinin etrafında birçok komşuların var. Onlara ulaşman gerekmez mi? Ya içlerinden bir tanesi yarın rûz-u mahşerde ‘Böyle güzel bir cankurtaran hizmetiniz vardı da bana neden ulaşmadınız? Sizin sokağınızda değil miydim ben? Keşke beni fark etseydiniz!” derse ne diyeceksin?”

“O zaman İbrahim kardeş, iş bize düşüyor” diyorsunuz.

Burada altını çizerek söyleyelim: Bizim işimiz sadece ulaşmak ve hizmetlerimizi dilimiz döndüğünce açıklamak. Onların olumlu cevap vermesi değil. Çünkü onların olumlu cevap vermesi Cenâb-ı Hakk’ın vazifesi. O bizim vazifemiz değil. Bu konuda Peygamberin (asm) bile görevi sadece ulaştırmak. “Vema ale’r-resûlü illal-belağ” (Ulaştırmaktan başka sana bir şey düşmez!)1 emri bunun açık delili.

Biz vazifemizi yapalım, biz ulaşalım, biz açıklayalım; tercihi onlar yapsınlar. Olumsuz bir cevap gelirse bile, bizim için sakıncası yok! Hiç olmazsa yarın, “Beni haberdar etmediniz?” demez.

Bir damar içinizde depreşiyor. “Kalk, sokağa çık ve insanlara açıkla” diyor. Esasen bu açıklama işi her zaman böyle ucuz da düşmüyor. İslam’ın ilk yıllarında, Gıfar köyünden Ebu Zer Hazretleri Mekke’de bir nebî geldiğini duymuş ve azığını kırbasını alarak yola düşmüş. Mekke’ye gelince bin bir zorlukla ve gizliden gizliye Peygamber Efendimiz’e (asm) ulaşmış, Müslüman olmuş. Peygamber Efendimiz (asm) kendisine İslam’ı ve Kur’ân’ı öğretince, Ebu Zer’in (ra) içinde önüne geçilemeyen bir istek belirmiş. Kendisinden dinleyelim:

“Ya Resulallah! Ben dinimi açıklamak istiyorum!” dedim. Bana:

“Henüz çok erken! Seni öldürmelerinden korkarım!” buyurdu.

“Ya Resulallah! Beni öldürseler de bunu yapmam gerekir!” dedim. Bunun üzerine sustu. Ben de kalkıp Kâbe’ye vardım. Kureyşliler halka halka oturmuşlar, kendi aralarında konuşuyorlardı.

Birden bağırmaya başladım: “Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve resuluh” (Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim!) dedim.

Ben bunu söyler söylemez Kureyşliler halkalarını bozup üzerime saldırdılar. Beni o kadar dövdüler ki, vücudum, üzerinde kurbanlar kesilen taşlar gibi kana boyandı ve ben baygın düştüm. Onlar da öldüğümü sandılar ve beni bıraktılar. Bir müddet sonra kendime geldim ve kalkıp Peygamber Efendimiz’in (asm) yanına döndüm. Peygamber Efendimiz (asm) halimi görünce:

“Bu halin nedir? Sana gitme demedim mi?” buyurdu. Ben:

“Ya Resulallah! Bunu ruhum arzuluyordu! Yapmasaydım rahat edemezdim!” dedim.

Bir müddet Peygamber Efendimizin (asm) yanında kaldım. Sonra bana:

“Şimdi köyüne dön. Ben ne zaman ortaya çıkar ve bu işi başarırsam, o zaman yanıma gel!” buyurdu. Ben de köyüme döndüm.2

Evet, Ebu Zerrin (ra) işi kelime-i tevhidin tesbitini ilân etmekti; bizim işimiz kelime-i tevhidin tahkikini ilân etmektir.

Üstelik şimdi insanlar böyle barbar değil; insanlar nazik ve kibar. Selâmınızı verip, “Ben Yeni Asya’nın mahal temsilcisiyim” diyorsunuz, müsaade isteyip tanıtımınızı yapıyorsunuz. Tercihini ya o an bildiriyor, ya da sizi kırmamak için bilâhare bildireceğini söylüyor. Abone yapma, gazete veya kitap bırakma veya sipariş alma konusunda mutabakata vardığınızda, not alıyorsunuz. Teşekkür edip, hayırlı işler dileyip ayrılıyorsunuz. Bu kadar!

Geçtiğimiz cumartesi günü Mesut ve İbrahim Saka kardeşlerle iki saat kadar sokağımıza indik. Bozyaka Camii’nden Zincirlikuyu Işıklara kadar yüzde yirmi beş tarayabildik. Otuz beş kırk civarında esnafa uğradık. Gözümüz kestiklerine… Aslında bu tâbiri hiç sevmem. Gözünün kesmedikleri içinde ne cevherler var, kim bilir! Dört abone bulduk. Gazete ve kitap siparişleri aldık. Ramazan ayı boyunca hediye gazete ve kitaplarımızdan günlük en az yüz adet kadar güzel halkımıza ulaştırabileceğimiz nokta merkez esnaflar belirledik.

Evimizin önü diye yola çıktık. Evimizin önünde daha çok insan var. Bitiremedik.

Duâ edin.

Dipnotlar:

1- Nur Suresi: 54; Ankebut Suresi: 18

2- El-Hilye, 1/158

04.08.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.09.2009) - Veren el olmanın fazileti - 2

  (04.09.2009) - Veren el olmanın fazileti - 1

  (03.09.2009) - Toplu paranın zekâtı

  (02.09.2009) - Zekât ve nefis terbiyesi

  (01.09.2009) - Zekât ve şefkat

  (31.08.2009) - Malın kirli yüzü - 2

  (30.08.2009) - Malın kirli yüzü - 1

  (29.08.2009) - Malın şükrü ve zekât emri

  (28.08.2009) - Bir Ramazan sünneti: Terâvih Namazı - 2

  (27.08.2009) - Bir Ramazan sünneti: Terâvih Namazı

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.