06 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

S. Bahattin YAŞAR

İtiraf istiğfarı, istiğfar istiazeyi; o da affı netice verir


A+ | A-

İyi olması istenen insan iyileştirilebilir

Yaşı ilerlemiş insanlara olumlu, olgun davranış yakışıyor. Böyle bir beklenti de abes değil. Ama gelin görün ki bu hep böyle olmuyor. Bazen yaşı ilerlemiş insanlardan, yaşına, başına uymayan davranışlar görmek mümkün olabiliyor. Bunu da anlayışla karşılamalı, çünkü neticede yaşı, yaşadıkları ne olursa olsun, muhatabımız ‘insan’dır.

Böyle durumlara karşı yapıcı çabayı, duâyı arttırmak gerekiyor. Ya bir de böyle insanlar, yakın akrabalarımız, sürekli görüşmek, konuşmak durumunda olduğumuz büyüklerimiz veya manevî hizmetlerdeki arkadaşlarımız olursa, o zaman iş iyice zorlaşıyor.

Gerçi muhatabımız kim olursa olsun, insanı önce insan olarak değerlendirmeliyiz. Hatalar, kusurlar, yaşıyla uyuşmayan davranışlar olabilir. İnsanın şartları ve taşıdığı sıfatları ne olursa olsun, önce insan olduğu unutulursa, ondan südur eden hatalar, kusurlar abartılır.

Birlikte bir yürüyüş içerisinde olduğumuz insanlarla yapılacak faaliyetleri bu zaviyeden ele almalı ve ‘hüsn-ü zan, adem-i itimat’ kuralını göz ardı etmemeliyiz. Yani maddî ve manevî büyük işler yapıyor olduğumuz insanlarla ilişkilerimizde, mümkün mertebe hataları ortadan kaldırıcı, yapıcı bir rol taşımalıyız. Çünkü yapacağımız işler büyüktür. Yoksa o büyük işleri, küçük hatalara kurban etmiş oluruz ki, bu da her iki taraf için büyük bir kayıp olacaktır.

İnsanlarla ilişkilerde ‘hasenatı seyyiatına galebesi’ne bakmak daha sağlıklı olacaktır. Zaten, insanların hatalarına yoğunlaşıldığında iyilikleri-sevapları; iyiliklerine-sevaplarına yoğunlaştığınızda ise hataları küçülecektir.

O zaman, iyi olması istenen insanın iyileştirilmesi mümkündür. ‘İyisin iyisin’ diyelim bakalım neler olacak?

Yaşanan her hatırada

bir takım dersler vardır

Önce ifade etmek gerekir ki, başımızdan geçen hatıralar pek çok hikmete binaen başımıza gelmiştir. O yaşananlardan alınacak dersi unutmamak esastır.

Hatalar ve sevapların yaşı başı olmaz. Her yaşta hata ve sevap mümkündür. Ayrıca hata edeni sadece o hatasıyla ele almak, masum sıfatlarına haksızlık olur. Bu zaviyeden baktığımızda, aşağıda anlatılacak hatırayı da dikkate alarak, çevremizdeki insanlara, büyüklere, dostlara ve arkadaşlara bu gözle bakabiliriz. Yani her yaşta, her insan, her vakit bir hatanın kurbanı olabilir.

Belki böyle bir durumda bize düşen, insanları hatasızlık yaklaşımı içerisinde değerlendirmek değil, her insan hata edebilir diyerek, o hatadan o insanın kurtulması için yapılabilecek en uygun adımı atmaktır.

Her insanın zayıf kaldığı

noktaları mutlaka vardır

Tatilde bazı dostlarla birlikte, neşe içerisinde vakit geçiriyoruz. Sohbetin bir bölümünde itiraflar başladı. Herkes kendince hayatını ciddî etkilemiş olayları ve kendisinin aşamadığı duyguları ortama sunuyor. Hem de anlatılanlar ve yaşanan duygular o ortamdaki insanlarla da alâkalı olabiliyor.

Neşeli bir havada olsa da, anlatılanların duygu derinlikleri ciddî boyutlarda. Bu anlatılanların böyle bir ortamda ifade edilmesi daha sağlıklı. Başka ortam ve şartlarda olsa, bu anlatılanlar daha dalgalı sonuçlar doğurabilir.

“Şükür ki, 15 yıldır zihnimde

taşıdığım yükü indirdim”

60’lı yaşlarda, emekli olan beyefendiye itiraf sırası geliyor. “15 sene önceydi. Bir cami açılışında bulunuyorduk. (Bahsi geçen kişi o an orada) İkimiz birlikte gitmiştik. Ayakkabılarımızı çıkardık ve ayakkabılığa koyarken, ben her halde kendi ayakkabımı koyabilmek için, oradaki ayakkabıları sağa sola itelemişim. Sen bana dedin ki, “O sağa sola itelediğin ayakkabılardan birisi sizin olsaydı, böyle bir pozisyona razı olur muydun? O ayakkabılarının düzeni bozulan insanlar biraz sonra camiden çıktıklarında senin hakkında ne düşünecekler?”

Ve itiraf sürüyor…

“Bu cümleleri sen bana ilettikten sonra, adeta sen benim için bir imtihan sebebi oldun. Ne zaman seninle karşılaşsak, hemen bu cümleler aklıma geliyor ve tüylerim diken diken oluyor. Ne yaptımsa bu düşünceleri içimden atamadım. O gün bu gündür senin bütün cümlelerini ‘su-i zan’ içerisinde dinledim ve değerlendirdim. Çok işleri de seninle birlikte yapmak durumunda kaldık, ama yine de bu düşünceleri ben üzerimden atamadım. İşte ortamı oldu, şimdi ben bunları paylaşıyorum. Şükür ki, 15 yıldır zihnimde taşıdığım yükü indirdim.”

Evet, bu cümleler gerçekten yaşanmış cümleler olarak herkesi şok etmişti.

Bir insan nasıl 15 yıl boyunca böyle bir hatırayı içinde taşıyabilirdi? İnsanın içinde böyle birkaç tane yükü olsa, hayatını kendisi çökertir.

Bu hatıra bize bir şeyi daha öğretiyordu. İnsan her yaşta insandır. Küçük yaşta çocuklar birbirlerine küsebildikleri, küçük şeylere takılabildikleri gibi, büyük insanlar da bazen küçük şeylere takılabiliyorlar. Hatta bazen çok küçük şeyler için çok büyük sonuçlu adımlar atabiliyorlar.

Güzel bir kapanış gerekiyor

Hakkında bu itiraf dile gelen kişi adeta şaşkınları oynadı. Ama böyle bir düşüncenin dışavurumu için sevindi. Hakkında 15 yıldır su-i zan taşınan kişi, ayağa kalktı ve “Efendim, yaşananlar ne olursa olsun, güzel ve anlamlı bir kapanış yapmalıyız. Dersi alınan hiçbir şey olumsuz değildir. Biz de bu yaşadıklarımızdan derslerimizi İnşallah alırız. Neticede hepimiz iman kardeşiyiz. Gelin kucaklaşalım ve helâlleşelim” dedi.

Bu teklif çok anlamlı ve güzeldi. Hakikaten herkes bu teklife sıcak baktı ve herkes o anda, önce hatırayı yaşayanlar sonra da ortamdaki arkadaşlar kucaklaştılar ve helâlleştiler.

Neticede suçunu itiraf eden, istiğfar edecektir. İstiğfar eden, istiaze (sığınma) edecektir. İstiaze eden de, affa müstehak olacaktır. Yoksa itiraf etmese, istiğfar etmeyecek, istiğfar etmese, istiaze etmeyecek ve şeytanın maskarası olacaktır.

Anlaşılan yaşanan hiçbir şey anlamsız değildir. Her yaşananın kendi içinde pek çok dersleri vardır.

Allah hepimizi nefis ve şeytanın şerrinden muhafaza eylesin. Amin.

06.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.09.2009) - Kimi aradığından, kimi bulduğundan imtihandadır

  (23.08.2009) - “Artık her yerde, Peygamberimi (asm) yanımda hissediyorum!”

  (09.08.2009) - İlgisizliğe terk etmek, sokağa bırakmaktan daha acıdır

  (02.08.2009) - Olaylar, birer müşteri gibidir; bazıları çok kâr bırakır

  (26.07.2009) - Yanımızda olmayanın yanında olmalı ve ona yardımcı olmalı

  (18.07.2009) - İmânî sofralarda Hz. Peygamber de var

  (17.07.2009) - Şehirler, mâneviyâtla şekilleniyor

  (16.07.2009) - Kudsî bir bağ: İMAN AKRABALIĞI

  (15.07.2009) - Her okuma programı, bir yenilenme hareketidir

  (12.07.2009) - Gücün, aştığın engeller kadardır

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.