"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müslümanlar hak ve hürriyetlere uzak değil ki!

Ali FERŞADOĞLU
10 Aralık 2022, Cumartesi
10 Aralık 1948’de Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle ifade edelim ki, insan hak ve hürriyetlerinin bânisi İslâmiyettir. Zira, “Kemâlin cemâli dindir.

Hem, din saadetin ziyasıdır, hissin ulviyetidir, vicdanın selâmetidir.” (Münazarat, s. 54.) İnsan hak ve hürriyetleri cihanşumül beyannamesi 1948’de değil, 610 yılında ilân edilmiş, 632’de kemale erdirilmiştir.  

Kur’ân, baştan sona haklar manzûmesidir. Hak ve hürriyetleri en ince detaylarına ve en mükemmel bir şekilde vaz’etmiştir: İman/inanç, düşünce, vicdân hürriyeti, ibâdet hakkı, anne-baba, karı-koca, çocuk, akraba, komşu hakkı; hattâ hayvan ve eşya haklarını… 

Resul-i Ekrem’in (asm) binlerce hadisi ve Vedâ Hutbesi temel hak ve hürriyetleri tek tek saymıştır. Bunlar 15 asırdır akıldan akıla, kitaptan kitaba, gönülden gönüle, yaşana ve anlatıla geliyor. “Çocukluk tabiatıyla heva ve heves ile zünub ve mesavi-i medeniyet (günah ve medeniyetin çirkinlikleri) mehasin zannolunuyor. Halbuki medeniyetin hiçbir hakiki mehasini yoktur ki, İslamiyette sarahaten (açıkça), veya zımnen (üstü kapalı), veya iznen veya daha ahseni bulunmasın.” (ESDE yeni tanzim, 2009, s. 73.) 

O halde neden bugün hak ve hürriyetlerimiz yağmalanıyor? Neden istibdadın pençesinde kıvranıyoruz? Neden -güya dindar- idareciler haklarımızı gasp ediyor? Niçin yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, adam kayırmacılık, işlerin ehline verilmemesi gibi dehşetlerle baş başayız? Niçin istibdat ve tahakkümün belâsından kurtulamıyoruz? Suâllerimizin cevapları şu suâl ve cevaplarında: 

“Târif ettiğin meşrûtiyet daha bize selâm etmemiş; tâ ki, biz de ‘Ehlen ve sehlen’ desek? Cevap: Sizin dîvâneliğinizden korkmuş, gelememiş. Zulüm, meşrûtiyetin hatâsı değil, belki kafanızdaki cehâletin zulmetindendir. Siz dîvânelikle kısa yolu uzun yapıyorsunuz. Evet, bir millet cehâletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.” (Münâzârât, s. 27.) Hak ve hürriyetlerimizi öğrenmeye, meşrû çerçevede aramaya, almaya talip olup insanca, yalnız insanca yaşamaya hazırlanmalıyız.  

“Meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir… Umum akvamın sebeb-i saadetidir (tüm milletlerin mutluluk sebebidir); siz de saadete gideceksiniz. Bütün eşvak ve hissiyât-ı âliyeyi (şevk ve ulvi duyguları) uyandırır; uyku bes, siz de uyanınız. İnsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz. (Münâzarât, s. 22) 

Bilhassa bu cümleye dikkat: Meşrutiyet, insanı “hayvanlıktan” kurtarır!

Okunma Sayısı: 3186
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı