"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tozlanan kitaplar değil; hayat

Ali HAKKOYMAZ
23 Mayıs 2020, Cumartesi 16:31
Olmadık, yalancı gündemlerin peşinde koşarken geldi korona.

Gündem arıyorsanız; zahmet etmeyin; burdayım, dedi. Oyuncaklarımızı, eteğimizdeki -ona buna atacağımız- taşları ossaat oracığa bıraktık. 

Zaten -bugün yarın- ölecek masum ve mazlum... ekmeğe, suya muhtaçların üstüne üstüne -o vahşinin vahşisi silahlarla- niye gittikti ki?

Niye, dünyaya bu kadar hor ve hakîr baktık ki... Hınç alır gibi dağlarını düz, baharını güz ettik ki? Dağları parça parça şehirlere taşıdık. Ormanları da yangında en son kurtarılmayacaklar listesine aldık! 

Yüksek, çok yüksek, daha yüksek; piramitlere de tepeden bakan bu binalara hakikaten ihtiyaç var mıydı?! 

Alt/üst geçitlerle trafiği alt üst ettik. 

İnsanî köprüleri yıkıp beton/demir köprüleri "köpürttük!" Mimar Sinan gibi mazimizden mümtesil ne var? Kalanlara da her anlamda nasıl bakılır; onu da unuttuk. Bir gözü dönmüşlükle -sadece biz değil- bütün dünya buralardayız. Bari bu kadar mala mülke... cömert olaydık ya! O da yok; mümsiklik/ eli sıkılık mesleğini de ele aldık. Ruhî diyor ki bu mümsikler/cimriler için: 

"Cihanda merd-i mümsik mâlik olsa genc-i Kârun'a;

Fenâdan göz yumunca malın eller kendisin yer yer." 

Yemeyenin malını yerler, sözünün şiirce yorumu... Ye, yedir ki hem sen hem dünya doysun. Sonsuzluğu düşünmeyip bütün hesapları dünya merkezli yapıyorsak... bu yanlış hesap dönüp önümüze gelecek; mutlaka...

Derdimiz neydi; dünyaya sığamıyor muyduk?! Şimdi sığdık mı daracık evlerimize?!  Çok az şeyle yaşanılıyor olduğunu gördük mü! Hırslarımız dindi mi? Öfkelerimiz bi' köşeye sindi mi! Alışveriş planlarımız silindi mi! Insanın insana eziyetinin (insana) yakışmadığı bilindi mi! 

İstersen... hayır, de!

*

Bunca sıkıntılanmaların ilacı okumak yine okumak... Bu haftaki şiir kutumuzda ne varmış bakalım. (Şu okuma işinde birbirimizin koltuğuna girelim. Teşvik edelim. Aslında bu ruhsuz âletler kitapla aramıza girdi; onlar tozlandı; biz de... Fakat hayat boşluk kaldırmıyor. Hiç değilse okumaya bir türlü ara vermişlere göz kırpıyor. Bu öyle ya da böyle evde kalakalmalar; benim gibileri yeniden kitaba çevirdi; o da ne kadar olduysa... Okumak öyle ha deyince olacak işlerden değil...)

*

ŞİİR KUTUSU

Kalbimizle tanışmak için

Bak; bu Korona, yakamızı topladı:

"Oturun; oturduğunuz yerde!" dedi.

Hiçbir şey olmamış gibi konuşamayız öyle!

Uçup giden aklımız başımıza gelmeli...

Kalbimiz yeniden sevinmeli doğan aya, uçan kuşa...

Artık daha sakin; ey... şey mey, hey hey diyenler!

Ölümle baş başa kaldık, göz göze geldik.

Unuttuğumuz ölümü iyi hatırladık.

Evin barkın, dükkanın çarkın, halının yalının...

Hatâ paranın... para etmediğini gördük.

Daha övünecek misin atınla arabanla, tahtınla tarabanla!

Bak; ünlem koydum; düşün diye; burası fani yurdu diye...

Şimdi okşa mevsimleri; selâmla güzellikleri!

Hayat kısa, âcizlik kimliğimiz; sonsuz fakiriz; unutma!

Ramazan her yıl pırıl pırıl bir ayna; kendini topla deyu...

Bu aynayı, kalpleri ve hattâ kendini kırma!

Gündemi dağıtma; cerbeze, gevezelik, gürültü ağır hastalık...

En kötüsü, kötünün kötüsü, yüzüne bakılmazı cehalet...

Haydi; tozlanmış kitapların gönlünü al!

Bu hazine, bu bir daha gelir mi gelmez mi; ayrılık diyarındayız.

Alnını sür secdelere; tevazuyu öğren böylece!

Alnını sür secdelere ki... tepelerden bakmayasın diye...

Ne sular senin, ne gölgeler, ne gökler... ne, ne, ne...

Bu sen bile senin değil... bu afralar tafralar... ne, ne, ne?

*

Ali Hakkoymaz notu: Geçtiğimiz hafta köşemi Türaboğlu Ferşî ile paylaşayım dedim. Benim bu derdimi anlatamayışımdan olsa gerek yazı işleri sadece misafir şiiri almış. [Kelimeleri harmanlamak bir potada eritmek, aynı yerde buluşmak öyle kolay olsaydı; böyle şeyler olmazdı! (Tam burada nedense 24. Söz'ü okumak iştahı geldi. Yakında bir ara okurum ümidiyle... )] Daha sonra internet baskısına küçük bir giriş yazısı gönderdim. Keyfiyet arz olunur.

Okunma Sayısı: 1776
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı