İnsanlar için sır saklamanın ne kadar önemli bir meziyet olduğunu hiç düşündük mü?
Eğer insan sırrını kendisine emanet edilen bir sırrı sıkı bir şekilde saklarsa, kimsenin boyunduruğu altına giremez. Kendisine emanet edilen sır, suyun içine hapsedilen hava kabarcığı gibi bütün çabası ile dışarı fırlamak , serbest kalmak için can atar. O sırrın sahibini sürekli rahatsız eder. “Ne yapsamda bundan kurtulsam” der gibi, birisine anlatmak için kıvranır durur.
Sırrı ifşa etmek hainliktir. Sır insana emanet edilince, bu emanete hıyanet etmemelidir. Sır saklamak hakikaten, zorlu ve ağır bir iştir. Ama sırrı ifşa etmenin de kendine özgü bir zevk olduğunu kabul etmeliyiz. Başkalarına bilmedikleri bir meseleyi bildirmenin tatlı keyfini bir çırpıda inkâr etmek de kolay işlerden değildir.
Meselâ, sizde bir sır var. Bunu öğrenmeyi çok isteyeceğini iyi bildiğimiz bir dostumuza haberi yetiştirmek için, hızlıca sokağa fırlıyorsunuz. Onu ilk bulduğunuz yerde, bir kenara çekip ağzınızı kulağına yaklaştırarak sırrı ifşa ediyorsunuz. Dostunuzun gözleri yeni öğrendiği haberden dolayı fal taşı gibi açılmıştır. Bu sırrı nasıl öğrendiğinizi size tekraren soruyor. Doğru olup olmadığını ısrarla öğrenmeye çalışıyor. Siz yemin ediyorsunuz, kimsenin bilmediği bir gerçeği bilir olmanın gururu ile mest oluyorsunuz. Halbuki o anda, zaafların en tehlikelisi ile malûl bulunuyorsunuz. Çünkü o sır size, hiçbir kimseye söylememeniz şartıyla emanet edilmiştir. Bu sırrı başka insanların duymasından büyük zararlar ortaya çıkabilir. Böyle bir gevezelik kötü neticeler doğurabilir.
Büyük düşünür (Sheakespar)’ın dediği gibi, ağızdan bir defa çıkmış olan sözü geri alıp tekrar sır haline getirmek mümkün değildir. O söz ağızdan ağıza yayılıp gider. O sözün sebep olacağı felâketler ve olumsuzluklar önlenemez. Yaşadığımız dünyada insanlar ve toplumlar birbirlerine güvenmek zorundadırlar.
Evet insanda hakikaten iman ve maneviyat duygusu yoksa, toplum bozulur. Ahlâkımız dejenere olur. İslâmda sır tutmak çok mühim bir olgudur. Bize emanet edilen sırları ifşa etmek iyi bir şey değildir. Sır saklamak, Müslüman insanın en güzel ahlâkından ve en mükemmel huylarından biridir. Kişi daima kendisini kontrol etmeli. Kendisine tevdi edilen emanetleri iyi muhafaza etmelidir. Çünkü, sır insanın esiridir. Hz. Ali Efendimiz “Sırrın senin esirindir” diye biz kaprisli insanları uyarmaktadır.