"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ezanı duyan ve duymayan kulaklar

18 Eylül 2011, Pazar
Ezan, Müslümanları namaza dâvet eden ve günde beş kez minarelerden duyulan lahutî ses. Bazen ezansız muhitlerde geçici olarak bulunduk, fakat Yahya Kemal’in bahsettiği “ezansız semtlerde” doğmadık Allah’a şükür.
Şu anda yaşadığım yerin hemen yakınında bir cami var. Mümkün oldukça namazlarımızı orada kılıyoruz.
Camimizin bitişiğinde de bir çay ocağı var. İnsanlar/Müslümanlar vaktin ezanını orada beklerken veya namazdan çıktıktan sonra birer çay içip orada sohbet ederler. Dikkatimi çeken bir olay- davranıştan bahsetmek istiyorum.
Çay ocağının bahçesinde 100 yaşını aşkın bir çınar ağacı vardır. Bunun gölgesinde oturup bazı ufak tefek ticaret yapan (tespih satan, bitki ilâçları satan, saat tamiri yapan vs.) insanlar var. Sayıları 10–20 arasında değişen bu insanların kulakları yüksek frekansla okunan ezanları duymuyor. Bunlara ben ‘Ezana duyarsız kulak sahipleri’ diyorum ve şaşıyorum. Yaşları 25- 60 arası değişen bu insanların, Müslüman bir ülkenin Müslüman bir şehrinde günde 5 vakit okunan ezanı duymamaları beni şaşırtıyor. “Acaba sağırlar mı?” diye şüpheye düşüyorum. Fakat bakıyorum, dünyevî işleri konuşurken pekâlâ duyuyorlar.
“Ne yapılabilir?” diye düşündüğümde, günlük Yeni Asya gazetesini oraya bırakmaya başladık. Belki okuyup bir şeylerden örnek alıp kulakları ezanları duymaya başlar diye düşündük. İnşâallah Allah’ın inayeti ile bu insanlar da ezanlara kulak verip namaza önem verirler duâsını ediyoruz. 
Şimdi başka bir olaydan bahsedeceğim. Eylül ayının sıcak bir Pazar günü yakınlarımızla gittiğimiz bir belde camiinde, öğle namazı öncesi cami kapısından girmeden etrafa baktığımda, bu caminin de etrafında sandalyelerde, banklarda oturan insanlar gördüm. Yine içim sızladı, acaba burada da aynı olayı yaşayacak mıydım?
Bu cami etrafında oturan farklı bir kişi dikkatimi çekti. Bu kişi bir bankta tek başına oturan 3,5- 4 yaşlarında, uzun siyah saçları, siyah gözleri ile bir kız çocuğumuzdu. Elinde küçük bir poşet tutuyordu. Her halde babası camiye girdi onu bekliyor diye aklımdan geçirdim.
Tam o anda ezan okunmaya başladı. Büyük bir ciddiyetle ayağa kalktı. Poşeti elinde olarak caminin kapısına doğru yürümeye başladı. Baktım yanına diğer taraftan 30 yaşlarında biri geldi. Herhalde babasıydı. “Bir dakika bekle, ayakkabılarını çıkarayım” dedi küçük kıza. Neyse, ayakkabılarını çıkardılar, camiye yine büyük bir ciddiyetle girdiler. Cami içinde sol tarafa geçtiler. Küçük kız, poşeti açtı ve bir başörtüsü çıkardı, ancak babasının yardımıyla başını örttü ve namazı kılarak çıkıp gittiler.
Ben de şehirdeki bizim semt camiizin bahçesindeki ‘ezana duyarsız kulaklıları’ ve bir de bu küçük ama ‘ezana duyarlı kızı’ düşündüm ve birinci örnektekiler için üzülürken bu küçük kızın ve diğer küçük veya büyük sayıları gittikçe artan, ezana duyarlı olanların varlığına sevindim.
Bu vesile ile minarelerimizden ezanların ebediyen susmaması için duâlarımızı eksik etmeyelim.

M. FAHRİ UTKAN

[email protected]

Okunma Sayısı: 1970
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı