"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lâtin tavşanı

11 Ocak 2015, Pazar
Romalılar, Keltler’in ülkesi olan bu günkü Fransa’yı işgal ediyor. Jul Sezar, burayı fethediyor, ama sonrasında ömür boyu bunların isyanları ile meşgul oluyor. Roma bir türlü rahat edemiyor. ”Bunlardan bıktık, usandık, bunlar bir türlü adam olmuyor, Keltkiklerinden bir türlü vaz geçmiyorlar.” diyorlar. Roma’da senato toplanıyor ve çare arıyorlar. Bir tanesi diyor ki; ”Gidip hepsini keselim.” Olur, mu diye itirazlar yükseliyor. İtiraz etmelerinin sebebi merhametlerinden değil; “Gücümüz ve zamanımız yetmez.” diye itiraz ediyorlar. Pratik olmadığı için yapmıyorlar.

“Askerî açıdan sürekli işgal altında tutalım” teklifi de rağbet görmeyince, bir senatör yeni bir teklifte bulunuyor ve diyor ki; “Onları Latince yokuşuna sürelim, Latince bilmeyen adam değildir diye propaganda yapalım, eğitim dilini Latince yapalım. Sonra bunlar dilini unutur. Dili giderse her şeyi gider. Bir nesil sonra bunlar, Latin tavşanlar olurlar”. Bu teklif çok mantıklı bulunuyor. Öyle ya, çok pratik.” Bunları kesersek, köleliğimizi, hamallığımızı yapacak adam kalmaz. Enayi miyiz? Bunları evcil Latince tavşanlar yaparız, olur biter.” Nitekim bir nesil sonra bitiyor. 

Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun Hedef Türkiye isimli kitabında ve bir internet sitesinde rastladığım bu sözlerinin tarihî açıdan gerçekliğini tarihçilere bırakarak, mevcut anlatılan teorinin aslında ne kadar da isabetli olduğu, tarihi geçmişimizde yaşanmış buna benzer bir hadisenin varlığı üzerinde durmaya çalışacağız. Zira Şeyh Kâmil’in de bir ifadesinden yola çıkacak olursak; “Dilini kaybeden, dinini kaybeder!” ifadesi de konumuzun bir başka boyutunu teşkil ediyor.

Malûmunuz, Lozan görüşmelerinin ardından apartopar şeair-i İslâmiye’ye yönelik yapılan inkılâpların ardından 1928’de yine bir şeair-i İslâmiye olan Arap harfleri bir gecede kaldırılmış, yerine Latin harfleri getirilmişti. 

İsmet İnönü bu değişimin asıl sebebini şu sözleri ile ifade etmiş;

 “Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. […]Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.” Gayet pratik bir uygulama idi. Bu milletin İslâmiyet’le bağlarını koparmanın en pratik yollarından biri de harf devrimiydi. Zeki Veledi Togan’ın  ‘Tarihte Usul’ isimli eserinde yer verdiği İngiliz müsteşriki Sir Denison Ross’un, “Lâtin alfabesini kabul eylemeleri şarklıların yalnız teknik değil, ‘maneviyat sahasında’ dahi Batının rehberliği altında kalmalarını sağlayacaktır.” İfadesi de olayın arka yüzünü aralamaktadır. 

‘Latin Tavşanları’ oluşturmak için yapılan dil devrimlerini incelemek adına Roma dönemine kadar gitmeye pek de lüzum yokmuş demek ki! Hemen bir asır öncesine gitmeniz yeterli. Böylelikle, İsmet İnönü’nün, “bir nesil sonra gelecek olanlara geçmişin kapılarını kapamak” ifadesi ile neyi kastettiğini daha iyi göreceksiniz.

Dipnotlar:
1. İnönü, İsmet, Hatıralar, C. 2. Bilgi yay. 1985 s. 223. 
2. Togan, Zeki Velidi, Tarihte Usul, Enderun Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 1981, sayfa 152. 


MUSTAFA USTA 
[email protected]

Okunma Sayısı: 3007
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı