"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbe anayasasından bu kafayla mı kurtulacağız?

21 Kasım 2023, Salı 19:42
Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin, yeni Anayasa tasarımının, geleceğe dönük kalıcı biçimde değil de bir siyasî partinin gündelik politik ajandasına göre yapıldığını söyledi.

Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin, T24’te “Buralara kadar geriledik: “En çok oyu alan başkan seçilsin” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Şirin yazısında “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yeni anayasa tartışmasını neden gündemde tuttuğu sorusuna dair yanıtlar yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başlıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’dan Türkiye’ye dönerken uçakta gazetecilere verdiği demeçte baklayı ağzından çıkardı. “Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla ‘En fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır.” dedi. Lafı uzatmadan doğrudan söyleyeyim. Bu öneri, anayasa teorisi açısından saçma ve tutarsızdır. Böylesi bir uygulamanın Anayasa’nın ulaşma ve aşma odağı olarak gösterdiği “çağdaş uygarlık” (muasır medeniyet) tezahürü sayılan ülkelerde, yani ABD’de veya Avrupa Konseyi üyesi olan 46 devletin hiçbirinde karşılığı yoktur” ifadelerini kullandı. 

Meşruluk krizini beraberinde getirir

“Söz konusu öneriye bakılırsa hepsi yaklaşık yüzde 10 civarında oy alan on adayın bulunduğu bir seçimde yüzde 11 oyla seçilebilecek bir başkan olasılığı gündeme gelir” diyen Şirin, şunları söyledi: “Tüm erkleri adeta elinde toplayacak olan bir statüye yüzde 11 oy bile yetecek görünüyor anlayacağınız. Bu öneri, tarihte görünmemiş bir meşruluk krizini beraberinde getirmeye gebedir. Anayasa tasarımı, geleceğe dönük kalıcı biçimde değil de bir siyasi partinin gündelik politik ajandasına göre yapılır ise durum böyle oluyor işte…”

Kararname rejimi 12 Eylül ürünü

Şirin, “Sürekli ağza sakız edilen 1982 Anayasası’nın “12 Eylül Anayasası” veya “darbe anayasası” olduğu söyleminin aslında literatürde bir arka planı var. Bazı noktalar ısrarla 12 Eylül’ün ürünü sayılır. Örneğin kararname rejimi bunlardan biri. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda adalet bakanı ile onun müsteşarının tabii üye olması bunlardan bir diğeri. Devlet Denetleme Kurulu’nun özerk kurumların üzerindeki baskısı, yerel yönetimler ile üniversite özerkliğinin tasfiyesi, yargı denetimine kapalı alanlar, yargıçların coğrafi güvenceden mahrum kalması ve zorunlu din dersleri sorunu esasen 12 Eylül rejiminin ürünleridir. AK Parti iktidarı bunları 20 yıldır sonuna kadar kullanıyor ve zinhar bunlardan vazgeçmiyor. Bir kez olsun bunları tasfiye etmeye girişmemiş, aksine pekiştirmiş bir iktidar odağının darbe anayasasından kurtulacağız söylemi samimi mi? Kesinlikle değil” dedi. 

 

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 884
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı