ANAYASA HUKUKÇUSU PROF. DR. OSMAN CAN, TÜRKİYE’DE 2016’DAN İTİBAREN YAŞANAN OLAĞANÜSTÜ DÖNEMDE ÇIKARILAN KHK’LARLA DEVLET YAPISININ DEĞİŞTİRİLDİĞİNİ SÖYLEDİ.
KHK’LAR ANAYASAYA AYKIRI
AYM eski raportörü ve eski AKP milletvekili Prof. Dr. Osman Can, 2016’dan sonra devletin KHK’larla değişime uğradığını ve kişiselleştiğini söyledi. Can, “KHK’larla sistemde çok ciddi değişiklikler yapıldı ve bunların hepsi anayasaya aykırıydı” dedi.
OLAĞANÜSTÜ DÖNEMİN ESERİ
Bu değişimin olağanüstü şartlarda yapıldığına dikkati çeken Can, “Kişiselleşme ve otoriterleşme 2017’de anayasa değişikliği ile birlikte devlete egemen olmaya başladı. Bugün geldiğimiz noktada kimse kazanmadı. Ülke kaybetti” diye konuştu.
***
Devlet kişileşti, ülke kaybetti
Anayasa hukukçusu, eski AKP Milletvekili Osman Can devletin 2016’dan sonra KHK’larla kişileştiğini bu nedenle de ülkenin kaybettiğini söyledi.

Anayasa hukukçusu, eski AKP Milletvekili Osman Can, Politikyol’da Murat Aksoy’un sorularını cevapladı. AKP’nin otoriterleşme sürecini, devletin kişileşmesini, milletvekili olduğu süreçteki gözlemlerini, eleştirilerini ve özeleştirilerini anlattı. Can, “Devlet 2017 ile birlikte daha doğrusu 2016’da KHK’larla başlayan bir dönüşüme uğradı. KHK’larla sistemde çok ciddi değişiklikler yapıldı ve bunların hepsi anayasaya aykırıydı. Bazıları ilkesel olarak anayasaya aykırı olmasa bile bazı konuların KHK’larla düzenlenmesi anayasal olarak mümkün değildi. Bütün bu değişim olağanüstü şartlarda gerçekleştirildi ve dolayısıyla bireysel veya örgütlü olarak kimsenin itiraz etme şansı yoktu. 2015 Kasım’ında fiili olarak başlayan kişiselleşme ve otoriterleşme 2017’de anayasa değişikliği ile birlikte devlete egemen olmaya başladı. Özellikle 2015 Temmuz-Ağustos’unda başlayan güvenlikçi bakış, devleti de partiyi de birlikte dönüştürdü. Yönetim kişiselleşmeye başladı. Devlet de buna uyum sağladı kısacası” ifadelerini kullandı.
Ciddiye almak mümkün değil
Yeni anayasa çalışmaları ile ilgili Can, “Bu anayasa ancak var olanın tahkim edilmesine yarar. Ya da muhalefetten gelen eleştirileri taktik yönden dikkate alan kısmı makyajlar yapabilir. Ama temel anti demokratik yapı ortadan kalkmayacak, yok böyle bir şey. Çünkü partide lider anayasa değişikliği lazım dediğinde, alttaki kişi ve kurumlar da hizaya girip lazım diyorsa arzulanan şeyin demokratik olması imkansızdır. Böyle bir değişiklik talebini demokrasi adına ciddiye almak mümkün değil” dedi. AB’nin Türkiye Raporu ile ilgili ise Can, “Türkiye’nin bütün kaderini tek kişinin psikolojisine, onun ruhsal dalgalanmalarına getirip bağlıyorsanız başınıza her şey gelir. Açıkçası bu hal, tamamen irrasyoneldir ve dibe vurmadır. (…) Açıkçası Türkiye’de, devlet olma özelliğini kaybetmiş, devlet olma iddiasını kaybetmiş bir yapı var. Çok karamsar bir şey bu ama realiteyi görmek gerekiyor” şeklinde konuştu.

HER ŞEY ÇÖKTÜ
Bugün gelinen noktada kimsenin kazanmadığını söyleyen Can, “Ülke kaybetti. Yeni sistemler her şeyin bir kişi ve onun çevresinde dar grubun inisiyatifine ve talimatına kalınca her şey çöktü, çökmeye de devam ediyor. Bakanlıklar artık çalışmıyor, bakanlıklar politika üreten merkezler olmaktan çıktı. Devletin her kademesindeki kurumlar ve görevliler saray hiyerarşisine göre çalışıyor. Devlet şu an kişisel bir kararı, duyguyu ya da duygusal savrulmayı yansıtan, bu kişisellik yansıtan atmosferde kamu kaynaklarını paylaşan grupların filtreleyemeyen gücünün etkin olduğu bir yapı haline dönüştü. Böyle bir yapıda tabii iki öngörülebilirlik olmaz. Böyle bir yapıda öngörülebilir olan tek şey, hiçbir şeyin öngörülemez olduğu ve hep birlikte kaybediyor olduğumuz gerçeğidir” dedi.
Haber Merkezi