17 ağustos depreminden 24 yıl ve 6 Şubat’tan 6 ay sonra geldiğimiz nokta, afetlerden ders çıkarmadığımızı gösteriyor.
BUNCA AFETE RAĞMEN
çok büyük kayıplara yol açan depremler ve kuraklık, sel, orman yangını gibi diğer afetler, hem önleyici ve koruyucu tedbirler, hem de hasar ve tahribatı onarıcı çalışmalar konusunda hâlâ fazla bir mesafe alamadığımızı ve çok gerilerde olduğumuzu gözler önüne seriyor.

AFETLERE FETVA VERDİREN HALLER
fay hattında çürük zemine çürük bina yapmak başta olmak üzere depremden korunmak için gerekli kurallara riayet etmeme ve hukuksuzluklar, kul hakkı gaspları, haram-helal hassasiyetinin kaybedilmesi gibi haller âcilen terk edilmeli ki, yeni afetlere maruz kalmayalım.

***
Hâlâ ders almayacak mıyız?
Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, “6 Şubat depremleri, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden sonra gerekli derslerin tam olarak alınmadığını gün yüzüne çıkardı” dedi.

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 24. yıl dönümü vesilesiyle açıklamada bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, “Kahramanmaraş Depremleri sonrasında sadece riskli yapıların değil, üretimden tasarıma, tasarımdan uygulamaya, uygulamadan denetime kadar tüm süreçlerdeki iş yapış şeklinin ve zihniyetin de dönüşmesi gerektiğinin önemini görmüş olduk” dedi.

24. yıl dönümünde bir kez daha deprem gerçeğini hatırlatan Yavuz Işık, “17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, yakın tarihimizin en trajik olayı olarak hafızalarımıza kazınmıştı. Yaşanan deprem sonrası tüm Türkiye birleşerek yaraların hızlıca sarılmasını sağlamıştı. Bir daha benzer acıları yaşamamak için de birçok kurum mevcut eksikleri ve hataları tespit ederek gerekli aksiyon planlarını oluşturmuştu. Ancak 6,8 milyon riskli konutun dönüştürülmesinde istenilen seviyeye gelinemedi ve hâlen ülkemizde 2000 yılı öncesi yapılmış çok ciddi miktarda bir yapı stoku bulunmaktadır.” dedi.

Gerekli dersler alınmadı
Kimi zaman unutulan kimi zaman alevlenen deprem gündeminin çoğunlukla fay hatları haritasına indirgendiğini vurgulayan Işık, “Ülke nüfusunun yüzde 70’ten fazlasının deprem tehlikesi yüksek bölgelerde yaşamasına rağmen daha çok İstanbul’a odaklanıldı. 6 Şubat 2023 tarihine gelindiğinde Anadolu topraklarında meydana gelmiş en yıkıcı depremlerden ikisi ile daha büyük bir acı yaşadık. Yüzlerce atom bombasının etkisine eş değer bu felaket, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden sonra gerekli derslerin tam olarak alınmadığını gün yüzüne çıkardı” diye konuştu. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi başta olmak üzere Düzce (1999), Van (2011), İzmir (2020), Elâzığ (2021), Kahramanmaraş ve Hatay (2023) depremlerinde yıkılan binaların yerinde incelendiğini ifade eden Yavuz Işık, “Kamu kurumlarının, üniversitelerin, meslek kuruluşlarının hazırladığı raporlarda binaların neden yıkıldığı net bir şekilde ifade edilmiştir. Bu nedenlerin başlıcaları zayıf zemin koşulları, hatalı uygulamalar, yapısal düzensizlikler, yanlış statik hesaplamalar, beton ve çelik gibi taşıyıcı malzemelerde zafiyet ve yapının taşıyıcı sistemine daha sonra müdahale edilmesi olarak sıralanabilir. Bir de bunlara denetim zafiyetleri eklenmelidir” şeklinde konuştu.
LÜTFİYE ÖZDEMİR - İSTANBUL