Kardeşi kardeşe kırdırarak, bizzat darbeci generalin itirafıyla "şartlar olgunlaşsın" diye 1 sene bekletilen 12 Eylül 1980 kanlı darbesinin üzerinden kırk beş sene geçti. Ama hâlâ tesiri ve izleri devam ediyor.
45 yıl geçti izleri duruyor
Darbe sabahı askerdim
12 Eylül öncesi
Küresel ihtilâlin annesi... veya “Kara Eylül...”
1982 ANAYASANIN RUHU KORUNUYOR
Milletçe yaşadığımız darbelerin tamamı, demokrasiye ve hürriyetlere karşı yapıldı. Her darbenin en büyük mağdurları da dindarlar oldu. 12 Eylül de, Kemalizmi yeniden hayatlandırmak, demokratları iktidardan düşürmek ve milletin demokrasi ile bağlarını kopartmak için yapılan münafıkâne bir darbeydi. Aradan 45 sene geçtiği halde "İhtilâl Anayasası"nın ruhu korunuyor.
YENİ ASYA DARBELERE HEP KARŞI ÇIKTI
Risale-i Nur'un sesi olan Yeni Asya gazetesi, kurulduğu günden beri yaşadığı her darbe döneminde darbecilere karşı çıktığı için mağdur edildi darbelerden zarar görenlerin başında geldi. Ama hiçbir zaman hürriyetinden taviz vermedi ve "meşrutiyet-i meşrua" olan hakikî demokrasi yolundan ayrılmadı. Darbe Anayasasına karşı çıktığı için bedel ödedi. 470 gün kapalı kaldı.

***
12 EYLÜL’ÜN TORTULARI HÂLÂ ÜZERİMİZDE
12 Eylül öncesi ve sonrası
Peki ne olmuştu da memleketi darbeye götüren bir süreç yaşanmıştı? Bu suale bir çok açıdan cevap vermek mümkündür. Ama verilecek cevapların pek çoğu asılsız ve hakikati yansıtmayan cevaplar olacaktır. Anarşi vardı, okullarda boykotlar ve işgaller sürüp gidiyordu, sağ sol çatışmaları zirveye çıkmıştı, siyasî kutuplaşmalar, mezhep ayrılıkları, terör olayları, cumhurbaşkanı seçilememesi gibi daha çok sebep sayılabilir. Ama bunların hepsinin çaresi ve çözümü, demokrasi içinde ve hukuk zemininde olduğu halde, cuntacı askerler tarafından darbe yolu tercih edilmişti. Onun için de gerekli zemini hazırlamak, darbeyi haklı çıkarmak için ellerinden geleni yaptılar. 12 Eylül darbesi ile ilgili dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar başardı” sözleriyle Amerikan İstihbarat Teşkilatı (CIA) ajanı Paul Henze bilgi vermişti.

Şartlar olgunlaşsın diye bir yıl beklediler
Zamanın başbakanı Süleyman Demirel çok defa Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve askerî yetkililerle görüşmeler yaparak anarşinin önlenmesi için istedikleri her türlü yetkiyi demokratik çerçevede kullanabileceklerini söyledi. Ama onlar, anarşiye çare aramak yerine, cunta hazırlıkları yaptılar. Hatta, Evren’in sınıf arkadaşı ve 12 Eylül döneminin II. Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel’in, ifadesiyle, şartlar olgunlaşsın diye bir yıl beklediler. “Bir yıl önce planlamıştık. Ama şartların olgunlaşmasını bekledik” diyerek, darbe şartlarının olgunlaşması için yüzlerce vatandaşın anarşik olaylarda ölmesine göz yumduklarını itiraf ediyordu.

Bir sağdan, bir soldan
12 Eylül’de idam kararlarını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan daha sonra anlattığı anılarında, asılan solcu Necdet Adalı’ya denge olsun diye sağcı Mustafa Pehlivanoğlu’nun idam edildiğini belirtmişti. Kenan Evren bu durumu şöyle ifade etmişti: “Tarafsız olduğumuzu göstermek için yaptık. Sağ-sol demesinler diye bir sağdan bir soldan, bir sağdan bir soldan...”

Kanlar akarken siz tapu memuru muydunuz?
Kenan Evren, 12 Eylül’ü siyasetçilerin gafleti yüzünden meydana gelen kardeş kavgasına son vermek için yaptıklarını iddia ediyordu. Süleyman Demirel ise, “Evren şu anda halk savcısının önünde ifade vermektedir. Ama halk kendisine soracaktır. İyi de bütün bunlar olurken siz o zaman Antalya tapu memuru muydunuz, yoksa seyirci miydiniz?” diyecektir. “Evren bunun hesabını vermek zorundadır. 11 Eylül günü akan kanlar 13 Eylül’de nasıl durdu? Çünkü kanlar Evren’i Çankaya’ya taşımak için akıyordu.” Demirel Kenan Evren’e böyle soruyordu. Her türlü yetki, personel ve malî destek verildiği halde, anarşiyi önlemek ve dökülen kanları durdurmak kolluk güçlerinin vazifesi olmasına rağmen, üstelik sıkıyönetim de mevcut iken, akan kanlar neden durdurulamamıştı? Bu soruya hâlâ cevap verilmiş değildir.
Darbe anayasası
Darbe yapılmış, demokratlar iktidardan düşürülmüş, Kenan Evren Çankaya’ya çıkarak muradına ermişti. Şimdi yeni bir anayasa yapılarak hem darbecilerin güvenliği sağlanacak, hem de Kemalizmin iyice yerleşmesi temin edilecekti. Bunun için darbeci dostu anayasa profesörleri bulunarak yeni bir anayasa hazırlandı. Halk oylamasına sunuldu. Ama bu anayasaya evet demek mecburî, hayır demek yasaktı. Her şeyi göze alarak bu antidemokratik anayasaya hayır diyen sağ cenahta Nurcular ve onların gazetesi olan Yeni Asya vardı, sol cenahta ise komünistler. Bu şartlar altında yapılan oylamada yüzde 92 oranında bir oy çokluğu ile anayasa kabul edildi. Kabul edildi ama, daha sonra bu anayasanın milletin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğu görülerek bir çok defa değişikliklere gidildi. Yeni Asya ise, bu süreçte 470 gün kapatılarak “hayır” demenin bedelini ödedi. Bugün gelinen noktada ise, Yeni Asya’nın ne kadar haklı olduğu görülmektedir. Bu anayasadan memnun olmayanların oranı her gün biraz daha artarken, o gün “evet” diyenler, bugün yeni bir anayasa yapma arayışı içine girmişlerdir.

Osmanlı’da, 1876’da Sultan Abdulaziz’in tahttan indirilmesi ile başlayan darbeler, 31 Vakası, Bâb-ı Âli Baskını, ile devam etmiş ve Cumhuriyet döneminde ise, 27 Mayıs Darbesi, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Darbesi, 28 Şubat Postmodern Darbesi ve 15 Temmuz Darbe teşebbüsüne kadar gelmiştir. Her darbe ve teşebbüsünden demokratlar ve dindarlar hedef alınmış, temel ve hürriyetler geriye gitmiştir.
Darbeler ve Yeni Asya
Nurcuların “Amiral Gemisi” hükmünde olan Yeni Asya gazetesi, kurulduğu günden beri yaşadığı her darbe döneminde darbecilere karşı çıktığı için mağdur edilmiş, darbelerden zarar görenlerin başında gelmiştir. Ama hiçbir zaman hürriyetinden taviz vermemiş ve “meşrutiyet-i meşrua” olan hakikî demokrasi yolundan ayrılmamıştır. Bu tavizsiz istikrar çizgisinde yürümenin bedelini her zaman ödemeyi göze almıştır. Bazen kapatmalar, bazen fitne sokularak bölünmeler, bazen de hapishanelerle bu bedeli ödemiştir.

RAKAMLARLA 12 EYLÜL
Asmayalım da besleyelim mi?
Darbeci Kenan Evren’in 17 yaşında astırdığı Erdal Eren’in idamına karşı kampanya düzenleyenlere söylediği, “Asmayalım da besleyelim mi?” sözleri tarihe geçti. 17 yaşındaki Eren’in idam kararı Yargıtay tarafından iki kez iptal edilmesine rağmen Millî Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980’de Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde infaz edildi.
Darbeciler yargılanamadı
12 Eylül darbesinin liderleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, yıllar sonra yargı önüne çıkarılsa da sonuç değişmedi. 2012’de “anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmak” suçundan müebbet hapse mahkûm edilen Evren’in 98 yaşında ve Şahinkaya’nın 90 yaşında 2015’te ölmeleriyle dava düştü. Yargıtay’ın bozma kararları sonrası mahkeme, “kamu davasının ortadan kaldırılmasına” hükmetti. Şimdi mezarda mahkeme-i kübrada hesap vermek üzere bekliyorlar.
12 Eylül’ün bilançosu
- 650 bin kişi gözaltına alındı.
- 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
- 7 binden fazla kişi hakkında idam talep edildi.
- 517 kişi ölüm cezasına çarptırıldı ve 50 kişi idam edildi.
- 14 bin kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı.
- 300 kişi şüpheli şekilde öldürüldü.
- 171 kişinin işkence sonucu öldüğü belgelendi.
- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istenildi.
- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
- Yeni Asya gazetesi de darbeden 1 ay sonra sıkıyönetim tarafından kapatıldı. 470 gün kapalı kaldı. Yeni Nesil adıyla devam eden Yeni Asya, Emekli General Süleyman Tuncel’in “Hürriyetçi parlamenter rejimi bu anayasa ile kurmak mümkün değil” manşeti ile verilen haber üzerine 5 Kasım 1982’de kapatıldı. Bu sefer Tasvir adıyla çıktı. 1 Ekim 1983’te o da kapatıldı. 15 Kasım 1983’te Yeni Nesil olarak tekrar çıktı.
- Eğitim ve kültür hayatının derinden etkilendiği darbede 4 bine yakın öğretmen, çok sayıda üniversite görevlisinin işine son verildi.
Bu liste bu kadarla sınırlı değil. 12 Eylül’ün sonuçları o kadar uzun ki, bu gün de devam ediyor. Temennimiz bir daha asla darbe ve darbe teşebbüsleriyle karşılaşmamak; demokrasi ve hürriyetlerimizi daima korumak ve güçlendirmektir.
Hazırlayan: Mehtap Yıldırım Yükselten