Bugün 12 Eylül askerî darbesinin 45. yıl dönümü. 12 Eylül 1980 tarihi demokrasimiz adına kara günlerden birisidir. Bu tarihte 1960 kanlı darbesi ve 1971 muhtırası gibi Türk demokrasine büyük bir darbe vurulmuştur.
12 Eylül’de ne olmuştu?
Türkiye’de bu tarihe gelene kadar darbe zemini oluşturulmuş ve o zamanın bir komutanı tarafından yıllar sonra, “ihtilâl olgunlaşsın diye bir yıl bekledik” itirafı gelmişti. Bu bile tek başına darbecilerin zihniyetini ortaya koyması açısından yeterliydi. Darbe yapabilmek için milletin kırdırılmasına göz yummuşlardı.
12 Eylül’ün acı bilânçosundan ve demokrasiye vurduğu darbeden birkaç başlık aktaralım:
TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasî partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu. Başbakan ve bakanlar dahil, parti başkanları yargılandı, zindanlara atıldı. 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin dâvâda 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı. 71 bin kişi TCK’nın 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Gazetemiz Yeni Asya darbecileri eleştirdiği ve onların hazırladığı anayasaya “hayır” dediği için 470 gün kapatıldı. 31 gazeteci cezaevine girdi. 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
***
“HAKKIMIZI HELÂL ETMİYORUZ”
1982 Anayasası oylamasında halkın yüzde 91.3 oyunu aldığında aynı zamanda kendisi de cumhurbaşkanı olan Kenan Evren’in cenazesinin kaldırılması sırasında (9.5.2015) “Hakkımızı helâl etmiyoruz” denilmesi milletin darbecilere bakışını göstermişti. Halkın korkutmalarla ve baskıyla yüzde 92 oy vermesi tek başına halkın o kişiyi sevdiği anlamına gelmediği de ortaya çıkmış, işinden, aşından olma ve yargılanma korkusunun insanları mecburiyette bırakabileceğini ortaya çıkarmıştı.
Darbeden iki sene sonra yapılan anayasa oylamasında “korku” kendisini hissettirmişti. Zarfların şeffaf olması insanları korkuya sevk etmişti.
Anayasa, anayasal kurumlar, o dönemde yapılan kanunlar, yönetmelikler hâlâ mevzuatımızda duruyor. 12 Eylül darbecilerinin bıraktığı birçok kötü mirasın 45 yıl geçmesine rağmen hâlâ değiştirilmemesi de ibretlik. Bunlardan birisi 1982 Darbe Anayasasıdır. Türkiye Darbe Anayasasından kurtulamıyor. Bu süre içerisinde 12 kez anayasa değişikliğine gidildi, 177 maddesinin 134 hükmünde değişiklik yapıldı, ama bir türlü “ruhuna” dokunulamadı.
1960 Darbesini de yapanlar 1961, 12 Eylül Darbesini yapanlar 1982 Anayasasını hazırladı, ama 45 yılda siviller “sivil, hürriyetçi ve demokrat bir anayasa”yı hazırlayamadı.
2007’de Prof. Dr. Ergün Özbudun başkanlığında “bilim komisyonu” kuruldu. Taslak hazırlandı.
2008’da Meclis’te grubu bulunan partilerden yeni anayasa için üye istedi, ama komisyon dahi kurulamadı.
2013’de “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” 328 toplantı yaptı, 172 maddeyi müzakere etti, 14.970 sayfa tutanak tuttu, ama uzlaşılamadı.
2016’da “Anayasa Mutabakat Komisyonu” kuruldu.
Ancak hiç birinden bir sonuç çıkmadı.
Millet İttifakı’nın hazırlayıp 28 Kasım 2022’de açıkladığı 150 sayfalık “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi”n de, 1982 Anayasasının 84 maddesinde ve 9 bölüm başlığı, alt başlık ve madde başlığında değişiklik yapılan bir teklif hazırda bekliyor. AKP ve MHP’nin de anayasa teklifleri mevcut.
Daha fazla hürriyet, daha fazla demokrasi için sivil anayasanın yapılması gerekiyor.
45 yıl sonra Türkiye’nin 12 Eylül Darbesinin getirdiği izlerinden kurtulması için kuvvetli bir irade ortaya çıkması gerekli. Bu irade maalesef şu anda yok.