"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ya devlet başa ya kuzgun “cash”e!

İbrahim Aktaşcı
05 Şubat 2025, Çarşamba
Vaktiyle, memleketin birinde, romatizma hastalarının sayısı artmaya başlar. Hastalığı iyileştirecek ihlaslı hekimlerin sayısı ise bir hayli azdır. Hastalar ağrılarını dindirmek için şu çareyi bulurlar:

Hastalar, boğazlarına kadar çıkan pis ve mikrop dolu bir çamurlu suyun içine girmekte ve hiç hareket etmeden saatlerce bu pis suyun içerisinde kalmaktadırlar. Bu mikroplu su, romatizma hastalarının sancılarını kısa süreliğine dindirir dindirmesine, ama bu kere de mikrop yüzünden ülkede türlü hastalıklar baş gösterir.  

Ancak romatizma hastaları suyun mikrobundan hiç şikâyetçi değildirler. Pisliğe itiraz etmesi lâzım gelirken aksine halinden gayet memnun olan hastaların tek itirazı şudur:  

Havuza yeni bir hasta girdiği vakit, kirli su ağzına giren hastalar hep birlikte havuzun yeni üyesine şöyle söylemektedir: “Hişşş, dalgalandırma…”

Bugünkü köşe yazımız rutubetli havalar hakkında olacak.  

Türkiye gerçekten çok zor günlerden geçiyor. İktidarın, dün “güçlendirilmiş parlamenter sistem” etiketini yapıştırdığı ambalajın içinden bugün “güçlendirilmiş tek adam rejimi” ürünü çıktı.

“Var mı bana yan bakan” naralarıyla ortalıkta gezen iktidar, bu günlerde; gazeteci, siyasî lider, rütbeli demeden bulduğunu içeri tıkıyor.

“Biz iktidarın kutusundan bunların çıkacağını zaten biliyorduk” diyen akl-ı selim, “Bu hukuksuzluklara neden kimsenin sesi çıkmıyor” sorusunun cevabını arıyor.  

Elbette herkesin ilk aklına gelen seçenek, korku damarının işletilmesi. Biz, yüz kişiye sorulup da beş popüler cevabın arasında yer almayan cevapların peşindeyiz.

Popüler olmayan cevaplardan biri “tamah.” Hikâyemizin romatizma hastalığı hükmünde olan tamah, tek adam rejiminde devlet nimetleri ile tatmin edilmeye çalışılıyor. Küçüğünden büyüğüne, bugün her gerçek ve tüzel kişinin devletten bir menfaati var.

Vergi borcunu sildiren, devletten ihale alan, kaçak yapısına ruhsat çıkartan, dul, engelli, yaşlı-bakım maaşı bağlanan, “Oğlum kızım bekçi, polis, hâkim-savcı olsun” diyen ve hakeza.

Burada kastedilen devlet nimetleri, hakkı olmadığı halde elde edilen türden olabileceği gibi aslında helâl olan ancak iktidarın “Bunları size bizden başkası vermez” korkutmasıyla dağıttığı türden de olabilir.  

Gözünü hükümet kapısına dikmiş ve devlet nimetlerinden bir şekilde faydalanan her bir romatizma hastası, bugün iktidarın hatalarına itiraz etmiyor. Korktuğu için değil, belki, “menfaatim elimden gider” diye itiraz edemiyor.  

Öyle anlaşılıyor ki, Yeni Asya’nın, sadece dinî cemaatlere değil, her vatandaşa “devletin zehirli balından” uzak durun nasihatini sık sık tekrar etmesi gerek.

Hal böyle olunca, gözünü hükümet kapısına dikmiş milyonlarcası, cebini düşünerek, “ya devlet başa, ya kuzgun ‘cash’e” diyor ve kesesindeki nakdi düşünerek, iktidarın çamurlu suyunda kımıldamadan oturuyor. Ta ki biri gelip suyu dalgalandırıp da kirli su kendi ağızlarına kaçana dek.

Romatizma hükmünde olan dünya nimetlerine tamah duygularını şimdilik -mikroplu da olsa- pis suyla tatmin edenlerin, çamurdan kaptığı türlü çeşitli hastalıklar giderek yayılıyor ve toplum iyice bozuluyor.  

Birileri, “romatizma hastalarının sayısını arttırıyor” diyerek bu puslu havalara bayılsa da bizim bu rutubetli havaları dağıtmamız gerek.  

Demokrasinin, (D) vitaminimizi tamamlayacağı güneşli günlere inşallah.

Okunma Sayısı: 1539
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    6.2.2025 15:16:32

    Kaleminize sağlık tebrikler kardeşim. Öyle anlaşılıyor ki, Yeni Asya’nın, sadece dinî cemaatlere değil, her vatandaşa “devletin zehirli balından” uzak durun nasihatini sık sık tekrar etmesi gerek.Onun için sizin gibi sağlam cesur tahkik tahlil ettirecek yazarlar ve omurgası sağlam yöneticilere ihtiyacımız var.👏👏👏🌅

  • Nihat

    5.2.2025 22:27:32

    Güzel bir tespit. Kaleminize sağlık

  • Abdil Seven

    5.2.2025 21:42:06

    Bilhassa da haram helal hassasiyetini kaybetmiş insanların basiretleri ne kadar açık olabilir ki... Hani faiz düzeniydi, hani borsa-faiz-döviz üçgeniydi?... Demekki makasçı makası yanlış yola çevirirse (demiryolunda) tren yanlış istikamete gidiyormuş!

  • Said Emre Dağ

    5.2.2025 09:29:37

    Yeni Asya'nın insanlara devlet kapısından uzak durun demek gibi bir vazifesi yok. Yeni Asya insanlara iman hakikatlerini ulaştırmakla vazifelidir.

  • Said Emre Dağ

    5.2.2025 06:43:37

    Hatalı bir önerme ile yola çıkmışsınız. Devlet niçin var? Bireyin menfaati için var. Bu menfaatin helal olması hem devletin hem bireyin en büyük sorumluluğudur.

  • Salih baş

    5.2.2025 01:18:12

    Fakru zarureti ortadan kaldırmadıkça milletin gözü devletten ayrılmaz 90 lı yıllarda özel sektör çok para verdiğinden insanlar memurluktan istifa edip özel sektöre geçmişlerdi mahsus asgari ücreti düşük verdiler. Hoş özel sektöründe malını gaspettiler nerde çok para verecek üç büyük düşman öldürülmeyince hürriyet yok olur belki çaresi tekrar köye dönüp kendi kendine yeten aileler olmak gerek yazlıgını kışlığını kendisi hazırlamalı ama cahilde olmamalı ilim marifet ve ittifak silahını kullanmalı

  • Demokrat

    5.2.2025 01:03:48

    Allah razı olsun kardeşim. İktidarın kendisi zaten gırtlağına kadar necis bataklıkta.Milleti de yazınızda belirttiğiniz illetlerle unuttuğu,kirlettiği gibi madende faiz,haksızlıkların payanda ile dejenere ederek acı ama gerçek uyuşturucudan daha da feci şekilde ifade ediyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı