Vaktiyle, memleketin birinde, adamın biri lokantada bir çorba içer. Hesap gelince de garsona; “yanıma para almamışım, parayı sonra bırakayım” der.
Garson, “elbette” der. “Şu bonoya borç miktarını yazınız ve altına imza atınız, biz de senedi bir çerçeve içinde şu duvara asalım. Siz de yarın gelir borcunuzu ödersiniz…”
Öfkelenen adam, “yahu bir çorba parası için ayıp değil mi, gelen giden görür, ben de el aleme rezil olurum” der.
Garson, adamın içini rahatlatan şu cevabı verir: “Merak etmeyin efendim. Kimse göremez. Çünkü çerçevenin üzerine paltonuzu da asıp da gideceksiniz.”
Bugünkü köşe yazımız, çorba parası hakkında olacak.
Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi yüzsüzleri listesi olarak da bilinen, elli milyon lira üzerinde vergi borcu bulunan ve bu borcunu ödemeyen mükelleflerin listesini yayınladı.
Vergi yüzsüzleri listesinin ilk sırasında, el konulan Can Holding’in bir şirketi var. Uzan ailesinin ve kamuoyunda Tosuncuk olarak bilinen Mehmet Aydın’ın şirketleri de dikkat çekiyor.
Yine hal-i hazırda firari olan çok sayıda ismin ortağı olduğu şirketler de listede kendine yer bulmuş.
Bu listeye göre, vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve cezaların toplam tutarı 1 trilyon 507 milyar. Listedeki 56.086 mükelleften, yalnızca 10.926’sı faalmiş. Geriye kalan 45.160 mükellef ise “terk mükellef” diye tabir edilen ve vergi daireleri tarafından aktif mükellefiyet kaydı sonlandırılan mükellefler.
Özetle, vergi yüzsüzleri diye yayınlanan liste, vergisi tahakkuk ettiği ve vadesi geldiği halde vergi borcunu ödemeyen borçlular listesi. Yani bu borçlar, devletin tahsili için uğraştığı ancak tahsil edemediği, üzerine bir bardak su içilecek türden alacaklar.
Gelir İdaresi Başkanlığı ise bu listeyi her yıl yayınlayarak, vergi dairesinin bile mükellefiyetini sonlandırdığı binlerce kişiden “mahcup” olmasını ve borcunu ödemesini bekliyor. Daha da çok bekleyecek gibi görünüyor.
Listeye bakıldığında görülecek ki bu vergi borçlarının birçoğu eski borçlar. Yani aslında zamanaşımına uğramış ya da eninde sonunda zamanaşımına uğrayacak borçlar bunlar.
Fakat uzmanları diyor ki; bazı memurlar, kendi dairelerinde kaydı bulunan ve borcu yüksek mükelleflerin vergi borçları zamanaşımına uğramasın diye ara sıra ceplerinden bir-iki lira ödeyerek zamanaşımını kesiyorlarmış. Bunu yapmazlarsa amirlerine karşı sorumluluklarının olacağını düşünüyorlarmış. Listedeki bazı mükellef de bu şekilde borcunun zamanaşımına uğramasına izin verilmeyen mükellefmiş.
Şimdi düşünelim. Hikayemizdeki garson dahi, çorba parasını ödemeyen müşterinin senedini duvara asıyor, bir de teminat için paltosuna el koyuyor da Devlet, niçin duvara boş çerçeve asmakla yetiniyor? Bir de boş çerçevenin reklamını yapıyor.
Aynı devlet; “hangi şirket ne kadar vergi ödemiş, hangi şirketin ne kadar vergi borcu silinmiş” diye işin arkasına düşenlerin ise camını çerçevesini indirmek istiyor.
Bir de vergi ödememek için yüzünü değiştirerek yeni şirketler kuranlar var ki onlar maalesef Gelir İdaresi Başkanlığının değil dizi yapımcılarının dikkatini çekiyor.
Çorba alır mıydınız, kemik suyuna?