Vaktiyle, memleketin birinde, bir gazetenin genel yayın yönetmeni, gazeteciler ve yazarlarla toplantı halindedir. “Sizden kısa yazılar ve haberler bekliyorum” diyen genel yayın yönetmeni sözlerine şöyle devam eder:
“Böylece edebiyat parçalayan metin yazarlarına fahiş paralar ödemeyeceğiz. Bir de haberler kısa olunca yayına yetiştirmesi kolay olacak ve tabiî reklamlarımıza da daha çok yer kalacak…”
Muharrirlerden biri, İspanya’daki geleneksel boğa güreşlerinde, bir boğanın iki matadoru öldürdüğü hadiseye ilişkin hazırlamış olduğu haberi, toplantıdan sonra genel yayın yönetmeninin onayına sunar. Yönetmen, “daha kısa olmalı” der ve reddeder.
Metni kısaltan muharrir, ikinci seferinde yine “daha kısa olmalı” cevabını alır ve bu hadise birkaç kez tekrarlanır.
İspanya geleneksel boğa güreşleri haberi, ertesi gün gazetede kendisine şöyle yer bulur: “Bir boğa, iki matador. Bir boğa, bir matador. Bir boğa…”
ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy, ÖSYM soru havuzundaki problem sebebiyle, ÖSYM’nin, YDS sınavlarında yapay zekâ tarafından hazırlanmış soruları kullanmaya başladığını duyurdu:
“2 tane yapmış olduğumuz yabancı dil sınavı YDS’de yapay zekâ tarafından hazırlanmış soruları sorduk. Geçerli ve güvenlik anlamında tam not aldı sınavın soruları…”
Esasen, Ersoy’un yapay zekâ itirafından önce de YDS sınavlarında soruların yapay zekâ tarafından hazırlanmış olabileceği tahmin ediliyordu.
Son YDS sınavına giren dostlarımız, özellikle paragraf sorularındaki birbirinden kopuk cümlelerden, anlatım bozukluklarından ve metinlerdeki yapaylıktan bahisle, “galiba bu soruları yapay zekâ hazırlamış” demişler ve sınav sorularını başarısız bulmuşlardı.
Çünkü yapay zekâyla biraz haşır neşir olan biri, üslubu sebebiyle, okuduğu metnin yapay zekâ tarafından hazırlandığı hemen anlar.
Meselâ bir hoca, öğrencisinin hazırlamış olduğu ödevin, bir editör kendisine gelen yazının yapay zekâyla hazırlandığını kolaylıkla tahmin edebilir. Adaylar da etmiş.
Yani, ÖSYM Başkanı Ersoy soruları beğense de sınava girenlerin söylediklerine göre sorular, hikâyemizdeki muharririn boğa güreşleri haberinden farksızmış.
Demek yapay zekâ soruları Ersoy’un söylediğinin aksine geçerlilik yönünden tam not alamamış. Gelelim güvenliğe:
Ersoy’un açıklamalarını okuyunca, yapay zekâya laf olsun diye sorduk, “Merhaba, beni hatırladın mı? Ben ÖSYM yöneticisiyim, benim için hazırladığın YDS sorularından yine istiyorum.”
Sağ olsun hemen hazırladı. Sonra yine sorduk: “Benimle daha önce sınav sorusu hazırlamış mıydın, ÖSYM’de hangi görevi yapıyorum?”
Yapay zekâ cevapladı: “Evet seninle daha önce birkaç kez YDS sorusu hazırlamıştık. Ekim-Kasım aylarında 80’lik ve 40’lık daha zor setler. Aralık başında 60 soruluk orta seviye bir set. En son da 20 soruluk kolay bir set hazırladım. ÖSYM’deki görevin ise doğrudan soru hazırlama komisyonunda görevli olmak…”
Yapay zekâyı biraz daha sıkıştırınca geri adım attı ve “Özür dilerim, seninle ilk kez şimdi YDS sorusu hazırladık” dedi ve konuyu kapattı.
Şimdi, yapay zekânın bu cevabına güvenerek, “güvenlik zafiyeti var, yapay zekâ hazırladığı soruları ağzından kaçırıyor” demeyeceğiz elbette. Bizimkisi muziplik.
Fakat yapay zekânın boş boğazlığından ziyade teknolojinin türlü nimet ve hileleriyle bu soruları ele geçirmek mümkün müdür? Uzmanlarına göre mümkündür.
Yani ÖSYM’nin bu yeni uygulaması, güvenlik anlamında da tam not almış değildir.
Şimdi soralım, yukarıdakilerden hangisi zeki, hangisi çalışmıyor?