Ziya Paşa, “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” dediği gibi kişilerin, grupların, siyasîlerin değerlerini gösteren ölçü icraatlarıdır.
Buna göre Demokrat siyasîlerle demokrat olmayanların öne çıkan bazı farkları şöyle özetlenebilir:
1. Geçmişte A. Menderes ve S. Demirel’in başında olduğu idarelerde olduğu gibi Demokrat siyasîler, iktidara geldiklerinde her şeyden önce demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini, adaleti, kanun hâkimiyetini ülkede tesis etmeye azamî gayret ederler.
Demokrat olmayan siyasîler, başa geldiklerinde Demokrasiyi, adaleti askıya alırlar, yargıyı siyasallaştırarak değişik bahanelerle, kendilerine muhalif olanların hak ve hürriyetlerini kanunsuzca çiğnerler, mallarına el koyarlar, hayatlarını zindana çevirirler.
2. Demokratlar, bürokraside liyakatı esas alırlar. Onlar, akraba da olsa ehil olmayanları işin başına getirmezler. Onun için onlar zamanında ülke kalkınır ve ileri gider.
Demokrat olmayanlar, devlet kadrolarını ehil olup olmadığına bakmaksızın akraba ve yandaşlarla doldururlar. Onun için onlar zamanında işler pekiyi gitmez.
3. Demokratlar, iktidarlarında devlet kaynaklarını, öncelikle geri getirisi olan sanayi ve tarım üretimine yönelik alanlarda kullanırlar. Bunlardan elde edilen kâr ve kazançla yol, köprü, tünel yaparlar.
Demokrat olmayanlar ise, devletin kıt kaynaklarını ve dışarıdan aldıkları kredileri devlete yük getiren garantili yol, köprü ve hastane yapımı yanında, geri getirisi olmayan ve ölü yatırım sayılan gökdelen, dev AVM’ler, lüks devlet binalarına harcayarak çarçur ederler.
3. Demokratlar, din hürriyetinin gereğini yaparak halkın maneviyat ihtiyacını karşılayacak yeteri kadar dinî eğitim veren İHL, Kur’ân Kursu ve ilahiyat fakülteleri açarlar. Ancak buralara siyasetin girmesine müsaade etmezler.
Dinî hizmet veren cemaat ve tarikatları kanunsuz iş yapmadıkları sürece, rahat çalışmalarına yardımcı olurlar, onları kendilerine biat etmeye zorlamazlar.
Demokrat olmayanlar, iktidarında dinî hizmet yapan grup ve müesseseleri, makam, maddî imkân tuzaklarıyla kendilerine biata zorlarlar. Biat etmek istemeyenleri birbirine düşürerek ve değişik şekillerde korkutarak hizmetlerini aksatırlar.
4. Demokratlar, orta yolu tutarak israftan ve şatafattan hem kendileri, hem de Bürokrasiyi uzak tutarlar. İsraftan kaçınmayı, imkânlarını tasarruflu kullanmayı herkese tavsiye ederler.
Demokrat olmayanlar, hem kendileri israf içinde yüzerler, hem de yönetimleri altındaki Bürokrasiyi ve halkı israf yapmaya teşvik ederler. “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek, devlet kaynaklarıyla devlete ve millete yük bindirecek gösterişli saraylar, lüks idare binaları, şatafatlı makam odaları yaparlar, çok pahalı son model araçlara binerler.
5. Demokratlar, inşa ettikleri tesisleri, cami, okul vb binaları sade bir merasim ile kimseye çatmadan açılışını yaparlar ve bu işlerin takdirini millete bırakırlar.
Demokrat olmayanlar ise, yapımına sebep oldukları tesisleri, açılışına vesile oldukları cami ve okulları günler öncesinden yaptıkları reklâmlarla, Türkiye’yi ayağa kaldıran parlak meresimler ile açılışlarını yaparlar. Bu merasimleri, gurura kapılarak hamasi nutuklarla muhaliflerine hücum ve hakaret etme vesilesi yaparlar.
Ne yazık ki toplum çoğunluğu 18 yıldan bu yana, her seçimde cazip propagandalara kanarak ve değişik oyunlara gelerek Demokrat siyasîleri değil, demokrat olmayan ve ülkeyi zarara sokarak yanlış yöneten siyasîleri destekleyerek iktidarda tutmaya devam etmektedir. Allah cümlemize akıl, feraset ve doğru tercih yapmayı nasip etsin... Amin...