Adlî yıl açılışındaki “Devletin dini adalettir. Eğer bir devlette adalet yoksa, onun hangi sistemle yönetildiğinin, kimin tarafından idare edildiğinin bir önemi kalmaz. Orada sadece zulüm hüküm sürer. Adalet, devletin varlığının sebebidir” sözleriyle, başında olduğu devletin halihazırdaki “hukuk” tatbikatını tekrar gündeme taşımıştı Erdoğan.
Binaları kast ederek söylediği “Önce Danıştay’ı, ardından Anayasa Mahkemesini hamd olsun bitirdik. Şimdi de komşu olarak Yargıtay’ın bu muhteşem binasını bitirmiş olmanın bahtiyarlığı içerisindeyiz” sözleri de tek adam rejiminde yüksek yargı organlarının içine düşürüldükleri durumu çağrıştırmıştı.
Son olarak “Adaleti sağlamanın ölçüsü kanun, nizam, maşerî vicdandır. Vicdanınızla kararlarınız arasına hiç kimsenin, hiçbir gücün girmesine müsaade etmeyin” diye seslendiği hâkim ve savcılara verdiği mesaj ise “Saraydan yine ‘Talimat verdik, gereği yapılacak’ gibi sözler sâdır olduğu takdirde ne yaparlar acaba?” sorusunu zihinlere getirdi.
Keza hâkim ve savcılara “İnancı, konumu, kökeni ne olursa olsun tek bir vatandaşımızın dahi hakkının yenilmesine rıza göstermeyin” diye “talimat” verirken “Yargıya güveni en üst düzeye çıkarmak önceliğimiz” demesi, birçok kişiye “Bunu ‘terörist’ yaftası vurulanların mağdur ailelerine yardım edenlere operasyonlar düzenleyip onları da gözaltına alarak ve içeri tıkarak mı yapacaksınız?” dedirtti.
“Adaleti hâkim kılmak, demokrasi standartlarını yükseltmek için reform irademizi canlı tuttuk” sözü de ister istemez şunu sordurdu:
Hukuksuz OHAL uygulamaları ve KHK’larla milyonları mağdur ederek; bebek, anne, hasta ve yaşlıları zindanlarda tutarak; âlâyı vâlâ ile açıkladığınız İnsan Hakları Eylem Planı için 7 aydır hiçbir adım atmayarak mı?
Aynı konuşmadaki “Güya adaleti tesis etmek adına bir sağdan, bir soldan gençlerin darağacına gönderildiği dönemler yaşadık” sözü ise şu hazin gerçeği gündeme getirdi:
Şimdi de güya darbecilerle ve teröristlerle mücadele etmek adına, darbeyle de, terörle de hiçbir alâkası olmayan insanların zindanlarda süründürüldüğü bir dönemi yaşıyoruz.
Ve bütün bunlar, Rabbimizin Saff Sûresi ikinci ayetindeki ikazını yine derhatır ettiriyor: “Yapmadığınız şeyi niye söylüyorsunuz?”