"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Arabî vacip, Kürdî caiz, Türkî lâzım”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
01 Ağustos 2025, Cuma
Bediüzzaman’a göre, her safhasında dinî ilimlerle modern fenleri kaynaştıran bir eğitimin, hem mahallî lisanda, hem de resmî dille sunulması gerekiyor ki, “Kürtler için müstakbelde bir darbe-i müthişe hazırlıyor” dediği vahim duruma meydan verilmesin. (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 22.)

Münazarat’taki “Hükümet hekim gibidir” bahsinde, umum köylerde veyahut evlerde çeşit çeşit hastalıkları teşhis ederek hükümete iletmek üzere seçilmiş bir adamın reçetesinde yer alan “Cehalet hastalığı ile baş ağrısı var” teşhisindeki hastalığa ilâç olarak “Fen afyonunu önce onların lisanında, sonra resmî lisana çevirerek veriyorum” örneği de bunu ifade ediyor. (Age, s. 210.) 

Medresetüzzehra’da “Lisan-ı Arabî vacip, Kürdî caiz, Türkî lâzım” demesi de. (Age, s. 290.) 

Bu örnekler, onun eğitimde resmî dili de, anadili de vazgeçilmez olarak gördüğünü gösteriyor ve kökeninde ırkçı yaklaşımlar bulunan mantıksız politikalarla anadilde eğitimi yasaklayan, insanların anadillerinde konuşmaları veya eğitim görmeleri halinde ülkenin parçalanacağı paranoyasıyla bölücü provokasyonların işini daha da kolaylaştıran kafa yapısının bu konuda da ne büyük yanlışlar içinde olduğunu ortaya koyuyor. 

İnsanlar, yaşadıkları ülkenin resmî dilini zaten öğrenip kullanmak durumundalar. Bu, kaçınılmaz bir zorunluluk. Bırakın, anadillerini de öğrensinler, konuşsunlar, geliştirsinler ve böylece, resmî dille zaten bağlı oldukları ülkeye olan gönüllü mensubiyet ve aidiyet duyguları daha da güçlensin. 

Yasaklayarak ve cezalandırarak varılan yer işte meydanda.

Bu yanlıştan dönme noktasında, Kürtçe yasağının bir ölçüde hafifletilmesi ve TRT’de Kürtçe yayın bir kanal açılması gibi bazı adımlar atıldı. Ama yasakçı reflekslerin zaman zaman yine hortladığı da görülüyor.

Onun için, konunun hukuk çerçevesinde ve sosyal gerçekler zemininde kalıcı bir çözüme kavuşturulması gerekiyor.

Not: Bu bahisle ilgili olarak, anadilde eğitim konusundaki yaklaşımını, özetlemeye çalıştığımız şekilde ifade etmiş olan Bediüzzaman’ın, cumhuriyet döneminde resmî ırkçılık ve tetiklediği aksülamellerle ortaya çıkan ortamda bir fitne unsuru olarak kullanılabileceği endişesiyle, öncesinde kullandığı Said Kürdî imzası yerine Said Nursî ifadesini tercih ettiğini, ziyaretine gelenlerden Kürtçe sohbet etmek isteyenlerin bu talebine olumlu karşılık vermeme hassasiyeti gösterdiğini; eski eserlerinin 1950’lerde yapılan yeni baskılarında, orijinal metinlerdeki Kürdistan kelimelerini “vilâyat-ı şarkiye” olarak değiştirdiğini ve daha da önemlisi, Risale-i Nur Külliyatı adını verdiği eserlerini Türkçe telif etmiş olduğunu da hatırlatalım.

Okunma Sayısı: 1099
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Avni Aladağ

    1.8.2025 14:26:32

    Küresel efendilerin güdümünde yürütülen her faaliyet,her süreç sadece felaket getirdi ve getirir.malum cemaatin tasfiyesi gibi...

  • Süleyman alıç

    1.8.2025 12:08:59

    Tebrikler kazım Bey Hakikaten çok önemli bir konu bu Üstad her zaman Haktan ve hakikatten yana yana olmuş ve her türlü fitne ve bozgunculuğun da karşısında durmuştur.

  • Raşit örenel

    1.8.2025 10:21:13

    Allah razı olsun Kazım abi. Üstad hazretleri çözüm için temel prensipleri göstermiş. Ülke idaresinin bu gibi sorunları çözmekteki esas saiki bizzat sorunu çözmek olursa da çözüm çok daha kolay olur. Başkanlık gibi hesaplara basamak yapılmamalı.

  • Yıldız Öztürk

    1.8.2025 10:13:36

    Osmanlıca iyiydi biz Osmanlıca yazsak konuşsaydik kürtler eğitim aldikça İslami aidiyeti hissederdi.Araplar bile.Şarkda din hakimdir.haratsizliklari neoliberaller kullandı PKK kuruldu.Çözüm dil değil din üzerinden olacak.Yorumcu kardeşe katiliyorum.Eğitim Kürtçe demek Risale-i Nur kürtçe caiz demektir.yoksa devlet okullarında kürtçe olmasını dindar kürtler istemez.tabana inin sorun.onlar sadece seküler okul istemiyor.selamlar

  • Ramazan tavşan

    1.8.2025 02:32:24

    Kazım bey başkasının gündemine takılmadan kendi gündemini oluşturmak tam da budur.risalei nurun hadiselere bakışını bu şekilde gündeme taşımalıyız, başkalarının şakşakcilginin yerine böyle gündem olmalıyız tebrikler

  • Halil İbrahim Karahan

    1.8.2025 02:31:15

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun sizi, Habib-i Ekrem'i Muhammed Mustafa sallallahualeyhi vesellem hürmetine....

  • Necati

    1.8.2025 00:52:58

    Allah razı olsun. Yeni Asya'nın Risale-i Nur'un medyada ki dili olduğunu gösteren böyle makaleler okumak bizi rahatlatıyor. Asrımızın imani içtimai siyasi tüm meselelerine çözümler sunan Risale-i Nur'un mesajlarını israr ve kararlılıkla kamuoyuna duyurmaya devam edelim inşallah.

  • Enes

    1.8.2025 00:31:03

    Risaleler kürtçe basılıyor mu? Hiç kürtçe ders yapılıyor mu? Kürtçeye verilen önem biraz lafta kalıyor gibi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı