Peygamberimizin (asm) 300’den fazla mu’cizesinin anlatıldığı Mu’cizat-ı Ahmediye eserinin (19. Mektub) “istikbale dair haberler” bölümünde (Altıncı Nükteli İşaret) İstanbul’un fethine dair meşhur hadisi zikreden Üstad Bediüzzaman orada şöyle diyor:
“(Resul-i Ekrem) İstanbul’un İslam eliyle fetholacağını ve Hz. Sultan Mehmed Fatih’in yüksek bir mertebe sahibi olduğunu haber vermiş, haber verdiği gibi zuhur etmiş.” (s. 129)
Verildiği tarihten yaklaşık dokuz asır sonra gerçekleşen bu kudsî müjdenin tahakkukunun bir yıl dönümünü daha idrak ediyoruz.
Peygamber mesajının çağımızdaki son temsilcisi Bediüzzaman’ı da, hayatının muhtelif safahatında iftiharla ağırlamış bir şehir İstanbul.
Fatih, Malta, Şekerci Hanı, Çarşamba, Draman, Yavuz Selim, Beyazıt, Divanyolu, Sultanahmet, Eyüp Sultan, Haliç, Çamlıca, Beykoz-Yûşâ Tepesi, Sarıyer, Eminönü, Sirkeci... bu mübarek şehrin Üstada ev sahipliği yapan, ayak izlerini taşıyan ve çok önemli hatıralarını barındıran tarihî semtlerinden bazıları.
Fatih Camii’nin avlusunda, Sultan Fatih’in Türbesi’nin önünde dua ederken ve asırlık çınar ağacının gölgesinde minik bir çocukla sohbet halindeyken çekilmiş görüntüleri, Bediüzzaman, Fatih, İstanbul manalarını kucaklaştıran kareler olarak tarihe mal olmuş.
Burada zikredilmesi gereken bir nokta, fethin 1953’teki 500. yıl kutlamalarına, o dönemde İstanbul’da bulunan Üstadın baş protokol misafiri olarak bizzat iştirak etmiş olması. Mülkî-askerî erkândan büyük saygı ve itibar görerek el üstünde tutulması. Ve onun şahsında, tek parti zihniyetinin uygulamaları yüzünden aralarında derin uçurumlar açılmış olan devletle milletin kucaklaşması.
Burada Üstadın sonra Fener Patrikhanesi’ni ziyaret edip Patrikle yaptığı tarihî görüşmeyi de kaydetmek lâzım. Patriğe“Kur’an’ı hak kitap, Hz. Muhammed’i (asm) hak peygamber kabul ederseniz ehl-i necat olursunuz” deyip ondan “Evet, ben kabul ediyorum” cevabı alan Üstadın bu görüşmesi, Müslüman-Hıristiyan temaslarının, İslam açısından en doğru ve izzetli bir zemindeki start noktasını oluşturdu. Bunu, Vatikan’a Risale-i Nur’un gönderilmesi ve sonraki müsbet gelişmeler takip etti.
Manevî fetihler bugün de devam ediyor.
Herşeye rağmen... Sessiz ve derinden...