Cenab-ı Hakk, bizleri kadın ve erkek olarak yaratmış ve sonra da bize aile olmayı bahşetmiştir.

“Her insanın küçük bir dünyası, belki küçük bir cenneti dahi kendi hanesi(yani ailesi)..” olmasının şartlarından biri ve belki en önemlisi aile içi iletişimin sağlıklı olmasıdır.

Aile olmak, Allah’ın(cc), “Eşleriniz sizin için bir elbisedir, siz de eşleriniz için birer elbisesiniz”1 ayetine bağlanan bir birlikteliktir.

Ailenin korunması eşlerin şefkat, merhamet ve sadakatle birbirlerine bağlanmaları, yani, “Bir ailenin saadet-i hayatiyesi, koca ve karı mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimî bir hürmet ve muhabbetle devam …”i) (Lem’alar, s. 457) etmesi ile sürdürülür.

Üstad Bediüzzaman, 24. Lem’a, 2. Nükte’de; “İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâhı (sığınağı) ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır” diyerek bizleri/ehl-i imanı uyarıyor.

Yaşadığımız şu zamanlarda, aileye yönelik tahribatın şiddetli bir şekilde görüldüğünü fark ediliyor. Mesela bunlardan biri; ailenin, insanın hürriyetlerini kısıtladığı söylentileridir.

Hâlbuki Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, Allah’ın varlığının delillerindendir. Bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”2

Hz. Peygamber (s.a.v) ise: “Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetime uygun davranmayan benden değildir…”3 diyerek bizleri aile kurmaya teşvik ediyor.

Ehl-i iman olarak, fıtratımıza-yaratılışımıza uygun yaşamaya gayret etmeli ve örnek olmalıyız.

Unutulmasın ki, sağlıklı bir cemiyet, ancak helal dairede kurulmuş ailelerden oluşur.

“Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle!”4

Dipnotlar:

1- Bakara, 2/187. 

2- Rûm, 30/21. 

3- İbn Mâce, Nikâh, 1. 

4- Furkân, 25/74.