Türk siyasî sözlüğüne 17 Aralık sonrası sokulan “Paralel” kavramı aslında siyasetle pek ilgisi olmayan, gerçekte matematikle ilgisi olan bir kavram.
Şimdi matematik ilmiyle uğraşanlara sorsanız, zannederim önemli bir kısmı, paralel gibi değerli bir matematik kavramını, siyasetçilerin kendi kötü emellerine alet etmesinden son derece rahatsızdırlar. Matematikçilerin kalan diğer kısmı ise; paralel kavramının siyasetin kötü emellerine malzeme edilmiş olması dolayısıyla matematik ilmini utandırmış olduğunu düşünmüş olabileceklerinden, bu kavramın matematik ilminin dışına çıkarılıp yerine “muvazı”, “koşut” gibi eşdeğer bir kelime bile kullanılmasını istiyor olabilirler.
Bu işin paralel kısmı. Bir de bu paralel kavramına paralel olarak seslendirilen “kandırıldık” diye bir kavram var. Bunun matematikteki karşılığı ise yamuk. İktidarın paralel ile her daim beraber kullandığı kavram aslında “kandırıldık” değil; “Ne istedilerse verdik”, ama onlar bize “yamuk” yaptılar kavramı.
Peki yamuk nedir? Matematik için ne anlam ifade ediyor? Matematikçiler, bu yamuk kavramının da paralel kavramı gibi siyasetçilerin kötü emellerine alet edilmesinden korkarlar mı? İsteyenler bu konuyu, matematikçilerle hasbihal edebilirler.
Yamuk, matematikte yalnız iki kenarı paralel olan dörtgene denir. Paralel olan kenarlarına “yamuğun tabanları”, paralel olmayan kenarlarına ise “yanal kenarlar” adı verilir. Matematikçilerden özür dileyerek bu kavramı da biraz siyasete alet edersek, bir yerde yamuk yapıldığından söz ediliyorsa, yani ortada bir “yamuk” varsa iki tane paralelden söz etmek gerekir. Suçladığınız insanlar cemaat ya da herhangi birileri paralelse, yamuğun diğer bir tarafı olan suçlayanlar da paralel sınıfına giriyor olabilirler. Matematik ilmi öyle diyor. Yamuğun diğer kenarlarını inceleyecek olursak; yamuğun birbirlerine paralel tabanların birbirlerine olan paralellikleri sona erince, yanal kenarlar, yani yalan kenarlar haline dönüşüyorlar. Yani her şey yalan oluyor.
Yazılarımızı takip edenler, Demokratlarla ilgili yazılarımızı hatırlayacaklardır. Demokratları da bir matematik kavramına benzetmek gerekirse, Demokratlar, ne paralele benzerler, ne de yamuğa. Demokratlar matematik ilmindeki yıldıza tekabül ederler. Siyasî hayatımızın da yıldızıdırlar. Demokrat kavramının önemini milletimiz unutsa da, kafalarını şu karanlık günlerde gökyüzüne kaldırdıklarında yıldız Demokratları rahatlıkla görebileceklerdir.
Demokratların bulut arkasında kalıp, artık yoklar zannedildiği zamanlarda yamukratlar zuhur ediyor. Yamukratlar kara bir bulut kümesi oluşturup, yıldız demokratların görünmesini engellemeye çalışıyorlar. Heyhat bulutlar, ne kadar yıldızların önünü kapamaya çalışırlarsa çalışsınlar, hükümleri güneş açıncaya kadardır. Güneş açtığında ise, dağılır giderler. Yıldızlar ise, her zaman yıldızdır ve yerindedir ve sönmezler.
Yamukratlar, demokrasiyi, ancak bir yamuk gibi isterler ve severler. Kendilerine Demokrat denilmesinden hoşlanırlar, ama Demokratlığın gereklerini yerine getirmek onlara ağır gelir. Kendilerine hizmet ettirdikleri sürece, demokrasi onlara göre yamuğun paralel tabanları gibi düzgündür, kendilerine hizmet ettiremedikleri, menfaatlerine ters gelen tarafları ise; yamuğun yanal kenarlarıdır, yani demokrasinin herkes için geçerli olması gereken yönleri onlar için yalandır. İşte o zaman “yemişim demokrasinizi” derler. Yani demokrasi anlayışları ve uygulamaları yamuk yumuktur, onlara sorsanız Türkiye modelinden bile bahsedebilirler. Onlara göre onlar sandık dışında hiçbir yerde sorgulanamazlar soruşturulamazlar; sandık sanki şanzımanlı çamaşır makinesidir, orada her şey aklanır paklanır. Sorgulanabilirlik ve soruşturulabilirlik yalnızca bizler, yani avam, yani aziz milletim içindir. Zaten “aziz milletim diyenler” artık avam kamarasında da değiller, aziz milletim sayesinde adeta kalıtsal soylu haline geldiler ve lordlar kamarasındalar. Kaldıkları yerler, sarayların kral daireleri.
Bu hengâmda, adaletinden emniyetine, cemaatlerinden sivil toplum kuruluşlarına, basınından kamuoyuna, ahlâk anlayışından dindarlığına, çalışanından emeklisine kadar; ülke, insanlar ve kurumlar öyle yamultuldu ki, gözünüz nereye baksa her taraf yamuk. Asliye mi sulha yamuk yapıyor, sulh mü asliyeye, yoksa her ikisi de birbirine mi, belli değil. Her taraf yamulmuş, yamulmadıysa “sen bugüne kadar nasıl yamulmazsın” denilip yamultulmuş durumda.
Yamuğun matematik ilminde ve yaşantımızda bu kadar önemli olduğu bir dönem her halde olmamıştır. Düzgün bir şey olduğunda; “Evet evet haydi alkışlayalım, bakın burada düzgün işleyen bir şey var” demek durumunda kalıyorsunuz. Gün geldiğinde bırakın bu yamulmuş hasarların tamirini, yamuk hasar tesbitinin yapılabilmesi bile epey uzun zaman alacak gibi gözüküyor...