"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İran’ın, Afganistan politikası

Muhammet ÖRTLEK
25 Ağustos 2021, Çarşamba
ABD’nin 11 Eylül 2001 terör olaylarından sonra Afganistan’ı işgali ile, İran ezeli düşmanı ABD varlığını sınır komşusunda görmeye başladı. Böylece Şiî anlayıştaki İran, yanı başında Sünnî Taliban ve ABD arasındaki savaşın hassasiyeti içinde oldu.

İran’ın zaman zaman Kuzey Kore ve Venezüella gibi gayrimüslimlerle işbirliğine gittiği görülmüştür. Aynı zamanda İran’ın ortak düşman algısında buluştuğu Hamas, Filistin İslâmî Cihad, Taliban, bazen El-Kaide olmak üzere Sünnî unsurlarla da bir araya geldiği bildiriliyor.

Afganistan’da 2001 yılı öncesi de Taliban yönetiminden kaçan Afganlıların ilk güzergâhlarından biri İran olmuştu. Uluslararası Af Örgütü’nün 20 Temmuz 2019 tarihli verilerine göre, İran bir dönem 2 milyon Afgan mülteciyi barındırmaktaydı. Ancak bunların yarısından fazlası, ABD’nin 11 Eylül’den sonra Afganistan’a müdahalesi sonrasında ülkelerine döndükleri belirtiliyor. Afgan mültecilerin çoğunun ülkelerine dönüşü, İran ekonomisinin ucuz Afgan işgücünü kaybetmesine sebep olmuştu. 

Ucuz işgücünün kaybı, İran’ın kendi vatandaşlarının sosyo-ekonomik ve istihdam ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanması sonucunda İran’da toplumsal protestolar yaşadığı da kaydediliyor.

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın kontrolü ele geçirmesiyle, İran en başta, Afgan mülteci hareketliliğinden endişe etmektedir. Bununla birlikte İran İçişleri Bakanlığı Sınır İşleri Genel Müdürü Hüseyin Kasımî “Afganistan sınırında görevli birliklere, İran’a girmeye çalışan Afganlıları engellemeleri” talimatı verildiği bildiriliyor. İran’ın hal-i hazırda 3 buçuk milyon Afgan mülteciye ev sahipliği yaptığı aktarılıyor.

İran’ın ikinci tereddüdü de ABD’nin çekilmesiyle doğan güç boşluğundan en fazla uyuşturucu tacirlerinin yararlanacağı ve uyuşturucu akışının hızlanacağı ihtimalidir. BM Uyuşturucu ve Suç Bürosu’nun 2019 yılı verilerinden, küresel eroin arzının yüzde 80’inden fazlasının Afganistan kaynaklı olduğu ve bunun çoğunlukla yasadışı yollardan İran-Afganistan sınırı üzerinden Batıya ulaştırıldığı değerlendiriliyor. Buna karşılık İran’ın uyuşturucu akışı ve bağımlılığı ile mücadele önemli miktarda para harcadığı ve güvenlik tedbirleri aldığı beyan ediliyor.

İran’ın üçüncü çekincesi ise, Washington Post gazetesinin 30 Hazirandaki nüshasında “Taliban’ın Afganistan’daki Hazara Şiî azınlığına yönelik zulmünden” bahsedilmektedir. Afganistan’ın yüzde 10’nunu meydana getiren Şiilerin neredeyse tamamı Hazara’dır. Yeni süreçte Taliban’ın Hazara Şiileri’ne karşı olası bir saldırısında, İran’ın Beşşar Esad’ı savunmak için yetiştirdiği iddia edilen yaklaşık 30 bin kişilik Fatimiyyun Tugayı’nı harekete geçirmesine ihtimal verilmektedir.

Taliban’ın Kabil’e girmesinin hemen sonrasında, BBC Farsça Muhabiri Hadi Nili’nin 15 Ağustos’taki Twitter mesajında “Tahran yönetiminin gazetecilere, Taliban’a yönelik eleştirel yayın yapmamaları talimatı verildiği” bildiriliyor.

Tahran Üniversitesi İngiliz Edebiyatı ve Oryantalizm bölümünden Prof. Dr. Seyyid Muhammed Marandi “Taliban’ın İran’la ilişkilerinin son 20 yılda, 3 Ocak 2020’de öldürülen Kasım Süleymani’nin liderliğindeki Kudüs Gücü grubu üzerinden gerçekleştiğini” ifade ediyor. 

Marandi birde “Taliban’ın Kudüs Gücü’ne 4 konuda teminat verdiğini; bu teminatların İran sınırında istikrarın korunması, yabancı güçlerin varlığına karşı duruş, farklı etnik grup ve mezheplere saygılı olunacak ve kardeş kardeşi öldürmeyecek” şeklinde sıralanıyor.

Diğer taraftan Taliban’ın talebi üzerine İran’dan ve Afganistan’a akaryakıt ihracatının yeniden başladığı haberleri 23 Ağustos’ta Al Jazeera ve Reuters ajanslarından verildi. Böylece İran ve Taliban ilişkilerinde bir adım daha atıldı. Haberde “İran Petrol, Gaz ve Petrokimya Ürünleri İhracatçıları Birliği Sözcüsü Hamid Hüseyni, İran’ın Taliban’dan gelen talep doğrultusunda, birkaç gün önce Afganistan’a benzin ve gaz yağı ihracatını yeniden başlattıklarını” açıklıyor. Buna ek olarak Hüseyni “Taliban’ın İran’dan yakıt ithalatına uygulanan tarifeleri yüzde 70’e kadar düşürmesinin ardından başladığını” sözlerine ekledi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Saeed Hatipzade 17 Ağustos’taki basın açıklamasında “Afganistan’ın Mezar-ı Şerif, Celalabad ve Kandahar şehirlerinde İran temsilciliklerinin açık ve başşehir Kabil’de de Büyükeliçiliğin faaliyette olduğunu” belirtti. Böylece Çin ve Rusya gibi İran’ın da, Taliban’ı “de facto” (irade belirtmeksizin) tanıdığı muhtemeldir. 

Hatipzade’nin 23 Ağustos’taki basın toplantısında ise “İran’ın Afganistan politikasını açıkladığı” bildiriliyor. Hatipzade “diyalog ve barışçıl çözümden yana ve bütün parti ve gruplarla temas halinde olduklarını, Afganistan’da bütün etnik grupların haklarını güvence altına alacak ve koruyacak kapsamlı bir hükümet kurulmasını desteklediklerini, şu anda İran’ın Taliban’ı resmen tanıma aşamasında olmadığı, mülteciler hususunda dikkatli oldukları ve barış için Geçiş Konseyi’nin başarısını umduklarını” belirtiyor.

Sünnî Taliban’ın bir zamanlar Şiî İran’ın düşmanı olmuş, iki taraf 1998’de neredeyse savaşın eşiğine gelmişlerdi. 

Bugünkü gelişmelerden İran devrim ideolojisinin başlıca itici gücünün dinî kriterlerden daha ziyade, ABD ve İsrail karşıtlığı olduğu muhtemeldir.

Okunma Sayısı: 1018
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Atak Cebecili

    25.8.2021 13:57:36

    2.- Çin’in Komünizm, Kapitalizm karışımı İstila/Neo kapitalizm- Hareketi, Pekin-Londra Hattı/Ticaret Yolu kurma çalışmaları, Afganistan’ın hem bu yol üzerinde oluşu, hem de Avrupa’nın ihtiyacı olan Uyuşturucu’nun yetiştirme alanı olması, CİA’nın bu topraklarda çok sayıda yetiştirdiği elemanının, sempatizanının, taraftarının bulunduğu, bu toprakların aynı zamanda fakir-zengin karışımı, mezhepler karışımı alanlar oluşu gibi faktörler dikkate alınarak, değerlendirmeler, tahliller yapılıp, politikalar üretilmelidir, geliştirmelidir. Risale-i Nur bu açılardan okunmalı, tahlil edilmeli ve bu coğrafyaya süratle ulaştırılmalıdır. Ülkemize gelen göçmenler, sürgünler, mülteciler, bu konuda ilk irtibat noktaları olabilir.

  • İsmail Atak Cebecili

    25.8.2021 13:57:10

    1.- Dünya’nın nereye gittiğini, muhtemelen büyük aktörler de tam kestiremiyordur. Özellikle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin Afganistanı işgali, bu işgalin Batı ve özellikle ABD/CİA işbirliği ile sonlandırılması, arkasından SSCB’nin dağılması, bağımsız Ülkeler doğması, Komünizmin Sovyetler birliğinde ve Doğu Avrupada çökmesi, yok olması, 11 Eylül 2001 saldırısı (büyük oyun), suçlu olarak Afganistan’da olduğu iddia edilen Bin Ladin’in gösterilmesi,

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı