Ülkemiz bir mevsim de dört mevsimi yaşıyor.
Doğuda mertlerce kar, batıda otuz derece sıcaklık var…
Bediüzzaman Hazretleri:
“Cennet-asa bir bahar” ifadesini kullanır. Yani, “Cennet misal” der.
Şu günlerde tabiatın yeniden dirilişini görüyoruz.
Canlıların ve bitkilerin hayat bulmalarına şahit oluyoruz.
Üstadımız;
“Sizler Cennetâsa bir baharda geleceksiniz” diyor.
İşte o baharı yaşıyoruz…
Nurlar bütün baharlarda kemal-i haşmet ile okunuyor, gönüllerde yer buluyor.
Nur Talebeleri, 1935 yılında ilk defa 25 Nisan tarihinde Eskişehir Mahkemesi’ne sevk edilmişti.
Yüz yirmi Nur Talebesi, adeta bir ispatı vücut yapmışlardı.
Böyle bir bahar günü idi.
Reis o tarihte mahkeme safahatını telefon ile takip etmişti.
Üstadın bir çok talebesini bahar aylarında ebedî âleme yolcu etmiştik.
Milletin mukadderatını değiştiren Demokrat Parti 14 Mayıs’ta beyaz bir değişimi gerçekleştirmişti.
Her insanın kendine göre baharı vardır. Haşir meselesi bu açıdan çok önemlidir. Kur’ân’ın üçte biri haşirle ilgilidir.
Bu açıdan, Haşir Risalesi sair Risalelerde önce Osmanlıca olarak telif edilmiş, Ankara’ya kadar bu eseri ulaştırmış Bediüzzaman Hazretleri...
Tabiat Risalesi’ni yine Ankara’da telif edip, mecliste dağıtmış.
Nurlar’ın bir çoğu bahar aylarında telif edilmiş.
Asıl baharı ebedî âlemde yaşayacak ehli iman...
“Altlarında ırmaklar akan” diye müjdelenen Cennet hayatının en önemli anları bahar ile tarif edilmiş.
Cennetâsa bahar da yakın.. Hem de çok yakın...