Milletimizin özelliklerinden biridir hediyeleşmek. Düğünlerimizde, nişanlarımızda, ev görmelerinde, taziyelerimizde ve her sevinçli gün ve de kederlerimizde sevdiklerimize çeşitli hediyeler götürürüz.
Hediyeleşmek Sünneti Seniyyedir. Yani bir Peygamber (asm) tavsiyesidir. Bu anlamda yıllarca bu adeti ehl-i iman takip etmektedir. Biz Nur Talebeleri özellikle bu hediyeleri Risale hediyeleşmekle yerine getiririz.
Yiyecekli ve maddî imkânlı hediyeler harcanır gider. Ama kitap ile yapılan hediyeleşmeler kıyamete kadar baki kalır. Bir anlamda bu tebliğin bir nişanesidir. İlânat ve insanların nazarı dikkatini Nurlara çekmenin bir tezahürüdür. Bir çok ehli iman, bu vesileyle Nurlar ile muhatap olmuşlardır.
Komşumuza verilen dergiler ve gazeteler onları, Üstada ve Risalelere dost etmiştir. Bir çok işletmeler bu usûlü kullanarak güzel bir vesileye hizmet ediyorlar. Taziyede, “Taziye Risalesi”ni, hastalara “Hastalar Risalesi”ni, ihtiyarlara “İhtiyarlar Risalesi’ni” ve çeşitli vesilelerle Nurlar’ı tanıtmak yükümüzün ağırlığını gösterir.
Bir zamanlar takdirname alan öğrencilere imzalı kitap hediye ederdik. Onlar şimdi kırk elli yaşlarına gelmişler. Bizleri gördüklerin de o kitapları hâlâ sakladıklarını ifade ederler. Evlenecek gençlere Külliyatı hediye etmek ne büyük bir hediyedir. Meselâ İstanbul Çekmeköy’de, Yeni Asya okuyucuları ‘Küçük Sözler”i okuyan çocuklara 300 adet Küçük Sözler dağıtacaklarmış, ne güzel bir adet ve hediyedir.
Bu Risaleler eğitim camiasındaki öğretmen ve öğrencilere ders müfredatı olarak, devletin öncülük etmesini beklemek en büyük temennimizdir. Bizler bunu görür müyüz bilemiyoruz? Buna yoğunlaşmalıyız.
Isparta’da, Kastamonu’da, Barla’da ve ülkenin her bir tarafında el ile çoğaltılan Risalelerin maksadı bu idi. Bunlar, tarihin şeref levhalarıdır. Sav Köyü’nde bin kalem ile çoğaltılan Risaleler matbaa gibi hizmet veriyordu. İşte Yeni Asya’nın sayısız güzel baskılar ile neşrettiği Risaleler. Hangi boyda ve hangi ebatta isterseniz hepsi mevcut.
Diyanet İşleri, bir kaç Risaleden sonra, Risale-i Nurlar’ın baskısını durdurdu. Çok sevinmiştik, hatta gazetemiz de tebrik ilânları da vermiştik. Bu milletin Nurlar’ın okunmasına hava gibi, su gibi, gıda gibi ihtiyacı vardır. Bu Anadolu’ya bir rahmet ve belâlardan muhafazasına bir vesiledir. Bu iş sana-bize düştü kardeşim! Üzerimizdeki musîbet bulutları böyle dağılacaktır inşallah.