Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Risâle-i Nur’da aktüel tefekkür -1



Sessiz ve kendimize ait inkişaf yolculuklarında bazen bir ayda sadece bir kelimenin veya cümlenin hayattaki karşılığını bulma bahtiyarlığına ereriz. Onu devam ettirerek ve yaşatarak yeni hayat içinde öğrenilmiş kavramların tacı yaptıkça, fikrî kapasitemizin eksenlerini ve koordinatlarını belirlemiş oluruz. Kavrama becerilerimiz ve zihin açıklığı içinde başkasından doğru şeyler öğrenme meyillerimiz heyecan duymaya başlar.

Aslında bu günlük hayatın hercümerci içinde yapılacak güzel bir tefekkür yöntemidir. Yoksa tekrarlar ile sürekli kendimizi doğrulatmaya dayalı okumalar, psikolojik bir daralma ve aşırı bir fanatizm içinde sadece ezbere dayanan bir iman ilmi düzeyinde tutuyor.

Modern insan biliminin, beynin o ulaşılamaz gücünü ve kullanmamız gereken hafızanın teknikleri konusunda bizi yönlendirdiği konular, Risâle-i Nur’un aktüel tefekkür süreçlerini doğruluyor.

Yaşadığı her olayın metin karşılığını bulma ameliyesi bazen aylarımı alır. Her okuma ve dinlemeyi o maksat için disipline eder ve kendimi vicdanen, aklen, kalben ve beden destekli bir enerji ile öğrenmeye dâhil etmeye çalışırım.

Sonuç, çektirdiği öğrenme acıları ve kendimizi ıslâh etmek adına çok güzel şeyleri öğreten Rabb’ime şükre götürüyor.

Risâle-i Nur’un doğru mantık kurgusuna ulaşıp, kâinatta cereyan eden hadiseleri de uzmanca dikkate aldıktan sonra, bize düşen, birey olarak onları kendi iç sistemimizde denkleştirmektir. Yani aynileştirmektir. Fikrimizin 1/1=1 ölçeğinde sosyal matematiğini kurmaktır. Bunun için de bilim felsefesinin müsbetine, eğitim psikolojisine, dilbilimine, sosyolojiye, iletişime, mantık ile bu bilimlerin Risale-i Nur’daki karşılıklarını çerçeveleyeceğimiz bir perspektifle yola çıkmamız gerekir.

Dolayısıyla ihtisas gruplarına şiddetli ihtiyaç var. Her anabilim dalında beş kişilik çekirdek gruplar gereklidir. Bu gruplar, biri Risâle-i Nur’u çok iyi bilen bir iç uzman, biri dost bir uzman, diğer üç kişi de eleştirel, gözlemci ve analist bir yaklaştırmacı yöntemle tartışmayı sentezleyen kişilerden oluşmalıdır.

Grup çalışmaları, beraberce düşünme ve doğru iletişimin devamı için aralıksız on beş günde bir 6 ay boyunca sadece çalışma yaklaşımlarında bile anlaşsalar başlangıç için iyi bir fikrî bütünlük altyapısı olur.

Bütün bunlara, “Peki bu mümkün mü? Biraz gerçekçi olalım. Biz de bunları düşünüyoruz, ancak tahmin ettiğiniz kadar kolay değil” şeklinde bir soru gelebilir.

Bu soruyu düşünmekte pek haksız sayılmayız. Ancak bu mazeretler zinciri bugün için geçerli değil. Güçlü bir elektronik ortam, herkesin kendi tanımıyla birebir örtüşen alanı ile ilgili ve belirlenen kriterlere göre en az beş kişi ile belirlenmiş e-mail grupları, forum ortamları, messenger veya ortak işitsel-görsel konferans ortamlarında zaman ve mekân kavramını aşan bir “tayy-ı mekân ve zaman” gerçeğini yaşatabiliriz.

Bunların organize edilmesi halinde 15 günde bir değerlendirme raporları alınabilir. Diyaloglar ise her an ve mekân ile her zaman mümkün olabilir. En az 20 ana başlıkta tartışma yapmamız halinde, elde edeceğimiz temel yaklaşımlar bir güncel manifesto gibi araştırmacı ve uzmanların detay çalışma ve dosya hazırlamalarına ciddî bir yol gösterici olur. Aksi halde sınırlı akılla, alacağımız sonuçlar da sınırlı olur. Çünkü bugünkü gelişmeleri aktif bir şekilde izlemeden, bunları ortak akıl yöntemleri ile hayata taşımadan çözmemiz mümkün değildir.

Bilmenin yetmediği, yöntem ve disiplin içinde “ne, nerede, niçin” sorularına yaşanan bir hayatın içinde, iç mutluluğumuzun insanî yansımaları açık ve şeffaf bir demokratik zeminde hizmet verme ve bireyi öne çıkarma yönünde atacağımız adımlarla çok ciddî mesafeler alabiliriz.

Kendi çocuğumuzun verdiği sinyaller ve bizi yöneterek kendine ram ettiği zoraki değişimi veya kopmaları hepimiz yaşadığımız halde, niçin ezber ve genel ifadelerle çözüm üretme ve bildiğimiz aktüel olamayan alışkanlıkları yöntem gibi görme tavrını seçiyoruz?

İlmin yol göstericiliğine inanıyoruz. Kastamonu’da kendisini ziyarete gelen lise talebelerine Bediüzzaman, “Muallimleri değil, okuduklarınızı dinleyin” mesajı ile her ilmin bizi Allah’la buluşturacağını ifade eder. Zaten kevnî olan bilim, Âdetullah’tır.

(Konumuza yarın devam edelim)

09.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.07.2006) - Ilıman şehir Balıkesir

  (05.07.2006) - Ataleti yenmek

  (04.07.2006) - Ah Filistin! Barışa ne kadar hasretsin...

  (03.07.2006) - İslâm ve Batı

  (02.07.2006) - Günü anlamlandırmak

  (29.06.2006) - Siyasî cepheleşme ve DYP

  (28.06.2006) - Zihnen malûl eski bir başkan

  (27.06.2006) - Piton firarda

  (26.06.2006) - Yüksek öğretim özelleşmeli

  (25.06.2006) - Çocukken büyümek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004