Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Nasıl galip geldiler?



Sahabe, imanlarından aldıkları şevk ve gayretle sadece İlâ-yı Kelimetullah için didinmiş, köşe bucak koşmuş, insanları imanın huzur dolu iklimine kavuşturmuşlardı.

Önlerinde hiçbir kuvvet dayanamıyordu onların. Çünkü ölüme gülerek gidiyorlardı. Ölümü yokluk olarak değil, gerçek diriliş olarak gören insanların önünde ne durabilirdi? Başkaları ölümden kaçıyor, kendi yerine başkalarının ölmesini istiyor, onlar ise ölüme koşuyorlardı. Ölmeyi göze alan insanlar neden korkarlardı? Allah yolunda ölmek gerçek dirilikti. Allah Kur’ân’ında onların diri olduğunu bildirmiyor muydu?

İşte onlar bu duygularla Bizans sınırları içinde bulunan Antalya’ya kadar dayanmış; Rumları perişan, darmadağan etmişlerdi. Bizans Hükümdarı Herakliyus bu yenilgiyi bir türlü hazmedememiş, askerlerine sebebini sormuştu. Dikkatlerini çeken gözlerine çarpan özelliklerini bir bir saymışlardı.

Onlar o güne kadar rastlamadıkları birçok fazileti üzerlerinde taşımaktaydılar. Gecelerini ibadet, gündüzlerini de oruçla geçirirlerdi. Söz verdiklerinde onu mutlaka tutarlardı. İyilik için varlardı. İyiliği emredip kötülükten sakınırlardı. İnsafı elden bırakmaz, birbirlerine karşı insaf ve şefkatle davranırlardı.

Ya kendileri? Şarap içmek, zina yapmak, haram yemek, sözlerine sadakat göstermemek, gasbetmek, zulmetmek normal olaylardan olmuştu onlar için. Kötülükleri emredip Allah’ın rızasına uygun davranışları yasaklıyor, yeryüzünde fesat çıkarıyorlardı.

Bunları tek tek sayan askerler, “Biz böyle, onlar öyle olunca mağlup olmamak mümkün mü?” demekten kendilerini alamamış, Herakliyus da, üzgün bir şekilde “Doğru söylüyorsunuz” demek zorunda kalmıştı.

Evet, insanı insan yapan, yücelten, yükselten değerler bunlar.

Galip getiren fazilet ve hakikatler bunlar.

İşte Sahabe ve sonraki nesiller, bu hasletlere sahip oldukları müddetçe hep zaferden zafere koştular.

Huzurlu ve mutlu olmanın yolu da buradan geçiyor. İnsan ne ölçüde güzel ahlâka sahip, fazilet ehli ise o ölçüde mutluluk dolu bir kalbe sahip oluyor, rahat bir hayat sürüyor.

23.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.09.2006) - “Bu millet dağları yerinden söker”

  (21.09.2006) - “Peygamberinizin emrine itaat ederseniz”

  (20.09.2006) - Sayılı günler

  (21.08.2006) - Yıllık izin

  (20.08.2006) - Öyle bir söz ki

  (19.08.2006) - Cömertliğin meyvesi

  (18.08.2006) - Hayat bir mücadele mi?

  (17.08.2006) - Cennete liyakat kesbetme

  (16.08.2006) - Samimiyet ve ciddiyet

  (15.08.2006) - Şereflerini neye borçlulardı?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004