Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Gelecek de bir gün geçecek



Siz geleceğe dair, teknolojinin, tıbbın, şehirleşmenin ve bir bütün olarak insanlığın varacağı noktayı merak edebilirsiniz. Doğrusu, bunlar meraka değmeyen şeyler de değil. Her gün yeni bir gelişmeyle, büyüyen ve daha da karmaşıklaşan şehirlerimizle, gittikçe çetrefilleşen insan psikolojisiyle karşılaştıkça zihnimiz bu tür soruları sormaya devam edecek.

Ancak benim aklımı kurcalayan başka bir soru daha var: Bizim, yani 1900’lü ve 2000’li yıllarda yaşamış insanların, geleceğe bırakacağı ne var?

İçinde gezen insanı yaşadığımız asra taşıyacak ne gibi bir mimarî esere imza attık?

Okunduğunda, insanı, içinde bulunduğumuz yüzyıla ait bir atmosfere sokacak hangi edebî metnimiz var?

Baktıkça, aynı çağı paylaştığımız insanların ruh dünyalarına dair izler bulunacak hangi el san'atı ürünler bırakacağız?

Bir internet sitesi arşivi, bir modası geçmiş cep telefonu, bir artık kullanılmayan bilgisayar parçası, dijital makineler yaygınlaşmadan önce çekilmiş bir fotoğraf, televizyon kanallarının ellerindeki bir kaset… Bizden yarına bunlar mı kalacak? Bizi gelecek nesillere bunlar mı anlatacak? “Demek 2006’da yaşayan bir insan böyle yer, böyle içer, böyle hisseder, hayata böyle bakar” dedirtebilecek miyiz?

Elbette insan sırf yarına bırakmak için eser meydana getirmez. O bir eseri inşa ederken, biraz kendinden bir şeyler, biraz kültüründen izler, biraz yaşadığı asra ait kırıntılar, biraz içinde yetiştiği topluma ait koku bırakır. Bir eser böyle meydana gelir. Üzerindeki şifreler böyle oluşur. Yarına giden mesajdaki kodlarda bunlar vardır.

Oysa sırf bugün için, sırf kullan-at anlayışıyla, sırf daha çok satıyor diye, daha popüler diye, piyasada bunlar gidiyor diye ortaya konulan binalar, kitaplar, eşyalar bizi anlatmaz.

Anlatsa anlatsa, ne kadar yanar döner olduğumuzu, her şeyden ne kadar çabuk sıkıldığımızı, aradığımızı bir türlü bulamadığımızı ama buna rağmen arayış içinde bulunan bir insan gibi davranmadığımızı anlatır. Hüzünlerimizi, sevinçlerimizi, aramızdaki sıcaklık ya da soğukluğu, içimizdeki coşkuyu ya da yaprak kımıldamazlığı, aşka, hayata, dünyaya, hayata ve ölüme nasıl baktığımızı anlatmaz.

Öyle değil mi, 2106’daki insan?

09.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.10.2006) - Kedi katili sorular

  (02.10.2006) - Kameraya bakmak

  (26.09.2006) - Okul yolu

  (21.09.2006) - Sempati ve empati

  (21.08.2006) - Kelime Mühendisleri Odası

  (17.08.2006) - Yazmak ve yaşamak

  (14.08.2006) - Bağışlar lütfen

  (10.08.2006) - Yangın var

  (07.08.2006) - Bölünmüşlüklerimiz

  (03.08.2006) - A-politik olmayan yazı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004