Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Merakı merak etmek



İnsana ait her şey daha çok merak uyandırır. Merakın kendine ait bir merakın içine girmesi ise, daha da anlamlı ve derinliklidir. Hiç merakı merak ettiniz mi? Neden merak ettiğinizi düşündünüz mü?

Neden merak ettiğinizden başlayıp, neleri merak ettiğiniz üzerinde dursanız, acaba nasıl bir tablo çıkar? Önce “Neden merak ediyorum?”, sonra “Nedenlerime karşılık gelen meraklarım neler?”

“Neden” ile “Ne” arasındaki bağın uyumu ve birbirini amaca uygun besleyip beslemediklerini de merak edebiliriz. Çok meraklıysanız, kendinize ait kusurlarınızı nasıl telâfi edebileceğinizi de merak edebilirsiniz.

Bir kopya daha, “Neden çalışma motivasyonumu daha fazla arttırmıyorum?” merakının sularına da kendinizi bırakabilirsiniz. “Huzurlu bir sevgiyi nasıl elde edebilirim?” merakına da kendinizi kaptırabilirsiniz.

Merak, kendisi öğrenildikçe ve beslendiği kaynakların kontrol edilemez alanları tecessüs halinden çıkıp, yani gizliliği ve özeli araştırmaya dönük “casus”luktan vazgeçtikçe, ya da merakın gerçeğine doğru yönlendirildikçe, merakın da kalitesi artar.

Gelin merakımızı kaliteli bir niyete ve bizi iyileştirip geliştirecek bir hedefe salalım. Tam odaklı hale getirelim. Üstümüze görev olmayan başkasına ait “ansiklopedik bilgilerin” anaforuna kendimizi kurban etmeyelim. “Bir başkasıyla ilgili” kıskanç ve olumsuz bakışa yardım arayan arayışlardan ve gizli niyet sorgularından da kurtulalım.

Ön yargıların bön yargıya davet çıkaran, anlamadan yorumlayan, duymadan kalıp giydiren, bilmeden niyet okuyan ve bunun için merakla malzeme arayan sanal bilgilerin sanal hazzından da çıkalım.

Merak, hepimizin baş düşmanı, hepimizin baş yardımcısı veya hepimizin zindanı veya sarayı olabilecek, gizemli, hisli, hırslı ve bilgeli karakterinin niyete göre kimyasının hayatımızı zehir veya lezzet yaptığı bir alan.

Neyi merak ediyorsak, biz oradayız. Orası bize ait olmayan bir yerse, yersizliğimiz bizi mutsuz eder. Polemik salgılarcasına, merak bilgiyi amaç dışına taşıdıkça, katilleşir ve insana ait manevî varlıkları tahrip ettiği gibi bireyin vicdanî alanına da tecavüz eder. Mânânın katli yaşanır. Ruhun zarafeti kaybolur. Vicdanın isyanı başlar. İç vicdan kaybolmuşsa, kalın perdede yitirilmiş bir ruhun cesedi ile yaşar dururuz.

Merak; içilen su gibidir. Hasta için tatsızken, sağlıklı bir ruh için besleyicidir. Zehirini akıtan yılanla, balını bize sunan arının ikisi de su içer, ancak akıttıkları farklıdır.

Bilgi kirleten; düşünce ya da niyet kirliliğidir. Zihin bulanıklığı merakla öğütülüp cehaletini palazlarken, niyetin karanlık kör noktası ise “iyi niyet” duvarlarına tutunup bilgiyi de, aklı da, kör bir testere gibi işlettikçe kendini ve başkasını tahrip eder.

Merak; bizi uyaran bir sistem ve yönlendiren bir mekanizmadır. İç algının dışa bakışını planlayan bir sorgu ve öğrenme disiplini olduğu kadar, yıkıcı güce hizmet eden bir kayıt dışı, gayri meşrû tahrip kalıbı da olabilir.

Bireyin düşünce, duygu, beklenti şemasını doğru yöntemlerle yanlış hedeflere götüren en etkili silah meraktır.

Merakımızı tahrik eden, ifade yerindeyse kamçılayan kuşkucu sözlerden ve olumsuz telkinlerden ne kadar etkileniyorsak, merakımız o kadar amacımızın dışına itilmiş ve güdümlenmişiz demektir.

Merak, bizim korkularımıza iş arıyorsa, ya da bir başkası korkularımız üzerinden merakımızı harekete geçiriyorsa, yüksek bir uçurumun kenarında balıklama atlamaya hazır bir ruh halinin içinde olmakla yüz yüzeyiz demektir.

Duygularımızın tatminsiz alanına ve kör benliğine ihtirasla çözüm aradığımız zamanlarda, yanıltıcı beyanların gizemi bile merakın esaretinden ve okşayıcı ifadelerin bizi yakınlaştıran veya uzaklaştıran merakına teslim eder.

Acaba meraka mı teslim olmalıyız, yoksa merakımızı saf ve samimi bir niyetin emrinde iç yolculuğumuza ve kendimizi onarıp geliştirmeye mi sarf etmeliyiz?

Tercih bizim.

18.02.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.02.2007) - 7. Çerçeve Programı

  (14.02.2007) - Yenilenirken

  (13.02.2007) - Düşünce zafiyetindeki şiddet

  (12.02.2007) - Genel vaziyet

  (11.02.2007) - Geçmişten geleceğe beraberlik

  (08.02.2007) - Derinlik meselesi

  (07.02.2007) - Stratejik ortaklıklarımız

  (06.02.2007) - Bağdat can pazarı

  (05.02.2007) - Görüntü fazla, arka plan karanlık

  (04.02.2007) - Hizmetlerde resmiyet ve gönüllülük

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004