Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Mu’tezile mezhebi -2



Cevdet Bey:

*“Mu’tezile mezhebini tanımak istiyorum. Çünkü bu mezhebin itikattaki yanlışlarına Üstad Hazretleri bir hayli dikkat çekiyor. Kuruluşu, fikirleri, etkileri, gelişimi ve günümüzde temsilcilerinin olup olmadığı hakkında bilgi verir misiniz?”

Bedîüzzaman Hazretleri (ra), aklın değerlerini abartılı olarak yorumlayıp felsefenin cazibesiyle nakli yorumlamakta hatalara düşen Mu’tezile imamlarının ancak günahkâr ve bid’at sahibi birer mü’min olduklarını kaydeder.1 Risâle-i Nur’un muhtelif yerlerinde de yanlış ve isabetsiz görüşlerini zikrederek, ehl-i sünnetin doğru itikadını ispat eder.2

Her ne kadar günümüzde Mu’tezile mezhebinin mensubu kalmamışsa da, fikir ve görüşlerinin bilinmesi, doğru inancın takdir edilmesi açısından faydadan uzak değildir. Mu’tezile’nin, iman ve itikat sahasında ehl-i Sünnete aykırı görüşleri üzerinde Bedîüzzaman Hazretlerinin kaydettiği eleştirileri kısaca arz edelim:

1- Mu’tezile imamları Allah’ı kötülüklerden takdis ve tenzih etmek için şerrin icadını Allah’a vermiyorlar ve “Beşer, kendi fiillerinin yaratıcısıdır” diyorlar. Oysa ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, hayrın da, şerrin de Allah tarafından yaratıldığına inanır.

Üstad Bedîüzzaman, ehl-i Sünnet inancını şöyle izah eder: Allah’ın şer yaratması Allah için bir eksiklik değildir ki Allah’ı tenzih etmeyi gerektiren bir konu olsun. Çünkü şer olan, şerri yaratmak değil, şerri işlemektir. Zira yaratmak genel neticelere bakar. Her bir şer yaratılış itibariyle, çok hayırlı neticelerin ilk adımlarını teşkil eder. Meselâ ateşin yüz hayırlı neticeleri vardır. Fakat yanlış tercihi sebebiyle ateşten zarar gören, meselâ yemeğini pişiren ateşe elini sokan bir adam, ateşte elini yaksa, “Ateşin yaratılışı şerdir” diyemez. Yani yaratma genel neticelere baktığından sadece Allah’a aittir. Yaratmada kötülük olmaz. Nitekim genel neticeler itibariyle kâinatta kötülük yoktur. İşleme ise hususî neticelere bakar ve kula aittir. Kul hususî olarak kötülüğü tercih edip kötülük işlediğinde sorumludur. Yukarıdaki örnekte kötülük olan sadece kulun ateşe elini sokarak elini yakmasıdır. Bu fiil kula aittir. Bu sebeple sorumluluk da kulundur.

2- Tabiatçılar sebeplere hakikî tesir veriyorlar. Mecusîler biri şer için, biri hayır için olmak üzere iki yaratıcıya inanıyorlar. Mu’tezile de “Kulun iradî fiillerinin yaratıcısı kuldur” diyor. Ehl-i Sünnete göre ise Allah birdir; insanın bütün fiillerini ve her şeyi yaratan Allah’tır.

Bedîüzzaman’a göre, ilk üç görüşte hata vardır. Üçü de haddini aşmaktadır.3 Bu yanlış vehimleri düzeltmek ve ehl-i Sünnet çizgisinin doğruluğunu göstermek için Bedîüzzaman şu tesbitlerde bulunur:

İnsanın sıfatları küçücüktür; eşya ile birden değil, sıra ile ve nöbetleşe meşgul olmaktadır. Sonra; insanın kıymetini belirleyen mahiyetidir. Mahiyeti ise gayreti nisbetinde değerlidir. Gayreti de gayesine göre değer kazanır. Bir diğer husus; insan hangi şeyle ilgilense ona bağlanır ve onda kendini kaybeder. İnsanın küçücük şeyleri büyüklere vermek istemeyişi bundandır. Bir diğer mesele ise, insan Cenâb-ı Hakk’ı kendi sıfatları ölçüsünde düşünüyor, hata ediyor.

Oysa Cenâb-ı Hakk’ın sıfatları kayıt ve sınır altına alınmaz. Cenâb-ı Hakk’ın kudreti, ilmi, iradesi güneşin ışığı gibi bütün varlıkları birden sarar. Hiçbir şeyle ölçülemez. Sonra; Allah’ın kudreti en önce eşyanın iç yüzünü etkiler. Eşyanın iç yüzü ise her halde güzel ve şeffaftır. İnsanın zihni ve fikri, Cenâb-ı Hakk’ın azametine bir ölçü bulacak genişlikte değildir. Cenâb-ı Hak varlıklara asla kıyas edilmez. Vacibi mümkine kıyas etmekten gülünç şeyler çıkar. İşte tabiatçıların vehimleri, Mecusîlerin hataları ve Mu’tezile’nin yanlış hükümlerinin altında yatan sebepler bunlardır. Bu tür vehimlere bazen mü’minler de vesvese cihetiyle maruz kalmaktadırlar. Dikkat etmek lâzımdır.4

Yarın inşallah devam edelim.

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 500

2- Bakınız: Mektûbât, s. 15, 437; İşârâtü’l-İ’câz, s. 30, 73, 76, 109, 199, 200; Lem’alar, s. 80; Sözler, s. 250, 431; Mesnevî-i Nûriye, s. 201; Muhâkemât, s. 114; Münâzarât, s. 31, 32

3- Muhâkemât, s. 114

4- İşârâtü’l-İ’câz, s. 76;109

15.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.07.2007) - Mu’tezile mezhebi-1

  (12.07.2007) - Sorular-cevaplar

  (11.07.2007) - Kısa... Kısa...

  (10.07.2007) - Allah namına almak ve vermek

  (09.07.2007) - Evlilik kader midir?

  (08.07.2007) - Duânın gücü

  (07.07.2007) - Kısa kısa

  (05.07.2007) - Hadis nakli üzerine

  (04.07.2007) - Muhtelif meseleler

  (03.07.2007) - İhlâs ve uhuvvet

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004