Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Kısa kısa



Sümeyye Terzi:

*“Rüyada kendini başı açık ve saçı uzun görmek nedir? İnşallah hayırlıdır.”

Her rüya yorumlanmaya değmez. Esasen, rüyaların sadece üçte biri işe yarar ve yorumlanmaya değer. Üçte ikisi işe yaramaz ve yorumlanmaya değmez. Rüyaların üçte ikisi, Kur’ân’ın “Edğasü ehlâm”1 (karışık ve anlaşılmaz rüyalar) dediği türdendir.

“Ya Resulallah! Rüyamda birisi kellemi kesip yere attı. Ben de koşup kellemi koltuğuma aldım ve adamın peşinden koştum, adamı kovaladım.” diyerek rüyasını anlatan birisine Sevgili Peygamberimiz (asm): “Şeytan seninle oynamış” buyurmuştur.

Rüyaların üçte biri yorumlanabilir cinsten olsa da, hakikat ehli âlimler rüya yorumlarına güvenmeye ve rüya yorumlarıyla amel etmeye pek taraftar olmamışlardır. Çünkü rüya yorumları aldatıcı olabiliyor ve her zaman hakikati bire bir göstermeyebiliyor. Bazen görüldüğü gibi çıkıyor, bazen aksi bir mânâ ile çıkıyor. Bazen korkunç bir rüyanın çok tatlı bir yorumu, bazen de tatlı bir rüyanın korkunç bir yorumu çıkabiliyor. Bu açıdan mümkünse rüya yorumlarıyla uğraşmamak ve eğer yorumlama gereği duymuşsak mutlaka hayra yorumlamak gerekiyor.

Rüyaların yorumlanabilir olanlarını, ya da yorumlama ihtiyacı hissettiklerimizi şer dahi görsek hayra yormamız gerekiyor. Cenâb-ı Allah hakkında hüsn-ü zan ettiğimizi ve sadece O’ndan hayır umduğumuzu böylece bir kez de rüya vesilesiyle göstermiş oluruz. Hayır ummak ve hayır bulmak için rüyaya değil; Allah’ın rahmetine güvenmemiz gerekiyor. Allah, rahmetine güvenenleri yolda bırakmaz, yardımsız bırakmaz; elinden tutar.

Bununla beraber rüyanıza yine de yorum arıyorsanız, diyebiliriz ki: Cenâb-ı Allah sizin uzun ve ebedî bir saadet getiren bir itikat ve yaşayış içine girmenizi istiyor ve bu konuda size inşallah yardımcı olacak. Allah yardımcınız olsun.

***

Eyüp Demir:

*“İyi günler benim sorum düğünler hakkında şöyle ki; gelinin gelinlik giymesi dinen caiz midir? Düğünlerde erkekler ve kadınlar ayrı olmak şartıyla halay vs. oyunlar oynayabilirler mi? Düğünlerdeki adetleri illa uygulamak mı lâzım, kuşak bağlama vs…”

Düğünlere ait adet ve görenekleri israf ve haram olmadıkça, israf ve harama kapı da açmadıkça uygulamakta sakınca yoktur. Gelin gelinlik giyebilir. Kuşak bağlama, at veya arabaya binme, konvoy yapma, davul veya zurna çalma gibi ve bunlara benzer haram unsur taşımayan adetler ve gelenekler uygulanabilir.

Düğünde harama girmeksizin meşrû çerçevede eğlence de yapılabilir. Haram kılınan eğlenmek değil, eğlence ile birlikte, meselâ davul zurna ile birlikte içki içmektir. Kadın-erkek karışık oynamak da meşru değildir.

Düğünlerde eğlence düzenlemenin sünnet ölçülerini şöyle sıralayabiliriz:

a) Eğlence kadın-erkek karışık olmamalı; kadınlar kendi aralarında ve erkeklere kapalı alanlarda, erkekler de kendi aralarında helâl sınırlar içinde –içkisiz, kavgasız, kargaşasız- eğlenebilirler, halay çekebilirler, oynayabilirler.

Nitekim Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm: “Zina ile nikâhı birbirinden ayıran şey, def çalmak ve ilân etmektir.” buyurmuştur. 2

Rubey binti Muavviz radiyallahü anhâ anlatmıştır: Ben gelin olduğumun kuşluk vaktinde Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm evlenme törenime geldi. O sırada küçük kızlarımız deflerini çalmakta ve Bedir günü şehit düşen atalarının kahramanlıklarını nağme ile dile getirmekte idiler. Nihayet içlerinden biri mahcup olarak: “Aramızda yarını bilen bir Peygamber vardır.” dedi.

Bunun üzerine Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm:

“Bu sözü bırak da, bundan önce söylediklerini söylemeye devam et.” buyurdu.3

b) Eğlencelerde nefsi şımartan, şehevî duyguları tahrik eden ve ulvî duygulara zarar veren parçalar çalınmamalıdır.

Duâ

Ey düşenleri kaldıran! Ey kullarını yükselten! Ey az amele çok ve yüksek dereceler lütfeden! Ey acizlerin, zayıfların, hastaların, kimsesizlerin, fakirlerin, yoksulların, muhtaçların yardımcısı, sığınağı ve yükselticisi olan! Ey çalışanı yükselten! Ey isteyeni yükselten! Ey istediğini yükselten! Ey kâinatı yükselten! Ey tövbekârlara yüksek dereceler veren! Ey Rafi-i Mualla! Derecemizi düşüren amellerimizi bağışla! Bizi katındaki iyi amele muvaffak kıl ve katındaki en yüksek derecelere ulaştır! Bizi hayatta ve öldükten sonra en yüksek gayelere nail kıl! Âmin!

Dipnotlar: 1. Yusuf Sûresi: 44 2. Tirmizî, Nikâh, 6;İbn-i Mâce, Nikâh, 1896 3. Tirmizî, Nikâh, 1096

07.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.07.2007) - Hadis nakli üzerine

  (04.07.2007) - Muhtelif meseleler

  (03.07.2007) - İhlâs ve uhuvvet

  (02.07.2007) - Kısa... Kısa...

  (01.07.2007) - Niyet, sevabı günaha ve günahı sevaba nasıl çevirir?

  (29.06.2007) - Kölelik ve İslâmiyet

  (28.06.2007) - Namaz nezaketi

  (27.06.2007) - Cinlerden peygamber gelmiş midir?

  (26.06.2007) - Üç talak nedir?

  (25.06.2007) - Çocuklarımızın isimleri üzerine

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004