Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Cennetlik adam



Bir gün Kâinatın Efendisi (asm) “Az sonra buraya Cennetlik bir adam gelecek” buyurdular. Herkes merakla beklerken, ayakkabıları sol elinde, sakalından abdest suyu damlamakta olan ensardan bir adam çıkageldi. Peşpeşe üç gün tekrarladı bu sözlerini Resûl-i Ekrem (asm). Gelen aynı şahıstı.

Abdullah bin Amr bin Âs’ı bir merak sardı. “Acaba bu zatın ne gibi özellikleri, vasıfları var ki, Cennetlik oluyor?” diye adamı takip etti ve görüşüp dedi ki: “Babamla tartıştık. Üç gün eve gitmemeye yemin ettim. Misafir kabul edersen sizde kalmak istiyorum.”

“Hay hay!” dedi ensardan o zât. Abdullah bin Amr (ra) her adımını, davranışını takip etti adamın. Çoğu insandan farkı yoktu yaptıklarının. Gece yattığında sabaha kadar sağa sola döndüğünde tesbih ve tekbir getirmiş. Dürüstlüğüne diyecek yokmuş adamın. Herkese faydalı olmak için de çırpınırmış. Bunların dışında dikkat çekici bir hâlini görememiş Abdullah bin Amr (ra). Sonunda gerçeği açmış. Cennetlik olduğunu öğrenince, aynı hareketleri kendisinin de yapabilmesi için böyle bir yola başvurduğunu söylemiş. “N’olur söyle! Seni Cennetlik yapan benim göremediğim özelliklerin nedir!” diye sormuş.

“Gördüğün gibiyim ben. Ayrıca şu özelliğim var: Ömrüm boyunca hiçbir kimseyi aldatmayı düşünmedim. Allah’ın ihsan ettiği imkânlardan dolayı da hiçbir kimseyi kıskanmadım.”

“Şimdi anladım” dedi Abdullah bin Amr. “İşte seni Cennetlik yapan özelliklerin bunlar.” (Tergib, 4:328.)

Dürüstlük, aldatmamak ve kıskanmamak! Gerçekten insanı Cennetlik yapan önemli özellikler.

Bütünüyle Kur’ân ahlâkına bürünen Resûl-i Ekrem (asm) o kadar dürüst, güvenilir idi ki, Abdullah bin Selâm gibi bir Yahudi âlimi, daha simasını görür görmez, “Vallahi, bu simada yalan olamaz, hile olamaz” deyip hemen Müslüman olmuştu.

Hasedin ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi sevapları yiyip bitireceğine dikkat çeken Efendimiz (asm), bu duygunun müsbete kanalize edilebileceğini anlatır. İki yerde haset, haset olmaz: Biri Allah kendisine mal vermiştir. O da malın hakkını verir, hayrını yapar. İkincisi de ilim sahibidir; ilmini öğretip durmaktadır kişi. “Keşke ben de onlar gibi olabilsem” diye imrenen, gıpta eden kimsenin bu davranışı haset sayılmaz.

15.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.07.2007) - İbretli bir olay

  (13.07.2007) - Peygambere saygı

  (12.07.2007) - Cevherin kıymeti

  (11.07.2007) - Allah korkusu olursa

  (10.07.2007) - Unutulmaması gereken

  (09.07.2007) - En büyük sevinç

  (08.07.2007) - Sevginin böylesi

  (07.07.2007) - Daha üstünü düşünülemeyen bir nimet

  (06.07.2007) - Azrail'i karşılamak

  (05.07.2007) - Îmanla ölmek için

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004