Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Desecration



Batı dillerinde kutsiyetinden arındırma yani arzileştirme anlamında bir kavram kullanılır: Desecration. Bu çok önemli bir kavram. Dini değerleri bayağılaştırma anlamına geliyor. Buna bir yerde anlam buharlaşması da diyorlar. Eğer dini değerler üzerine titizlenmezsek bu anlam buharlaşmasıyla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Kompleks ile veya beklenti ile taviz de neticeyi değiştirmez.

Sözgelimi, Yaşar Nuri Öztürk bilinen ve mahut uslubuyla CHP’ye gitti ve burada siyaset yaptı ama yaranamadı. Gördüğü aşağalayıcı muamele de üstelik peşini bırakmıyor, şuuraltına kazınmış. CHP ve Baykal’ın ayak oyunlarıyla Kemal Derviş gibi dünya devleri ve demir leblebiler bile başa çıkamazken, Yaşar Nuri Öztürk çerez gibi gelir. Adamı ham edip yutarlar. Hoca’nın aşina deyimiyle, irapta mahalli bile olamaz. Ceviz Kabuğu programında kendisi gibi CHP mağduru olan Hulki Cevizoğlu ile dertli dertli söyleşiyordu. Baykal’ın kendisini ‘imam’ diyerekten aşağılamasından yakınıyor. Gündüz Aktan da aslında CHP’ye yakışmasına rağmen oradan değil de muhtemel ve mustakbel partneri MHP içinde siyaset yapmaya karar verdi. Belki de Yaşar Nuri ile aynı akibeti paylaşmamak veya aynı tarz muameleye muhatap olmamak için ondan uzak durmuş olmalı. Öyleyse akılla adam vesselam.

Reformistler CHP’de dikmiş tutturamıyorlar. Zekeriya Beyaz gibiler de yine geçmişte MHP’yi tercih etmişlerdi. Baykal’ın öpücüğü ölüm opücüğü gibi geliyor, yakalanan iflah olmuyor. Son sıralarda Gündüz Aktan Atatürk’ün de Maturidi olduğunu söylemeye başladı. Bu, ‘hilafet Meclis’in uhdesinde mündemiçtir’ tarzı afaki ve fantazi laflar etmekten öteye gitmez. Coşkun Kırca’nın dediği ve bizzat Yaşar Nuri’nin yaşayarak gördüğü gibi CHP ne türünden olursa olsun İslâmi referansı kaldırmaz. Bir zamanlar Baykal, Edebali’den bahsediyordu ama o parantez olarak kaldı. Coşkun Kırca, Burgiba ile Kemalizm arasındaki farkı şöyle tanımlar. Birisi İslâmın içinden gelir, diğeri dışından. Burgiba İslâmi referansı kabul eder ama ardından da tevilini yapar. Bu daha ziyade laik bir modernist bir tevildir. Diğeri ise tevile sapmadan hepten ve yekten reddeder. Bununla birlikte rejimin bazen Burgiba sapağına saptığı da olmuştur netekim. CHP pozitivist bir partidir dini asla referans almaz; o halde tevilinizi niye kabul etsin ki? Son gelişmeler de bunu göstermiştir.

***

Gündüz Aktan ve zaman zaman MHP’de kümelenen bazı isimler teorik mânâda, AKP ise pratik anlamda reformisttir. Bu teorik veya pratik reformizm dini kudsiyetinden arındırma yani desecration mânâsı taşır. Buna dair son seçim kampanyasından örnekler verebiliriz. Bu örneklerden birisi Unakıtan’larla alakalı. Efradına cami ağyarına mani bir ikili oluşturan bay ve bayan Unakıtanlar Eskişehir’de birlikte Yunus Emre heykelini açmışlar. Para ile oynayan Unakıtan gibi birisinin dünyaya metelik vermemiş Yunus Emre ile ne ilişkisi olabilir? Bu desecrationdan ziyade deformasyondur. Eğer AKP’yi bir dönem daha bıraksanız Nuh Aleyhisselam döneminde salih insanların heykellerini yapanlar gibi onlar da heykelini yapmadık salih ve iyi adam bırakmayacaklar.

Neyseki İstanbul’a yapılacak olan Mevlana heykeli direkten döndü. CHP’liler ozan diye onların heykelini yapabilirler, ama AKP’ninkisine bir anlam veremiyorum? İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş Beyefendi şehre koskocaman bir Mevlana heykeli dikecekti bereket sağdan soldan aldığı eleştirilerle bu işten vazgeçti. İnşaallah geçici değil nihaidir. Aslında ilahiyat ve imam hatip kökenli birisi olarak öncelikle bu gibi desecration gösterilerinden kendisini uzak tutması gerekmez mi? Ama zihin kayması ve anlam buharlaşması yaşanmış, bundan dolayı istikamet sisli hale gelmiş. Önlerini ve arkalarını göremiyorlar. Desecration bazen sefahat mânâsı da kazanabiliyor. Sözgelimi AKP’li Zonguldak Belediye Başkanı Murat Sesli, konser vermek için İstanbul’da Lazınyeri’nde istenmeyen ikili ilan edilen Deniz Seki’yi davet etmiş ve kameralar da bu konserin çekimini yapmışlar. Selülit meselesi tartışılırken Belediye Başkanı Marut Sesli mikrofonu kaptığı gibi soyismine denk bir biçimde herkesin şaşkın bakışları arasında kuliste Deniz Seki’yi gördüğünü ne kilosunun ne de selülitlerinin olduğunu söyleyivermiş. Deniz Seki’nin bile dili tutuldu. O bile mahçup oldu.

***

Kulakları çınlasın, Yaşar Kaplan’ın İran Notları kitabında İran’ın devrimden sonra heykele yaklaşımı da nazara veriliyor. İran farklı kültür ve mezhep havzasından geldiğinden bu hususlarda geniş meşreptir. Firdevsi veya benzerlerinin heykellerini yapabiliyorlar.. Muhammed Abduh da yaşadığı dönemde resim ve heykel yasağının bir anlamının kalmadığını ve bu yasağın puta tapan Cahiliye Arapları için olduğunu, binaenaleyh yasağı tarihsel olarak anlamak gerektiğine dair fetva vermişti. Ölümü üzerinden 10 yıl geçmeden Ekim Devrimi gerçekleşti ve ardından faşizm geldi ve bu yarı din haline gelen ideolojiler her tarafı heykelistana çevirdiler.

Yunus Emre’nin heykelini dikeceğinize onun gibi adamlar yetiştirmeye bakın. Ama vermeyince mabud, neylesin Mahmut. Veya Arapların deyimiyle: ‘fakidu’s şey’i la yutihi? Yani olmayan ne versin! Kendisi muhtaç bir dede / Nerede kaldı gayrıya himmet ede!

16.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.07.2007) - Siyaset çadırının direği

  (13.07.2007) - Referans sisteminin iptali

  (12.07.2007) - Evrim ve devrim çıkmazı

  (11.07.2007) - Dinle dünyayı tamir etmek

  (09.07.2007) - Din ve tasavvuf

  (08.07.2007) - Hilâfet ve İttihad-ı İslâm

  (06.07.2007) - Kara Eylül'den Lal Mescid'e

  (05.07.2007) - Keith Dayton

  (04.07.2007) - Taşeron

  (03.07.2007) - İslâmî anlayıştaki kayma

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004