Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Peygambere bağlılık



Resûl-i Ekrem (asm) birgün Muhammed bin Mesleme’ye bir kılıç vermiş, onunla Allah yolunda savaşmasını, iki Müslüman cemaatin birbirine girdiğini gördüğünde de kılıcını taşa çarpıp kırmasını öğütlemişti.

Bu emir ve öğüde canla başla uyan bu büyük sahabî, Hz. Osman’ın şehadetinden sonra Müslümanların aralarındaki fikir ayrılıklarını gördüğünde de kılıcını bahçesindeki taşa vura vura kırmıştı.

Karanlık geceler gibi karışıklıklar çıkacağını, büyük fitnenin zuhur edeceğini, iki Müslümanın birbirlerine kılıç çekeceklerini Efendimizden (asm) duyan, Hadramut’tan kalkıp gelen ve İslâmla şereflenen Vâil bin Hucr da, (ra) Hz. Muaviye’nin kendi tarafında olması teklifine karşı “Hayır, böyle bir zamanda Allah Resûlünün (asm) “sen onlardan uzak kal” emrine uyarak savaşa katılmamıştı.

Allah Resûlünün (asm) mümtaz talebelerinden olan Vâil bin Hucr, Hadramut’ta büyük bir servet ve saltanata sahipken onlara bir tekme atıp Resûl-i Ekrem’in (asm) dâvetine icabet etmek için Medine’ye gelmişti. Daha önceden onun geleceğini müjdeleyen Allah Resûlü (asm) geldiği zaman da selâmına mukabele edip hırkasını yere serip üzerine oturtmuş, sonra minbere çıkıp onu yanına oturtup, “Ey insanlar! Şu gördüğünüz adam var ya, kendi isteğiyle Allah’ı, Resûlünü ve İslâmı arzulayarak tâ Hadramut gibi uzak bir diyardan kalkıp gelmiş olan Vail bin Hucr’dur” diye ashabına takdim, Vâil de tasdik etmişti. Resûl-i Ekrem (asm) devam ederek onun korktuğundan veya bir heves uğruna değil, sırf Allah ve Resûlünün muhabbetiyle geldiğini belirtiyor. Mülk ve saltanatını daha yeni bırakıp geldiğini ve ona iyi davranılmasını tavsiye ediyordu.

“Ailem bütün malımı, mülkümü elimden aldı” deyince de Allah Resûlü (asm) “Ben sana malını, mülkünü fazlasıyla veririm” teminatını veriyordu.

Makalenin başında da dikkat çektiğimiz gibi Resûlullah (asm) sevgisiyle yanıp kavrulan ve onun emirlerine uymayı baştacı edinen bu büyük insan, Yemen’de, Efendimiz’den (asm) sonra çıkan fitnelere karşı da Hz. Ebu Bekir’in mektubu üzerine canla başla mücadele etmişti.

İşte Vâil bin Hucr böylesine sadık bir Müslümandı.

16.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.07.2007) - Cennetlik adam

  (14.07.2007) - İbretli bir olay

  (13.07.2007) - Peygambere saygı

  (12.07.2007) - Cevherin kıymeti

  (11.07.2007) - Allah korkusu olursa

  (10.07.2007) - Unutulmaması gereken

  (09.07.2007) - En büyük sevinç

  (08.07.2007) - Sevginin böylesi

  (07.07.2007) - Daha üstünü düşünülemeyen bir nimet

  (06.07.2007) - Azrail'i karşılamak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004