Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Kişiliğini bulma



Kişiliğimizin oluşmasını ele aldık; şimdi kişiliğimizi, şahsiyetimizi bulma üzerinde duralım. Aslında şahsiyetimizi bulurken ve karakterimizi oluştururken karışık ve komplike yollar izleriz. Bu çetrefilli yollara sapmadan, şöyle bir örnekten yola çıkabiliriz:

Gözlerimizi bağlayıp, yabancısı olduğumuz ıssız bir adaya bıraksalar; ne yaparız? Önce kendimizi kontrol edip çevremizi; ardından karnımızı nasıl, ne ile doyuracağımızı; peşinden emniyet içinde barınacağımız bir mekân araştırırız. Sonra nasıl mutlu ve huzûrlu bir hayat süreceğimizi düşünürüz. Ve neticede de, “Bizi buraya kim, ne için gönderdi, bundan sonra nereye sevk edecek?” suâllerinin cevaplarını bulmalıyız.

İnsan kendisini, evvelâ kendisine; sonra âilesine, çevresine; ardından “mevcudata” ve Yaratanına göre tarif eder; yerini belirler. Buna göre de mânevî cephesini inşâ, duygularını ihyaya çalışır. İşte, tabiî seyri içindeki bu sürece psikologlar, psikanalistler veya psikiyatristler, “kişilik, yâni şahsiyetini bulma” derler.

İslâmiyet; öncelikle olumlu ve olumsuz duygularını belirler. Sonra olumlularını, ulvilerini geliştirme, olumsuzlarını yönlendirme melekesi geliştirir. Hepimizde, “akıl, şehvet ve gadap/savunma mekanizması” olmak üzere üç temel yetenek, onlarca olumlu-olumsuz duygu, yüzlerce his ve binlerce lâtife ile donatıldık. Dostluk-düşmanlık, sevgi-nefret, diğergam-bencil, tasdik-inkâr, hilm-gadap/öfke, gayret-tembellik, fazilet-egoizm gibi olumlu ve olumsuz duyguların harmanlanmasıyla yaratıldığımızdan terbiye ve tekâmül için yalnızca olumlu duyguların geliştirilmesi kifayet etmez. Her şey çift kutuplu yaratıldığından hakikat ve tekâmül zıtlar sayesinde ortaya çıkar. İnsanlık vasfının tezahür edebilmesi için olumsuz duyguların yönlendirilmesi ve yerli yerinde kullanılması gerekmektedir.

Kimi ahlâkçı, psikolog, pedagoglar olumsuz duyguların insan fıtratından yok edilmesi gerektiğini savunur. Ahlâkı zayıf insanlara, “Haset etme!”, “Hırs gösterme!”, “İnat etme!” ve “Dünyayı sevme!” diyerek terbiye edemeyiz. Bu, “fıtratını/yaratılış yapını değiştir” gibi yerine getirilmesi imkânsız bir tekliftir. Adeta, akan suya “Tersine ak!”; lâmbaya “Işık verme!”; fırına, “Yemek pişirme!” demek gibi bir şeydir.

Bu, yaratılış ve imtihan sırrına aykırı. Asıl olan olumsuz duygu ve hisleri yok etmek değil, onları mecralarına yönlendirmektir. “Olumsuz duygularını at, yaratılışını değiştir, insanlıktan çık!” gibi realiteye zıt bir yaklaşım sergilemeliyiz. Bilâkis, olumsuz duyguları kanalize etmenin yollarını göstermeliyiz.

Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını değiştiriniz!1 Meselâ şeytan kitap okuma, ibadet ve zikre mani olur. İşte burada, inadımızı veriliş gayesi istikametine çevirerek kullanabiliriz: Ey nefsim ve ey lânetlenmiş, kovulmuş şeytan! Sen mi, “Okuma!”, “İbadet etme!”, “Zikretme!” “Tefekkür etme!” diyorsun? “Öyle ise, inadına okuyup, inadına ibadete ve zikre devam edeceğim!” Sen mi, “Hak ve hürriyetler için çalışma, boş ver, âlemi sen mi düzelteceksin!” diyorsun. “İnadına çalışacağım!” Yani, burada inadı, sebat şekline dönüştürüp pekâlâ gelişmemizin itici gücü yapabiliriz.

Askerde verilen silâhı ve mermileri arkadaşlarımıza değil, düşmana doğrultup atmak içindir. İşte negatif duyguları, düşmana, zalimlere karşı kullanmalı. O zaman gerçek insanlığımız ortaya çıkar; negatif/eksi kutuplu olan duygularımızı “artı”ya çevirebiliriz. Yapacağımız şey, bu duyguların hafiflerini dünya işlerine, şiddetlilerini öbür âleme ve maneviyata sarf etmektir.2 Çünkü bunlar, övgüye değer bir ahlâka ve gerçeklere, realitelere uygun iki dünya mutluluğuna kaynaklık etsinler diye ruhumuza takılmışlardır.

İslâmiyet kişinin karakterini, kişiliğini oluştururken getirdiği temel/genel değerler, kaideler dışındaki ahlâkî normlar “donuk” değil; esnek tutarak geniş bir hareket alanı sağlar. Ferd, cinsiyet, sınıf, cemiyet, zaman ve mekâna göre farklılıklar arz ederek; her yerde uyarlanabilirlik özelliği taşırlar.

Bir yönetici, makamındaki ciddiyeti “vakar”; resmîliği evine taşırsa “kibir” olur. Kişi, milleti, cemaati, müessesesi adına iftihar edebilir, gurur duyabilir. Kendi namına edemez. Kendini yerebilir, ama, milletini yeremez.

Kur’ân, yüksek derecede bir kul, faziletli bir kişiliğe sahip, diğergam; başkasının hakkına tecavüz etmeyen; ancak kendi hakkını da arayabilen hakperest, karakterli bir Müslüman karakteri oluşturur.

Dipnotlar: 1- Mektubat, s. 318.; 2-a.g.e., s. 275.

17.09.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.09.2007) - Kişilik/ şahsiyet/ huy ve karakterimiz nasıl oluşur?

  (15.09.2007) - “Ben” değil, “Biz” sistemiyle çalışan cemaatin gücü

  (13.09.2007) - Eğitim ve dayanışma müessesesi: Cemaat

  (10.09.2007) - Yüz binlerce şifaya vesile olabilirsiniz!

  (01.09.2007) - Gül de incitilmemeli, gülistan da, bağban da

  (30.08.2007) - Zekâ nedir, nasıl işler, nasıl geliştirilir?

  (28.08.2007) - Risâle-i Nur ve akıl

  (26.08.2007) - “Kalbe ihtar”, akıl yürütme ve “akleden kalp!”

  (25.08.2007) - “Kalbe ihtar”, akıl yürütme ve “akleden kalp!”

  (24.08.2007) - Kimin etkisinde kalıyor, kimi dinliyoruz?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri