Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hasan GÜNEŞ

Rahmet ve Kyoto



Vaktiyle bir memleketi kuraklık kasıp kavuruyormuş. Fakat kuraklıktan daha da beter olanı bölgenin hakimi Ali Ağa imiş. Halk toplanıp yağmur duâsına çıkmış. Hoca: “Ey Allah’ım! Kuraklıktan, kıtlıktan, musibetlerden bizi kurtar” diyor, halk da “âmin” diyormuş. Hoca her şeyi sayıyor, sayıyor, ama her defasında bir yere gelip takılıyor. En sonunda tâ arkalardan bir ihtiyar, herkesin içinden geçen fakat bir türlü diyemedikleri “Ali Ağadan da kurtar” sözünü söyleyivermiş.

Halkın bütün kalbiyle “âmin” dediği kesin ancak ne kadarının diliyle de ifade edebildiğini bilemiyoruz.

Şimdi dünya tek bir memleket hatta tek bir köy haline geldi. Kuraklık da küreselleşti; barış da, savaş da... Dünyanın bir ucundaki çevre tahribatı nasıl dünya iklimini bozuyorsa, haksızlıklar ya da fena uygulamalar veya sefih yaşantı da dünyanın tamamına sür’atle yayılarak insânî ve ahlâkî değerleri aynı hızda erozyona uğratıyor. Aynen küresel ısınma gibi her bir ferd ya küçük bir katkıda bulunuyor ya da seyirci kalarak ortak oluyor.

Evet yeryüzündeki maddî ve manevî havanın ikisinin de kirlenmesinin aynı zamana rast gelmesi tesadüf olmamalı. İlginçtir Kyoto protokolüne imza atmayanlar yada uygulamayanlarla dünya barışını şu ya da bu bahaneyle yok edenler aynı ülkeler ya da aynı liderler. Pek çok savaşın sebebi olan petrol, bazılarının suiistimaliyle topraktan çıkarken insanlığı, insanî değerleri; egzozdan çıkarken de iklimi, atmosferi velhâsıl her şeyi zehirliyor, yok ediyor. Maddî ve manevî tahribat birbiriyle yarışıyor. Petrol sadece bir misâl…

Risâle-i Nur’da, “Bir çocuk dahi yağmur duâsında anlar ki; babasının, annesinin el açtığı bir yaratıcı vardır ve onlar da nimeti ondan istiyor” şeklinde bir izah vardır. Evet aynen bunun gibi, yönetilenler ve yönetenler de anlar ki: “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.”

İnsanoğlu eski çağlardan beri teknoloji ile kanallar, barajlar yaparak her şeyi çözeceğine inanmış. Ancak her şey bir maliyet. Fiyatlar üçe beşe katlanıyor. Kaldı ki, baraj yapacağımız nehirler ve yer altı suları bile kuruyor. Yağmur ormanları için de mutlaka yağmur gerekli.

Küresel ısınmanın da sebeplerinden biri olduğu yağmurun kesilmesiyle, dünyanın öbür ucundaki ormanların bile bizim için çalıştığı, koca güneşin bize hizmet ettiği velhasıl zerreden şemse kadar her şeyin bir nizam ve intizam dahilinde Yaratıcının emrine göre hareket ettiğini daha iyi anlamış olduk.

Denizdeki tuz oranından, kutuplardaki buz dağlarına, havadaki karışımdan ormanlardaki ağaç sayısına kadar her şey harika bir fabrikanın parçaları gibi âhenk içinde çalışıyor. Bu sebeple yağmur gibi muazzam bir nimet için en önce Âlemlerin Rabbini hatırlamak ve ona müracaat etmek gerekiyor. Diğerleri ondan sonra gelmeli.

Yavuz Sultan Selim: “Bu dünya, bir padişaha çok, iki padişaha az” demiş. Eğer o büyük sultan bugün olsaydı, adaleti, organizasyonu, dünya düzeni anlayışı ve birlik ve beraberliğe verdiği ehemmiyet ile insanlığı iş işten geçmeden Kyoto protokolünde bir araya getirebilirdi.

Basit, sade ve açık bir protokolde bile bir araya gelemeyen bugünün medenî, akıllı ve şuurlu insanları acaba incelemiyorlar mı: Zerrelerden yıldızlara kadar sayısız küreler, sistemler, canlı ve cansız mahlûkat hangi protokol, hangi kriterler ve hangi tâlimât ve dil çerçevesinde bir araya geliyorlar ki, dünya yaşantımız için pırıl pırıl bir saray, rahatımız için bir beşik, zevkimiz için harika bir gezinti yeri ve sağlık ve sıhhatimiz için şifalı ve gıdalı bir eczane ve mutfak haline geliyor. Cenâb-ı Hak, Fussilet Sûresinde tâ kuruluştan itibaren her şeyin nasıl bir araya geldiğini ve emrine itaat ettiğini şu ifadelerle anlatır: “Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: ‘İsteyerek veya istemeyerek gelin’ dedi. ‘İsteyerek geldik’ dediler.”

Koca yerkürede muazzam bir faaliyetin sonucu olan yağmurun yağması ya da yağmamasının bizden mutlaka istedikleri ve hatırlattıkları bir şeyler olmalı. İnsan da “isteyerek” gelmeli. Çünkü en nihayetinde “Dönüş O’nadır” isteyerek ya da istemeyerek…

Kader-i Ezelî yeryüzünü ilginç bir dağılımda yaratmış. Kuzey ve Güneyi ya da Doğu ve Batıyı belirgin maddî ve manevî özellikler ile donatmış. Kuzey, bol yağışlı bir sanayi toplumu, Güney ise bol güneşli ama yağmur bekleyen tarım toplumu. Biri diğerinin gıda ambarı ve mutfağı. Sanayi ürünleri de Cenâb-ı Hakkın nimeti olmakla birlikte üzerinde ince bir perde mevcut, gâfil insan en nihayetinde ‘Ben yaptım’ diyebiliyor. Ama gıda çok açık ve net: Mahzâ rahmet, mahza nimet. Bu sebeple Güney ya da Doğu bir dağıtıcı olarak nimetlerin hakikî sahibi olan Âlemlerin Rabbine daha yakın olmalı ki, yaratılıştaki en önemli hikmetlerden olan şükür hâsıl olsun.

09.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.08.2007) - İşbölümü ve ihlâs

  (14.08.2007) - Sivil ve asker

  (12.02.2007) - Asabîlik

  (03.02.2007) - Hamiyet ve taassup

  (25.01.2007) - Sistemin suçu

  (18.01.2007) - Kayyûm ve devlet

  (10.01.2007) - Petrol ve diktatör

  (28.12.2006) - Lider ve kült

  (18.12.2006) - Pinochet ve âhiret

  (13.12.2006) - Emanet ve lakîta

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri