Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Cevher İLHAN

Demokratik eğitim



“Sivil Anayasa Komisyonu”nun “anayasa taslağı”nı tanıtan AKP Genel Başkan Yardımcısı M. Dengir Fırat, her türlü ideolojiden uzak, bireyin hak ve hürriyetlerini esas aldıklarını belirtmişti. “Anayasalarda hiçbir ideoloji olmaması ve nötr olması gerekir” demişti.

Dünyanın hiçbir demokrasisinde, anayasalarda şahısların ideolojilerine atıf yapılmaz. Tabiatı gereği tamamen demokratik ve özgür olması gereken bilim, eğitim ve öğretim ideolojilerin vesâyeti altına alınmaz.

Hele, seküler kayıtlarla kayıtlı olmayan çağlarüstü İlâhî hükümleri ihtivâ eden dinin eğitim ve öğretimi, asla dünyevî ideolojik kalıplara göre tevil edilemez.

* * *

Resmî ideoloji, önceki darbe anayasalarında olduğu gibi yine en çok din eğitimi ve öğretimini cendereye almakta.

“Yüksek risk altında çalıştıkları” gerekçesiyle asker ve MİT personeli soruşturulmasına istisna getirilip dokunulmazken, evvelemirde “din kültürü ve ahlâk bilgisi”ne ilişilmesi dikkat çekici.

İslâm diniyle birlikte semâvî dinlerin yanısıra bir dizi bâtıl inanışı da tanıtan “din kültürü ve ahlâk bilgisi ders müfredatı”nın yetersiz olduğu bir gerçek. Bu dersleri, resmî ideolojinin tasallutundan kurtarıp, muhteva ve mânâsına uygun ıslâh ve takviye yerine, “tercih”e bırakmak, düşündürücü…

Daha baştan “din kültürü” denilerek, din öğretiminin “devletin denetimi ve gözetimi altında verilmesi”nin öngörülmesi, din derslerini kuru mâlumatla sınırlandırmakta.

Oysa, bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi, genel eğitim içinde din eğitimi ve öğretiminin kâmil mânâda verilmesi esastır. Bunun için ciddî tedbirler alınır.

Bu din eğitimi ve öğretiminin içini dolduracak düzenlemeler getirilmeden, “din kültürü ve ahlâk dersleri”nden muâf olma hakkını getiren yeni taslak, bu dersleri “tercih”li tereddütle, öğrenciler nazarında gereksiz bir hale getiriyor.

Eğitimciler ve ilâhiyatçılar, mâlum medyanın da tahrikiyle zaten mercek altına alınan bu derslerin içinin daha da boşaltılıp önemsiz bir vaziyete düşürülmesinden endişe ediyorlar.

Bu açıdan, Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu ile eski Başkan Altıkulaç’ın, “Din dersi kalsın, muhtevası değişsin” talebi oldukça önemli. Gerçekten yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede çocukların yaşadıkları toplumun dinî inanışını tanımasında; dinî, millî, mânevî ve insanî değerleri benimsemesinde hangi sakınca var?

Sahi, “Öğrencilere camiyi tanıtarak namaz kıldırmayı alıştırdı” diye jurnalleyerek hakkında soruşturma açtıran mâlum medyanın maksadı nedir?

Din dersinde, çocukların öğretmenleri gözetiminde namaz sûrelerini ezberlemeleri, namaz kılmaya alışmaları, dinî esas ve vecîbeleri öğrenmeleri kadar tabîi ne olabilir?

* * *

Doğrusu, 12 Eylül darbesiyle başlayan ve 28 Şubat “postmodern darbe”siyle azdırılan “eğitimin ideolojikleştirilmesi” dayatması, en çok din eğitimi ve öğretimine darbe vurdu.

Bu furyayla eğitim topyekûn şirâzeden çıktı. Özellikle son beş yılda “Atatürkçülük”, müfredatta yüzde kırk oranında arttırıldı.

“Andımız”dan, “10 Kasım şiirleri”ne kadar ezber mecburiyeti sürerken, sıra Kur’ân sûrelerine geldiğinde, “ezbere son” denildi. Din dersleri, “sıra üzerinde namaz,” “kulhûvallahû öğretiliyor”, “sûreler ezberletiliyor” benzerî sürmanşetlerle serrişte edildi.

Ders kitaplarında ilgili-ilgisiz “Atatürk ilke ve inkılâpları” tekrarlandı. Fen ve teknoloji derslerinde “Atatürk’ün çevreyle ilgili görüşleri” işlendi.

Matematik dersinde “Atatürk’ün geometri alanında verdiği eserler” müfredata konuldu. Hayat bilgisinden beden eğitimine kadar bütün dersler “resmî ideoloji”ye göre yorumlandı.

Ve din kültürü kitaplarında, her dinî konunun başında “Atatürk’ün görüşleri” ve “vecizeleri”yle bu dersler amacından saptırılarak “ilke ve inkılâplar”la açıklandı.

Neticede, AB yolunda, AB’nin kuruluş değerleriyle, demokrasi, özgürlük ve temel hak ve hürriyetlerle bağdaşmayan “ideolojik devlet felsefesi”yle hazırlanan milletten kopuk müfredatla “eğitim reformu” yürümedi.

Yeni anayasada, öncelikle bu hususun nazara alınması; eğitimin demokratikleşmesi ve din öğretimi ve eğitiminin ideolojik kayıtlardan kurtarılması gerekiyor…

Bütün demokratik dünyada bu olmazsa olmaz ön şarttır…

21.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.09.2007) - Din öğretimi ve devlet

  (19.09.2007) - Kültür kırılmasına karşı ahlâkî eğitim…

  (18.09.2007) - Eğitimde terbiye tedbiri...

  (17.09.2007) - “Manevî kıyamet”ten “maddî kıyamet”e…

  (16.09.2007) - “Su sorunu”nun sebebi...

  (15.09.2007) - Dünyevîleşmenin sonu...

  (14.09.2007) - Fikirlerin yol göstericisi

  (13.09.2007) - Bismillah...

  (27.02.2006) - Bediüzzaman'ın “Musa Carullah cevabı”

  (26.02.2006) - “Yanlışsınız ve aldanmışsınız!”

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri