Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Tören “terör”ü



Kars’ta bir okulun açılış töreninde çocuklar fenalık geçirmiş. Üşüyüp, takatleri yetmeyince, bedenlerine direnememiş. Bunu fark eden zevat, harekete geçmiş, merasimi daha erken bitirmişler. Diğer ifadeyle, yetkililer açılış konuşmalarından biraz fedakârlık etmişler. Az konuşmuşlar.

Aklıma, bir anda geçmişte mecburen ve görev icabı katıldığım yüzlerce tören geldi. Köyümüzde, okulda tebeşir bulamazken, gereksiz bir gayretle yaptırılan kaideyi ve büstü hatırladım. İlçeye resmî kutlamalara götürülüşümüzü, diplomaya yapıştırılmak üzere resim çektirmek için bir gün şehir seferine çıktığımızı, bütün bunları merasimle yapan öğretmenlerin “başarılı” görünmeleri adına uyguladıkları disiplini, gözümün önüne getirdim.

Müfettişlerin okul teftişlerinde, öğretmenlerin öğrencilere döktürdüğü ecel terlerini hatırladım. Kendini kutsamışçasına, istibdat ve bilginin putuna dönmüş teftiş baskısının ve rejim imtiyazının dayattığı o eğitim kurgusunun sıkıcı hallerinin psikolojimize sinmiş anlarını düşündüm.

Bürokraside, her kademenin öncesine ve sonrasına göre yetki hiyerarşisi içinde, bazen köle ruhlu, bazen istibdat azmanı zafiyet veya haykırış hallerinin törenlere, resmî programlara yansıyan telâşlı ve titiz sun’î yoğunluklarını hatırladım.

Fırça atan amirden, her şeyden habersiz iltifata boğdurulup gönderilen, daha doğrusu brifing sayesinde siyasîlerin dinlerken ve bakarken geçirdiği tereddütleri ve hamaset dolu kararlılık ifadesiyle “yapacağız, edeceğiz’ diyerek biten cümlelerini…

Memurların “şematetli” halleri, amirlerin “kükremiş arslan gibi bendimi çiğner aşarım” edalı duruşları ve haykırışları ile her şeyi bilirimi söze döken nutuklarını…

Törene katılacak yetkilinin çapına göre, haftalarca, hatta aylarca süren hazırlıkları, provaları ve kılı kırk yaran bürokrasi kalıplarının içini doldurma telâşı ve zaman öldüren hazırlık toplantılarını…

Haliyle, kendi kendime soruyorum: Neden devlet hiyerarşisi, protokol dedikleri, kendilerince toz kondurmadıkları o “Devlet geleneği/teamülleri” adı altında dayattıkları bu kadar içi boş ve tantanalı gösterişi ve eziyeti insanlarımıza yapıyorlar/yaptırıyorlar?

Neden, çoğu hatibin konuşması, önüne konulduğu andan itibaren kendisi tarafından fark ediliyor? Ya da inanmadığı bir metni okuyor? “Sayın” diye başlayan, tabiri caizse, tıraş öncesi sabunlama yapıp, iltifatlara boğduğu oradaki yetkililere, sonunda yine temenna ile kürsüyü terk ediyor...

Beden duruşları, hitap biçimleri ve kullandıkları üslûp ve muhteva, kişinin potansiyel ve görevi ile paralel değil, kendisine biçilen figüran rolle alâkalı.

Kamu harcamalarının görünmeyen ciddî kalemlerinden birisi, bu merasim israfıdır. Gösteriş sorumsuzluğudur. Cari yapı, sanki, toplumda bir şeyi örtmek için, bir farklılık gösterisine zorlanıyor.

Bürokratın mevkiini korumak veya terfî etmek için düşündüğü eylem plânı, genellikle açılış senaryolarıdır. Siyasetçinin de en mutlu olacağı ve tribünlere oynayacağı güzel bir propaganda vasıtasıdır bu törenler.

İki tarafın bu “samanlığı saray yapma” arzusu, işi kotaracak bir organizasyon firması veya bu vesileyle satın alınacak birkaç parça malzeme ile birlikte ayrı bir harçlık ve “iş” kapısına da vesile oluyor.

Eskiden siyasî mizah konusu olan temel atma enflasyonunu da unutmamak gerekir. Hatta birden fazla açılışın, döneme göre biraz farklılaştırılarak yapıldığı kara mizahları da unutmadık. Birisi, tesisin A kapısının açılışını yapmışsa, diğeri gelip B kapısından girişle yeni bir açılış yapabiliyordu.

Diyebilirim ki, tören psikolojisi, genellikle siyasî sonuç beklentisi ile tutunma aracıdır. İçi kof, dışı cafcaflı bir kandırmaca stratejisidir. Bürokratlar, bir üste yaranmak için bu vesileleri çok iyi kullanıyorlar. Durduğu yerde program icat etme başarısını yakalıyorlar. Siyasetçinin gözünden kaçmasa da, o da riyakârlığın kendisine yapılmasından memnundur.

Çok açık yazdığımın farkındayım. Ne yapalım gördüğümüz bu. Hâlâ çocuklar, tören hatırına hastanelik oluyorlarsa, bu bir “terör”dür. Bürokrasinin terörüdür. İçi doldurulamayan bir demokrasinin yanıltma stratejileridir.

En garibi de, ziyaret edilen makamın, daha doğrusu ısrarla program yapmak isteyip dâvet eden makamın, üstlerine plaket vermesini, hediye yağmuruna tutmasını, özel gezi ve özel görüşme seansları için fırsat kollarcasına sosyal zekâsını işletmesini de törenin öncesi ve sonrası ile programın neyi sayıyorsanız sayın.

Hükümetten, özellikle sayın Başbakandan ricamız, acilen yeni bir genelge yayınlayıp, törenleri asgarî seviyeye çekmesidir. Baraj ve üniversite gibi büyük projelerin ana açılışı dışında tören eziyeti ile kamu meşgul edilmemeli. İsteyen gelmeli. İstemeyen serbest olmalı. Hele çocukların ve okulların tören dolgusu yapılması önlenmeli.

Karşılama ve uğurlama yönetmeliği de değiştirilmeli. Daha sade, hakim olmayan, hadim olan bir bürokrasi, vatandaşça hissedilmeli. Tevazu gerekli bu devletlûlara ve ilerde olmak isteyenlere…

Bu sosyal “terör” niteliğindeki kamusal gevşeme ve otoriter törenler azaltılmalı. Her bakanlık, yılda en fazla ciddî 10 başarısını Türkiye çapında kutlamalı… Gerisi sadece bir yol ve seyahat masrafı olmaktadır.

05.12.2007

E-Posta: [email protected].


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.12.2007) - Girişimci üniversite

  (03.12.2007) - GAP’la kalkınmak

  (02.12.2007) - Günün beş dönemi

  (29.11.2007) - Tevhid ve tevhide

  (28.11.2007) - Kozan'da korkak ruhun dayatması

  (27.11.2007) - 21. Yüzyıl anayasası

  (25.11.2007) - Öğle zirvesi

  (22.11.2007) - Adalet Sempozyumu’nun ardından

  (21.11.2007) - Onurlu bir dünya adaleti ve Risâle-i Nur

  (20.11.2007) - Bediüzzaman Sempozyumu

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri