Bu sabah yeniden hayata başladınız, sağlam ve hiçbir şeyinizi kaybetmeden. Akşam yatarken; ölümün küçük kardeşi uykuya teslim etmiştiniz ruhunuzu, aklınızı ve benim dediğiniz her şeyinizi. Ama hayat bir kez daha teslim etti, gün doğarken emanet aldıklarını. Ve akşam olduğunda, güneş eteklerini toplayıp tekrar doğmak için gidince, yeniden isteyecek verdiklerini.
Bugün her günkü hâlinizden farklı bir gün yaşamaya karar verin ve gülümseyerek başlayın aynada gördüğünüz kendinize. Ve bilin, onu mutlu ettiğiniz kadar mutlu edersiniz “sevdim” dediğiniz her şeyi.
Bugün kapıdan çıkarken, balkondaki yaşlı amcaya selâm verin. Hâlini hatırını sorun “bugün ne kadar iyi görünüyorsunuz” diye bir de iltifat edin. Tebessüm kondurun, yalnızlıktan çökmüş yanaklarına.
Bugün birine şöyle dikkatlice bakıp ne kadar güzel olduğunu söyleyin; ama gerçekten içten söyleyin bunu. İnanmazsa, neden güzel olduğunu ayrıntılarıyla anlatın. Giydiği elbi-senin renginden ya da saçının bağlama şeklinden veyahut da en güzeli, gözlerindeki ışıltıdan bahsedin. Bir şekilde onu mutluluktan gülümsetin.
Bugün size nasıl davranılmasını istiyorsanız, öyle davranın herkese. Otobüse binerken, çok sert bir yüzle bakmayın etrafınıza. Hafif, tebessümlü olsun dudaklarınız. Yanına otururken, o genç hanıma “merhaba” demeyi unutmayın.” Çok güzel bir gün değil mi?” di-yerek, kitaplarının arasından kaldırırken başını, onu ileride gördüğünüz çam ağaçlarıyla tanıştırın.
Ağlayan bir çocuk görürseniz, eğilip gözyaşlarını silin. Onunla dertleşin, küçük diye sakın hafife almayın. İnanın küçüklerin dünyası, büyüklerinkinden daha büyük. Ve çocukken ne kadar küçük şeyler için ağladığınızı fark edin. Şimdilerde de hâlâ o küçük şeylere ağladığınızı anlamayı ihmal etmeyin.
Hava sıkıcı ve sıcaksa üstelik, aldırmayın; sonuçta görebiliyorsunuz güneşi. Isınabiliyor ve hissedebiliyorsunuz hayata dair ne var ve ne yoksa her şeyi. Bu sebeple gördüklerinize yeniden bakın ve ilk defa görüyor gibi inceleyin onları. Bugün keşif yolculuğu yapın. Ama önce kendinizden başlayın.
Bugün farklı olun hiç olmadığınız kadar. Otobüsü kaçırdığınız için üzülmeyin meselâ. “Olmalı böyle şeyler” diyerek, ailenizle geçirdiğiniz o dakikaları kazanmış sayın günden. Ve ışıltıyla bakın otobüs yoluna.
Bugün bir kitap okuyun en sıkıldığınız anda, hiçbir şey yapamadığınız dakikalarda okuyun ki, ruhunuz nefes alsın. Huzuru satırlar arasında bulmayı öğretin kendinize. Bugün gözleri görmeyen birine yardım edin. Ellerini tuttuğunuzda, ona acımayın. Ve lütfen ona ne kadar şanslı olduğunu söyleyin. Yüzünüze tuhaf tuhaf bakacaktır, “Bunun neresi şans?” diye. “Olur mu? En azından yürüyorsunuz ve duyuyorsunuz en güzeli konuşuyorsunuz. Ve kulaklarınızla bizim görerek keşfedemediğimiz birçok ayrıntıyı keşfedebiliyorsunuz” dediği-nizde, inanın çok; ama çok şaşıracaktır.
Eksiklerinizi görmeyin bugün. Hayatın ne kadar güzel olduğundan, harikalığından, çiçeklerin renginden, kuşların cıvıltısından, esen rüzgârın serinliğinden mutlu olun. Bir de ne kadar çok güzelliğe hiçbir ücret ödemeden sahip olduğunuzu fark edin. Ve bu dünyaya tek başınıza sahiplenmenin keyfini çıkarın. Aklınızdan silin o kötü anlarınızı. Bugün bir iyilik yapın kendinize ve hep iyi şeyler düşünüp iyi şeylerin hayalini kurun.
Bir fincan kahve alıp pencerenin kenarında çocukları izleyin. İp atlayışlarını, evcilik oynamalarını; “Sen anne, ben çocuk olayım” diye annelerini nasıl taklit ettiklerine bakıp keyifli bir sinema izleyin. Arada kendi oyunlarınızı da hatırlayıp tebessüm edin.
Bugün eşinize en sevdiği yemeği pişirin. Eve geldiği zaman, “Hayırdır, unuttuğum özel bir gün mü var ?” diye telâşlanınca, “Bugünü ben özel ilân ettim” diye gülümseyin. Çocukların en çok kızdığınız yaramazlıklarına kızmayın. “Bugün bizimkilerde bir şeyler var” desinler ve bu bir şeyler her gün değişip sürsün.
Bugün uzun zamandır aramadığınız bir arkadaşınıza ya da aile dostunuza mesaj atın. “Uzaklıkların, ayrılıkların sözde olduğunu ve mesafeler uzadıkça, gerçek dostluklar ortaya çıktığını” anlatsın sözleriniz. Belki bu mesaj hatırına o da güne, hayata ve sevdiklerine güzel bakar…
Monoton ya da eğlenceli geçmesi elinizde aslında hayatın. Ve bakışlarınızda gizli. Siz nasıl bakarsanız, hayat öyle görünür; siz nasıl isterseniz, hayat öyle sunar güzel ya da çirkinliklerini. Hadi bir kenara bırakıp sıradanlıkları ve dahi kötü olan ne varsa her şeyi… Meselâ bugün söz verin kendinize, her ne olursa olsun umudu kaybetmeyeceğim, diye. Duâ edin bugün. “Vermek istemeseydi, istemek vermezdi” sırrını hissede hissede yaratıcınıza yönelin bütün saflığınızla… Önce kendinize, sonra hiç tanımadığınız kişilere; yani bütün insanlara sunun iyi dileklerinizi.
Ve bugün yıldızlara bakarken, bir hayal kurun. Çok imkânsız da olsa, siz yine kurun. Unutmayın hayalleri yaşatır insanları.
Bugün her nefes aldığınızda bir kez daha şükredin: hayat size ne çok şey bağışlamış diye…
12.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|