Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Cevher İLHAN

Tevhid-i Tedrisat...



Meclis’te Millî Eğitim bütçesi tartışmalarında “tevhid-i tedrisat kanunu” bir defa daha gündeme geldi. Görünen o ki, üzerinden 83 yıl geçtiği halde, Türkiye’de bu kanun hâlâ anlaşılmış değil...

Ve ne yazık ki, “eğitim birliği”ni esas alan bu yasa, tıpkı “laiklik” ve diğer bazı “inkılâp kanunları”nda olduğu gibi, daha baştan “din dışılık” olarak algılanıp dine karşı istimaline çalışılmakta...

6 Mart 1340 tarihli ve 63 sayılı Resmî Gazete’de neşrolunan 430 kanun numaralı 3 Mart 1924 tarihli “tevhid-i tedrisat kanunu”nun asıl amacı, kanunun adından da anlaşılacağı gibi, eğitimdeki medrese ve mektep birliğini sağlamaktır. Dinî eğitim ve öğretimi ortadan kaldırmak değil...

Nitekim bu husus, kanunun gerekçesinde açıkça ifâde edilmekte. Bundandır ki, kanunun birinci maddesi, “Türkiye dahilindeki bütün müessesât-ı ilmiye (ilim müessesleri) ve tedrisiyle (ders veren kurumlar) Maarif Vekâletine (Millî Eğitim Bakanlığına) merbuttur (bağlıdır)” diye yazar. Türkiye’de öteden beri tek parti zihniyetinin iddia ettiği gibi, “tevhid-i tedrisat”la din eğitimini ortadan kaldırmak ve “eğitimde dinden tecrid” değil...

Öteden beri bilerek veya bilmeyerek çarpıtılanın aksine kanun, medreseleri Millî Eğitimin bünyesine alırken, dinî eğitim ve öğretimi de teminat altına almıştır. Ve Bakanlığa, bağlı bütün okullarda dinî eğitim ve öğretim vazifesini vermiştir.

Kanunda imam hatip okulları ile yüksek İslâm enstitüleri ve ilâhiyat fakültelerinin hükme bağlanması, bunun açık ifâdesi...

* * *

Kanunun bir nevi amacını teşkil eden dördüncü maddesinde bu husus açıkça belirtilmiş: “Maarif Vekâleti yüksek diniyât mütehassısları yetiştirilmek üzere darülfünunda (üniversitede) bir ilâhiyat fakültesi tesis ve imâmet ve hitâbet gibi hidemâtı dinîyenin (dinî hizmetlerin) ifâsı vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de aynı mektepler küşad edecektir (kuracaktır).”

Aslında bütün medrese ve mekteplerin Maarif Vekâletine devredildiğini esas alan kanunda, Şer’iye ve Evkaf Vekâletinin bütçesinin ve gelirlerinin de Millî Eğitim Bakanlığına nakledildiğinin belirtilmesi, mektep ve medreselerde verilen eğitimin de Bakanlığa devrinin ifâdesidir.

Bu durumda, imamlık ve hatiplik vazifesini yapacak elemanların yetişmesi maksadıyla imam hatip okullarının ve buna bağlı olarak din mütehassıslarının ve eğitimcilerinin yetişmesi için yüksek okullarının açılması, eğitim birliğini hedefleyen bu kanunun gereğidir; devlete bu görevi yükler.

Bundandır ki, Tek Parti döneminin son Başbakanı Şemsettin Günaltay, Demokrat Parti’nin önünü kesmek maksadıyla, 24 yıl sonra bu kanunun gereğini gündeme getirir. Bu hizmeti yapacak uzmanları yetiştirecek okulları programına koyar. 1948’de Ankara İlâhiyat Fakültesi ve ilk imam hatip okulu açılır.

Özetle “Tevhid-i tedrisat kanunu”, aynı tarihte kaldırılan Şer’iye ve Evkaf Vekâletinin bütün vazifelerini Millî Eğitim Bakanlığı’na vermiştir.

Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi iktidarlarında sayıları 570’i aşan imam hatip okulunun, onlarca yüksek İslâm enstitüsü ve bilâhare İlâhiyat fakültesinin eğitim ve öğretime açılmasının temel yasal dayanağı budur...

* * *

Millî Eğitim Bakanı, eleştiriler üzerine “Tevhid-i Tedrisatı en iyi uygulayan biziz” diyor. Lâkin 28 Şubat “postmodern darbe” döneminden kalma “kesintisiz eğitim” darbesiyle imam hatip okullarının içi boşaltılmaya devam ediliyor.

Bundan birkaç yıl öncesine kadar, binlerce öğrencinin eğitim gördüğü okulların mevcudu hızla azalıyor. Anadolu’daki bazı okullar tükeniyor; öğrenci sayısı yüzlere, hatta onlara düşüyor; bu yüzden kapanıyor, kapatılmakla yüzyüze kalıyor.

Bunun baş sebebi ise bütün meslek okullarını baltalayan “katsayı haksızlığı.” Ne var ki AKP hükûmeti, mevcut okulların dahi hakkını savunamıyor.

Beş yıldır tek başına iktidarda; ancak, tâ 2002’den beri seçim bildirgelerinde, hükûmet programında, “Âcil Eylem Plânı”nda ve seçim meydanlarında verdiği vaadlere rağmen, hâlâ imam hatip okulları önündeki engel duruyor. Hâlâ YÖK’ün haksız uygulamaları hükümfermâ!

Keza dinî eğitim ve öğretimin genel eğitim içinde verilmesinde de anlaşılmaz bir kırılganlık var. Yeni anayasa tartışmalarında gündeme gelen yetersiz “din dersleri”nin bile tartışma konusu edilmesine seyirci kalınıyor; saptırmalara gelinip belirli bir tavır konulamıyor.

Gelinen noktada hükûmet, hiç olmazsa bu hususta ciddî bir irâde ortaya koymalı; Millî Eğitim, haksızlığı kısmen de olsa telâfî etmeli...

13.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.12.2007) - “Pembe tablo” edebiyatı...

  (11.12.2007) - Ekonomik kıskaç

  (10.12.2007) - “Yaş” iş!

  (08.12.2007) - “Tesellî”

  (07.12.2007) - “Küreselleşme” felâketi

  (06.12.2007) - Komploya dikkat...

  (05.12.2007) - “Mânâsız, hakikatsiz, haksız, zararlı nizâ...”

  (04.12.2007) - Ankara oyuna gelmemeli...

  (03.12.2007) - Başbakan’ın yeni “Alevî açılımı”

  (01.12.2007) - “Mahrem gündem...”

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri