Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Cevher İLHAN

Ankara oyuna gelmemeli...



Alevilik, İslâm tarihinde kısa bir süre süren içtihad farkı üzerindeki ihtilâfta Hz. Ali’nin isâbetli içtihadını tasdiktir. Ehl-i Beyt muhabbetini şiâr edinmenin ve haklı mücadelesini hak görmenin adıdır.

Hz. Ali’nin, en ileri insan hakları bildirgelerinin henüz ulaşamadığı, Kur’ân ve Sünnetin mânâ ve ruhundan süzülen, ferdin hakkını koruyan, bu hakkı her hakkın üzerinde gören hakikati teslimdir.

“Adalet-i mahza” denilen tam, gerçek, kusursuz, toplumun selâmeti için ferdin cüz’î hukukunun fedâ edilmeyeceğini önemseyen, serâpa adaleti esas alan haklı dâvâsına tarafgirliktir...

Bu bakımdan, Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, “Hazret-i Ali’nin (r.a.) zâtında temessül eden şahs-ı mânevî-i Âl-i Beyt (Ehl-i Beytin mânevî şahsiyeti) ve o şahsiyet-i mâneviyede verâset-i mutlaka cihetiyle tecellî eden hakikat-i Muhammediye (a.s.m.) noktasında muvazene edilmez. Çünkü orada Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın sırr-ı azîmi (büyük sırrı) var.”

İşte bu sırdandır ki yine Bediüzzaman’ın izâhıyla “kemâlat-ı velâyet”in en üst mertebesinde bulunan ve “şah-ı velâyet” olan Hz. Ali’yi sevmede ve hürmet etmede, sâir sahabeleri sevmeme ve hürmet etmeme mânâsı çıkamaz ve çıkmamalı.

Bedüzzaman’ın târifiyle, “bir kahraman-ı İslâm ve ‘Esedullah (Allah’ın aslanı)’ ünvânını kazanan ve sıddıkların kumandanı ve rehberi olan bir zât” olan Hz Ali’nin Resûlullah’tan sonra diğer üç büyük hâlifeye samîmî ve kalben bağlı kalıp yirmi seneden ziyade onlara Şeyhülislâmlık yapmasının anlamı büyüktür. Aleviler, Ehl-i Sünnet ve cemaati suçlamadan önce bu anlamın üzerinde düşünmeli...

* * *

Bediüzzaman’ın izâhıyla Ehl-i Sünnet ve Cemaat perdesi altına kısmen giren Vahhâbîlik ve Hâricîlik fikriyle bazı “siyaset meftunları ve bir kısım mülhidlerin (dinsizler)”in, Hazret-i Ali’yi saygısızca tenkitlerinin bu ihtilâfta şüphesiz etkisi olmuş. Ancak gerçek şu ki Ehl-i Sünnet ve Cemaat denilen umumî İslâm câmiası hiçbir zaman buna kapılmamış. Yine Bediüzzaman’ın tesbitiyle tarihin şehâdetiyle, “Ehl-i Sünnet, Alevîlerden ziyade Hazret-i Ali’nin (r.a.) taraftarı” olmuş. Bütün hutbelerinde, dualarında Hazret-i Ali’yi lâyık olduğu senâ ile zikretmişler. “Hususan, ekseriyet-i mutlaka ile Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebinde olan evliya ve asfiya, onu mürşid ve Şah-ı Velâyet bilmişler ve biliyorlar.”

Bundandır ki Ehl-i Sünnet ve Cemaatle hiçbir ilgisi olmayan isnadlarla Alevilerin, Harcicîlerin büyük hatalarından hareketle Ehl-i Beyt muhabbetini en başta tutan Sünnîlere adavet etmeye, ithamlarda bulunmaya hakları yoktur. (a.g.e.)

Ne var ki son zamanlarda yeniden ortaya atılan projelerle, on dört asırdır hâricî güçlerle tahrik edilen bu tür siyasallaşmış kalıplardan hareket edildiği görülmektedir.

Aslında aklı başında ve kendini İslâm câmiasından ayrı görmeyen mutedil Alevî vatandaşlar da, Alevileri Müslümanlardan ayırmanın ilk adımı olan cem evlerini camilere karşı alternatif ibâdethâne göstermesinden rahatsızdır...

Çünkü bu tür saptırmaların, meseleyi daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüştürüp, Alevileri İslâm dâiresinden ayırıp, ihtilâfı sürekli istimal edilecek bir fitneye âlet etme amacını taşıdığı artık açıkça sırıtmakta. İslâmı Hıristiyanlıkta olduğu gibi mezheplere taksim edip, sonu gelmez bir tefrika ve kavgaya sürükleme maksadı, açığa çıkmakta...

* * *

Bunun içindir ki AKP hükûmeti, AB müzâkere sürecinde AB içindeki Türkiye ve AB karşıtı Selânikli Yahudi Sarkozy benzerlerinin icâd edip Türkiye İlerleme Raporu’na soktukları bu tür sapmalara gelmemeli. Alevilerin “azınlık” olduğu ve “ayrı bir dinleri varmış gibi, “dinî özgürlüklerinin verilmesi”ni ileri süren mahfillere, Aleviliğin İslâm’dan, Alevilerin Müslümanlarda ayrı olmadığı gerçeğini bildirmeli.

Gerekirse bu hususta Diyanet devlet adına esaslı bir araştırma raporu hazırlamalı. İslâm’daki mezheplerin, Avrupa’da dörtyüz yıl boyunca en temel dinî inanç ve esaslarda ayrılığa düşüp din kavgasına tutuşan Hıristiyan mezheplerin arasındaki ihtilâfa benzemediğini tarihî ve dinî tahlillerle tavzih etmeli.

İslâm’da hiçbir şekilde etnik ve mezhebî ayrılığın ve farklılığın olmadığını, Müslümanların kitaplarının, peygamberlerinin, kıblelerinin ve ibâdethânelerinin bir olduğunu anlatmalı...

AB’nin “şaşırtmalar”la önyargılı algılamalara göre değil, Türkiye’deki Alevilerin tarih boyunca diğer Müslümanlarla camilerde birlikte ibâdet ettikleri gerçeğini kabul ettirmeli. İslâmiyeti Hıristiyanlıkla, İslâmdaki hak mezhep ve tarikatları Hıristiyanlığın birbirini “tekfir” edip, “dinden çıkmak”la itham eden mezheplerle karıştırılmasına müsaade etmemeli. Yanlış mukayeselere kanan AB karar mercilerini bilgilendirmeli...

Ankara oyuna gelmemeli, oyunu teşifre etmeli...

04.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.12.2007) - Başbakan’ın yeni “Alevî açılımı”

  (01.12.2007) - “Mahrem gündem...”

  (30.11.2007) - “Muğlak mutâbakat”

  (29.11.2007) - Neler oluyor?

  (28.11.2007) - Gayr-i müslimlerle medenî ve dünyevî dostluk... (3)

  (27.11.2007) - Dostluğun men’î, “Yahudiyet ve Nasraniyet” noktasında... (2)

  (26.11.2007) - Kur’ân’da “gayr-i müslimlerle dostluk” meselesi... (1)

  (25.11.2007) - Nurun iki mânevî kahraman fedâisi: Hâfız Ali ve Hasan Feyzi

  (24.11.2007) - “AB sözü”ne ne oluyor?

  (23.11.2007) - Okullardaki şiddetin tedbiri...

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri