Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

İmanı güçlü hâle getirmek için



Bizi bir damla sudan yaratıp eşref-i mahlûkat hâline getiren Yaratıcı, dünya denilen bu misafirhanede, şu konak yerinde imtihana tâbi tutuyor.

Buraya göndermekten maksadı ise Kendisini tanımamız, bütün gönlümüzle inanıp emirleri istikametinde hareket etmemiz.

Demek insan bu dünyaya Yaratıcısının varlık ve birliğini, O'nun büyüklüğünü, isim ve sıfatlarını kavrayıp O'na olan imanı ile O'ndan not almak için gönderilmiştir.

Allah’ı tanımak, O'na iman etmek iki türlü olur. Biri, “Evet, bu kâinatın bir yaratıcısı var” deyip O'nun isim ve sıfatlarını Kendi tanıttığı şekilde öğrenmeden, bilgisizce kazanılan, anadan babadan edinilen bir iman. Biri de inandığı hakikatlerin aslı, esası, özü ve ruhunu bilerek bilinçli bir şekilde kazanılan iman.

Birincisi ufak bir şüphe rüzgârı karşısında sönebilen bir mum gibi iken, ikincisi dağlar gibi şüphelere karşı dahi dayanabilecek derecede güçlü bir imandır. Bu güçlü imana tahkîkî iman diyoruz.

Yirmi İkinci Söz’de (Sözler) bir şehre gelen çok miktardaki bir mal örneğiyle anlatılır bu iman çeşitleri. Büyük bir zâtın birbirinden farklı bir çok malı gelir şehre. Bu malların iki yolla onun malı olduğu bilinir. Bir çırpıda ve bilgisizce, “Bu kadar bol mal, ancak falan kimsenin olabilir. Başkası bu kadar mala sahip olamaz” tarzındaki bir anlayış. Fakat böyle bir kimsenin nezaretinde hırsızlıklar olabilir. İkinci yol ise her eşya, her denk üstünde yazıyı okuyup herbir top üstünde mührü gören, ancak onun olduğuna dair kesin kanaate ulaştıktan sonra “Bu mallar falanındır” diyen kimsenin takip ettiği yol.

Tevhidin iki çeşit olduğu hakkında verilen bu örneğe göre, birinci Tevhid, yani Allah’ın varlık ve birliğine inanma bilgisizce yapılan bir Tevhiddir ki, “Cenâb-ı Hak, birdir. Ortağı, benzeri yoktur. Bu kâinat O'nundur” şeklinde bir kanaate dayanır. İkinci Tevhid, Tevhid-i Hakikidir. Bu Tevhid, her şey üstünde Allah’ın varlık ve birliğinin, gücünün mührünü, san'atının damgasını, ilminin imzasını görebilmek; ortağı, dengi, benzeri olmadığını hiçbir şüphe ve tereddüde kapılmadan kabullenmektir.

Böyle bir örnekle konuya giren Bediüzzaman, aynı yerde Tevhid-i Hakikiyle ilgili On İki Lem’a tarzında tabiattan örnekler sunar. Bizzat görüp müşahede ettiğimiz, yaşadığımız çevremizden verilen bu örnekler ülfet perdelerini yırtıp îmanda öylesine terakkî ettirir ki, inançsız bir insan bile artık inkâr edemez hâle gelir. Aklı sönmeyen, kalbi ölmeyen herkes bütün bu işlerin tek bir yaratıcı tarafından yürütüldüğünü, Allah’ın hiçbir yardımcısı ve ortağı olmadığını anlamakta tereddüt etmez.

Özetle bu sözün özelliği kâinatı bir kitap gibi okutması ve bu okumalardan Allah’ın varlık, birlik, isim ve sıfatlarına pencereler açması.

Nasıl mı açıyor? Bunun üzerinde de inşaallah bir sonraki yazımızda duralım.

21.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.05.2008) - Batı İslâmı doğururken

  (19.05.2008) - Akıllı olmanın ölçüsü ne?

  (18.05.2008) - Herkes zengin olabilir

  (17.05.2008) - Arzın dirilişinden insanın dirilişine

  (16.05.2008) - Ahirette de insanı kurtaran iyilikler

  (15.05.2008) - Kıyamet Gününün sıkıntılarından kurtulma yolları

  (14.05.2008) - Bolluk ve berekete ermenin yolu

  (13.05.2008) - Allah için olmanın emsalsiz hazzı

  (12.05.2008) - Büyük davete icabet yolunca

  (11.05.2008) - Büyük yerin davetine katılma iştiyakı

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT