Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ahmet DURSUN

Kapitalizmin fendi, vicdanı yendi



Mehmet Altan bir yazısında; dünyada 11 Eylül’ün, bizde de 12 Eylül’ün ruhunu ve özünü kapitalizmin belirlediğini yazmıştı. Hak ve hukukla ilgili tartışmaların çoğu kez rant, hubbu cah, ikbal hesapları ya da devletçi söylemler etrafında tıkanması bu görüşü destekliyor. Kimse sahip olduğu gücü kolay kolay bırakmak istemiyor. Dolayısıyla bizde temel hak ve hürriyetler üzerinden yapılan ve yıllardan beridir süregelen kavgaların, gerilimlerin altındaki temel sebebin “rejim kaygısı” olduğu tezi, son yaşananlarla birlikte değerlendirildiğinde, kendiliğinden çürümüş oluyor.

Hem iktidar, hem de muhalifleri açısından yaşananları “çıkar çatışması” olarak yorumlamak daha gerçekçi bir tez olarak ön plana çıkıyor. Burada sorulacak asıl soru şudur: Toplum bu çıkar çatışmasının neresindedir? Cevap üzücüdür. Toplumda fertler arasında yaygınlaşan menfaatperestlik, bencilik, kendi çıkarını düşünme gibi hastalıklar, makro düzeyde yaşanan çıkar çatışmalarını sürekli hale getirmekte ve meselenin çözümünü zorlaştırmaktadır. Şöyle ki:

Kapitalizmin ya da materyalizmin temel ilkesi Şerif Mardin’in deyimiyle “daha isteriz” yahut “more” (daha ver)dir. Bediüzzaman’ın literatüründe bu durum “hel min mezîd” (daha yok mu) şeklinde ifade edilir. “İnsan, hırs ile bütün dünya ona verilse, ‘daha yok mu’, diyecek. Hem, hodgâmlığıyla, kendi menfaatine binler adamın zararını kabul eder.” Hayat prensiplerini “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” yerine “hodgamlık”la ve görenek belâsıyla “daha yok mu, daha fazla isteriz” üzerine kuran toplumlar “daha iyi bir araba, daha büyük ev, daha çok elbise, daha çok para” istedikçe sosyal buhranların, değişik şekillerde tezahür eden zulümlerin yaşanması da kaçınılmaz oluyor. Kendi menfaatinden başka bir şey düşünmeyenler başkalarının uğradığı haksızlıklarla da pek ilgilenmiyor.

Bu noktada Bediüzzaman’ın bütün beşerî ihtilâllerin, fesatların, ahlâk-ı rezilenin, zulüm ve haksızlıkların iki kelimeden kaynaklandığı şeklindeki tesbiti de dikkat çekicidir. Bunlar, “Ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölse bana ne” ve “sen çalış ben yiyeyim”dir. Şerif Mardin, zararlarına dikkat çektiği, yukarıda bahsettiğimiz bu materyalist prensibin yerine “istisnasız herkesin insanî potansiyelini ortaya çıkarmaya yönelmiş bir cemiyet”i öneriyor ve şunları söylüyor. “Şimdiye kadar hürriyetten çok bahsedildi, ileride müsavat konusunun tartışma mevzuu olacağı anlaşılıyor, biraz da ‘uhuvvet’ten bahsedilsin.”

“Ben-biz, uhuvvet-hodgamlık, hırs-kanaat, şefkat-zulüm, sevgi-adavet, hak-batıl” karşılaşmalarında insanî potansiyelini ön plana çıkaran insan ya da toplum “erdemli insan ya da erdemli toplum (medine-i fazıla-hukuk devleti)” açısından bir adım öne geçiyor ve ideal bir toplumun örneklerini sergiliyor. ‘Ben’in, hodgamlığın, hırsın, adavetin öne çıktığı toplumlarda da zulüm bir şekilde payidar oluyor. Bu yönüyle meselenin en önemli kısmı da insanda düğümlenip kalıyor.

Cahit Sıtkı’nın hayalindeki gibi “barışın, sevginin, kardeşliğin” hakim olduğu çatışmalardan uzak bir memlekete nasıl sahip olabiliriz? Bunun için vicdanlarda yapılacak inkılâplara öncelik vermek gerekir sanırım. Kirlenmiş bir toplumdan, siyasete bulaşmış bir yargıdan, adaletsiz bir düzenden şikâyet edip temiz bir toplum isterken tefessüh etmiş vicdanlarımızdan söz ediyor muyuz? Başkasının evinin önündeki çöplerden şikâyet ederken kendi evimizin önünü süpürmek aklımızın ucundan geçmiyor. Bize yapılan bir haksızlık karşısında feryad ederken, başkasının uğradığı zulüm ve haksızlıklara karşı kılımız kıpırdamıyor. Çağımızın “hel min mezid” dünyasında “kirlenmiş devlet, kirlenmiş toplum” üzerinde birçok felsefî, sosyolojik, psiko-sosyolojik değerlendirmeler yapıyor, sebepleri üzerinde makaleler düzüyoruz. Çoğu kez insan-vicdan-fazilet olgusundan uzak bu değerlendirmelerle, çeşitli istatistikî verilerle sıkıntının büyüklüğüne dikkat çekiyoruz. Adaleti istiyoruz, adalet arıyoruz; ama işlerimizde adil davranmıyoruz.

Kayırmacılık, torpil, rüşvet ve hilekârlık hayatımızın bir parçası haline gelmiş. Bu yüzden olmalı ki hiçbir değerlendirmemiz, Bediüzzaman’ın vicdanı ve fazileti ön plana çıkaran, kendi nefsimizi ıslâh etmeden ne başkasını ne de toplumu ıslâh edemeyeceğimiz şeklindeki görüşleri kadar anlamlı ve etkili olmuyor; kirlenme ve kavga sürüp gidiyor.

17.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.06.2008) - Muhasebe zamanı

  (03.06.2008) - HAZİN BİR MAĞLÛBİYET ÖYKÜSÜ

  (27.05.2008) - Ankara kriterleri

  (20.05.2008) - İçimizdeki Ergenekon

  (13.05.2008) - Üzücü sorular

  (06.05.2008) - İslâm âlemi neresi?

  (22.04.2008) - Konjonktürel İslâmcılık

  (15.04.2008) - Temel yanılgımız

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır