Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Rifat OKYAY

Gayrete gelmek!.



Cenâb-ı Hak’ın insana taktığı, onun emrine ve kullanımına verdiği her lâtifenin, duygunun, hissin yerli yerinde kullanılması gerekiyor. Kork Allah’tan korkmayandan!... Elinin yanmasından ve fareden korkan adamın cehennem ve dabbet-ül arz mahlûkları aklına getirmemesi korkulacak bir durumdur.

İmanî meseleleri, İslâmî mevzuları bilen, anlatması gereken bu konularda kendilerini vazifeli kabul edenlerin yanlış yapmaları, yanlışta ısrar etmeleri veya susmaları büyük bir mesuliyeti gerektirmektedir. Mesuliyetten kurtulmak için bütün bunların doğrusunun yapılması, öğretilmesi, öğrenilmesi ve anlatılması gerekiyor. Eğer ki tembellik ve tenperverlikten dolayı veya kasten veya taraftarlık adı altında bu yapılması gereken işler askıya alınıyorsa biliniz ki mesuliyetin ötesinde büyük bir ceza ve mûsibet bizi bekliyordur.

Diyelim ki kudsî ve önemli olan bir konuda veya konularda kendi kabiliyetinizin nakıs, noksan olduğunu görüyorsunuz veya görüyorlar… Bu durumda dışardan hiç ikaz almadan o konu ve konumunuzda kendiliğinizden değişikliğe gitmeniz gerekiyor. Herkes bunu yapabilir mi veya anlayabilir mi? Ölçü ne olmalı? Diyorsanız:

Okuyan ve hazmeden, kendini bilen adam da bunu yapabilir. Nasıl mı? Konumu itibariyle yaptığı işin meyvelerine baksın ve zaman, kişiler itibariyle de bir kıyaslamayı, ölçüp değerlendirmeyi yaptığı işe tabi tutsun. İhlâs ve ahiret gözlüğünü de unutmasın görülecektir ki bazı işler mükemmel bazı işler iyi, bazı işler az iyi, bazı işler eksik ve bazı işler de tamamen yanlıştır. Bu itibarla kimseye yanlış yüklemeyip, kendini kabarık hindi gibi göstermesine mecbur kalmasın. Bir de ve en önemlisi de kendinizi bulunmaz Hint kumaşı duruş ve tutumundan kurtarabilmelisiniz. Yahut sizi bu hallerden kurtaracak kişilere, yardımcılara yardım etmelisiniz.

Ne yapalım peki dersek? Okumadaki eksikliğimizi giderelim. Daha fazla okuyalım. Sonra kalıcı bir çareyi de ihmal etmeyelim. Elbise giymek çaresi. Cemaat denen elbiseyi giyersek bizi soğuklardan ve çok sıcaklardan korur ve kurtarır inşallah. Aynı şekilde zayıf ve güçsüz kaldığımız zamanlarda da bize kuvvet ve güç olur, cemaat, cemaat ruhu ve cemaatin şahs-ı manevisi.

Hep başkalarına okumakla, yakıştırmakla olmaz. Maddî işinde fani olduğun gibi, manevî işinde de fani olacaksın. Eğer iş olarak kabul ediyorsan… Fani olacakların önüne set olmayacaksın. Kendine göre nefis ve şeytanına göre hedeflediğin mevki ve makamlarda sadece bulunmakla, durmakla hizmet ve hadimlik olmaz. Çalışmak, faaliyet yapmak durumunda ancak hizmet olur ve netice alınır. Nasıl ki maddî meselelerinde bu kadar yeter diyemiyorsan, bu manevî hizmet meselelerinde de hiçbir şekilde diyemezsin!...

Eğer desen ve yapsan cemaat ve kendi adına değil, o hizmetin her türlü şube ve zerreleri adedince ve dünya ahiret kadar mesul olursun. Yapamadığın gibi yapanlara ve yapabilecek olanlara da set, engel olmak ne demek. Kimin hangi hizmete ve faaliyete iman, Kur’ân ve Risâle-i Nur noktalarından elyak olduğunu, yakıştığını ve yapabilirliğini ancak Hakim-i Mutlak Cenâb-ı Hak bilir ve istihdam eder…

Şöyle maziye doğru dön ve bak. Şu kudsî hizmetin çekirdeklerinden hangisi, allâme, ilim adamı, makam ve mevki sahibidir. Ancak ve ancak nefsini, şeytanını, malını, evlâdını, makamını, mevkiini ayaklarının altına almış ve hizmette fani olmuş muhlis Nur talebelerini görebilirsin.

Allah hepimizi hiç olmazsa şu yapılan, yapılacak olan hizmetlere engel olmamak noktasında basiret ve akıl fikir ihsan etsin. Hep beraber gayrete gelelim inşallah…

13.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.06.2008) - Her üfürüğe baş eğenler!

  (30.05.2008) - Gelin “karn”ımızı aydınlatalım

  (23.05.2008) - ‘Olmaklardan’ biri olmak…

  (16.05.2008) - Geçmişin çizilen kaderini tamamlamak

  (09.05.2008) - Haydi yemeğe!

  (18.04.2008) - Fikren ihtiyar olmak

  (11.04.2008) - Tarih diye diye (3)

  (28.03.2008) - Tarih diye diye (1)

  (14.03.2008) - Dipsiz kazanda oyalananlar

  (07.03.2008) - Civcivden fakir

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır