"Gerçekten" haber verir 07 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Ramazanın ruhuna uymayan manzaralar



Bu mübarek ayın ruhuna aykırı, bu güzel ayın asliyetine uygun olmayan hâl ve davranışları görüp de üzülmemek elde değil. Bu rahmet ayına, bu Kur’ân ayına, bu hayır ve bereket ayına hiç uygun düşmeyen hâl ve durumların yaşanıyor olmasını görmek hakikaten insanı derinden üzüyor.

Her yıl olduğu gibi bu sene de, Ramazana daha günler, haftalar kala gıda fiyatları yavaş yavaş yükselmeye başladı. Ramazanla beraber gıda maddelerindeki bu yükseliş, bazı kalemlerde yüzde yüzün üstüne çıktı.

Diğer bir tuhaflık da, Ramazan öncesinden ve Ramazanla birlikte bir çok kimsenin gıda stokuna hız vermesi. Çok gariptir, vatandaş sanki bir galadan, bir kıtlıktan haber almış gibi habire evine gıda maddesi depoluyor. Vatandaşın bu açgözlülüğünü, bu hırsını çok iyi değerlendiren ve bunu iyi bir fırsat olarak gören bir çok esnaf da, zam üstüne zam yapmakta.

Bir hayır, bir bereket ayı olan Ramazan ayında, her yıl, bu gibi nâhoş zamların yapılıyor olmasının izahını ben şahsen yapamıyorum. Hayır ve hasenâtların bir sel gibi aktığı Ramazan ayını, bir nev'î köşeyi dönme, bir çeşit vurgun ayı şekline dönüştürmek akıl ile, vicdan ile bağdaşır mı?

Bu mübarek ayda sergilenen ve bu ayın ruhuna ve asliyetine uymayan diğer durum da, bir çok ehl-i dinin damak tadını ön plana çıkararak, lüks bir yeme içmeye yönelmesi. Bir çok insanın, bu ayda bol, yağlı, etli yemekleri olmazsa olmazlar arasında kabul ederek, Ramazan boyunca bütçesini de zorlayarak bu durumu adeta bir zorunluluk olarak görmesi doğru mudur sizce?

Halbuki Ramazan orucunun bir gayesi de, açlıkla, susuzlukla, bir nev'î insanın aczini, fakrını hissetmesi; yıl boyunca takip ettiği zevklerini, lezzetlerini bu ayda terk ederek; hiç değilse bu ayda fakirâne bir yeme içmeye yönelmek sûretiyle, bütün ömrünü bu şekilde geçiren yoksulların hâlini düşünerek, onlara yardım elini uzatmaya yönelmesidir.

Bu bakımdan Ramazan, bir çok yönüyle lezzetleri, zevkleri terk ederek mideyi susturan, damak tadını gözetmeyen, kalp ve ruhun yolunu açan, açlığı ve susuzluğu göze alan, zahmet ve meşakkate razı olan ve bu şekildeki bir hayat tarzını benimseyen, şiâr edinen insanların ayıdır.

Kabul etmek gerekir ki, bu ayda bazı insanların verdikleri iftar sofraları ve programları da, Ramazanın ruhuna ve gayesine uygun düşmemektedir. Dost ve akrabaların bu ayda karşılıklı olarak birbirlerini iftar yemeklerine çağırmaları elbette güzel ve yerinde bir âdet. Çünkü, bu vesileyle akrabalık, dostluk bağları pekişiyor, tazeleniyor! Hele bir de yemeklerden sonraki tatlı ve samimî sohbetler mânevî bir haz veriyor. Olması muhtemel bazı soğukluklar, sitem ve dargınlıklar da bu vesileyle izale edilmiş oluyor.

Ama bu gibi iftar yemeklerinde de fazlasıyla israfa girilmesi, kanaat ve iktisada riâyet edilmemesi, zevk ve lezzetlerin tatmini yönünde lüks yemeklerin tercih edilmesi, bence Ramazan ayının sâfiyetine uygun düşmeyen durumlardır. Gelen misafire, onu memnun edecek ikramda bulunmak, onun sevdiği yemekleri hazırlamak elbette yapılması gerekli güzel bir âdettir. Ama yine bunun da bir ölçüsü olmalı. Bütçeler zorlanmadan, haddi aşmadan, tekellüflere kapı aralamadan iftar sofraları hazırlanmalı, ziyafetler verilmeli diye düşünüyorum.

Bu meyanda yine bazı ehl-i dinin geniş otel salonlarında veya lüks lokantalarda eğlenceli, şatafatlı iftar sofralarında tıka basa karın doyurmaları da Ramazanın ruhuna ve gayesine uymayan aykırı manzaralar olsa gerek.

Yine belediyelerin her yıl tertipledikleri iftar çadırları da, oruç ayının özüne, rahmet ayının asliyetine uygun olmayan manzaralara sahne oluyor. Yoksula, fakire yönelik hayırlı bir faaliyet olarak icra edilmesi gereken bu hizmet, belediyelerce bir reklâm, bir propaganda, bir şova dönüştürülüyor. Bazen de bu gibi iftar çadırları, Ramazanın mânevî havasına uygun olmayan müzikli şarkı ve türkülerle bir eğlence şölenine çevrilerek, istenmeyen manzaralar oluşturuluyor.

07.09.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.08.2008) - İnsanlar huzuru arıyor

  (17.08.2008) - Dine zarar vermemek, dine hizmettir

  (13.08.2008) - Malatya’daki “Kentsel Dönüşüm”ün mağdur ettiği aileler çözüm bekliyor

  (10.08.2008) - Okuyucuya muhatap olmak

  (03.08.2008) - Elimizin altındaki nimetlerin farkında mıyız?

  (30.07.2008) - Dünyalık zevkler ve uhrevî saadet

  (21.07.2008) - Bir gezinin düşündürdükleri

  (13.07.2008) - Hasenelerimiz tehlikeli olur mu?

  (06.07.2008) - Geçmişten günümüze yetki kargaşası

  (29.06.2008) - Ahlâkî yozlaşma sınır tanımıyor

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır