"Gerçekten" haber verir 20 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Adab ve ahlâk



Eyüp Bey: “Âdâb-ı muâşeret nedir? Ne değildir?”

Günümüzde kısaca “görgü” de denen “âdâb-ı muaşeret”, sınırları vahy-i İlâhî tarafından tesbit edilen davranış kurallarından ibarettir. Başka bir ifadeyle, Allah’ın razı olabileceği ölçülerde davranış sergilemektir. Davranışlarımızda Allah’ın razı olabileceği ölçüleri ise Sünnet-i Seniyyeden alıyoruz. Bu durumda âdâb-ı muâşeret için, Sünnet-i Seniyyeye uygun davranışlar şeklinde bir tarif getirmemiz de mümkün. Böyle olunca Sünnet-i Seniyyeye uymayan veya Sünnet-i Seniyyeden alınmayan davranışlara ne âdâb, ne de görgü diyemeyiz. Başka bir ifadeyle “Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilen” Allah Resûlü (asm), âdâb-ı muâşeret olarak nitelediğimiz “güzel davranışlar” serisini ya bizzat göstermiş, ya da bize ışık tutacak temel ölçüler ve ana kriterler koymuştur. “Beni Rabbim edeplendirdi! Edebimi ne güzel yaptı!” 1 buyuran Allah Resûlü’nün (asm) tasvip etmediği davranışları ise “güzel davranışlar” silsilesinde zikretmemiz mümkün değildir. Böyle olunca da meselâ erkekle kadının tokalaşmasını veya bir meselede Allah’ın merhametinden fazla merhamet göstermeye çalışmayı “âdâb-ı muaşeret”ten saymamıza imkân yoktur.

Hazret-i Muâz (ra) anlatıyor: “Allah Resûlü (asm) bana şöyle tavsiyede bulundu: ‘Ya Muâz! Allah’tan kork! Doğru sözlü ol! Verdiğin sözde dur! Emanete riâyet et! Hıyanet etme! Komşu hakkını koru! Öksüze merhamet et! Tatlı sözlü ol! Herkese selâm ver! Amelini güzel yap! Emelini kısa tut! Uzun kuruntulardan vazgeç! İmanını koru! Kur’ân’ı anla! Âhireti sev! Hesabı düşün! Herkese şefkat kanatlarını ger! İlim ve hikmet sahiplerine kötü söz söyleme! Doğruyu yalanlama! Günahkâra itaat etme! Âdil devlet başkanına isyan etme! Yeryüzünde bozgunculuk çıkarma! Nerede olursan ol; takva üzere ol ve Allah’tan kork! Her günahın akabinde tevbe et! Gizli günah işledinse gizli; açık günah işledinse açık tevbe et!” 2

Sa’d b. Hişam (ra) anlatıyor: Bir gün Hazret-i Âişe’nin (ra) huzuruna girdim ve Resûl-i Ekrem’in (asm) ahlâkından sordum. Bana:

“Kur’ân okumuyor musun?” dedi.

“Evet; okuyorum!” dedim.

“Resûlullah’ın (asm) ahlâkı Kur’ân’dan ibarettir!” dedi. 3

Kur’ân-ı Mû’cizü’l-Beyan, Resûl-i Ekrem’in (asm) büyük bir ahlâk üzere olduğunu 4 ; ümmetine düşkün ve merhametli bulunduğunu 5 ; Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için Resûlullah’ın (asm) en güzel bir örnek teşkil ettiğini 6 ; Allah’ı sevenin, bu sevgisini ancak Resûlullah’a (asm) ittibâ ile gösterebileceğini 7 beyan eder ve mü’minleri Allah’a ve Allah’ın Resûlüne (asm) itaat etmeye çağırır.

Abdullah b. Mes’ud’un rivayet ettiği bir hadîs-i şerife göre ise; Kur’ân Allah’ın edep sofrasıdır; mü’minler güçlerinin yettiğince Allah’ın edep sofrasından bilgi ve hikmet toplamalıdır.

Bu durumda bir Müslümanın, davranışlarını Allah’ın razı olabileceği ölçülere göre tanzim etmesi, yani gücünün yettiğince Sünnet-i Seniyyeyi yaşaması en öncelikli görevleri arasındadır. Sünnet-i Seniyye dediğimiz davranış örnekleri, bir Müslüman için âdâb-ı muâşeretten başka bir şey değildir. Ya da bir Müslümanın âdâb-ı muaşereti, Sünnet-i Seniyyeden başka bir şey değildir. Esasında sünnet-i seniyye, yeryüzündeki bütün insanlar için de en güzel görgü kurallarını ihtivâ etmektedir. Zira Hz. Peygamber’in sünnet-i seniyyesi, tâbir-i diğerle getirdiği İslâmiyet, beşerin ‘din-i fıtrîsi’dir, yani insan yaratılışına en uygun dindir.

Bu durumda görgülü olmanın ve bir Müslümanın âdetini ibadete çevirmesinin yolu da, Sünnet-i Seniyyeye ittibadan geçmektedir. 8

Dipnotlar:

1- Keşfü'l-Hafâ,1:70;

2- Beyhakî, Şuâb’ül-Îman

3- Müslim, Salâtü’l-Misâfirîn, 139

4- Kalem Sûresi, Âyet:4

5- Tevbe Sûresi, Âyet:128

6- Ahzâb Sûresi, Âyet:21

7- Âl-i İmran Sûresi, Âyet:31

8- Bedîüzzaman, Lem’alar, s. 58

20.09.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.09.2008) - Vesvese üzerine

  (17.09.2008) - Kısa kısa

  (16.09.2008) - Haset, gıpta ve kardeşlik!

  (15.09.2008) - Muhtelif konular

  (14.09.2008) - Allah’a sığınan bağışlanır

  (13.09.2008) - Zekâtın hikmeti üzerine

  (12.09.2008) - Kur’ân’da yeryüzü bitkileri

  (10.09.2008) - Ramazan'da mukabele sünneti

  (09.09.2008) - Bu ay Kur’ân’ın bayramıdır

  (06.09.2008) - Oruç günahlara karşı kalkandır

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır